Bizzat kendi ağzından duydum. Aslında kendisi çok daha önemli konular sıralıyordu ama bence bu konu daha önemliydi.
“İsterseniz Mehmet Müezzinoğlu’na sorun. Benim dönemimde gelen Hazine garantili Müteahhit işletmeciğine dayalı Şehir Hastaneleri konusunda hiç imza atmadım. Hiçbirini ekonomik bulmamış ve ardında çok soru işareti görmüştüm. Ben Hazine garantili şehir hastanelerini yaptırmadım” dedi.
İkinci konuda ise Aykut Erdoğdu TBMM’de çok iç yakıcı bir konuşma yaptı. “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” üzerine konuştu. Bu kanun OECD isteği üzerine geçiyor Meclisten.
Ama kamuoyunda bu yasanın içine derneklere bile kayyum atama yetkisinin eklenmesi çok konuşuldu.
Aykut Erdoğdu OECD’nin Türkiye’yi kara listeye almakla tehdit ettiğini ve iki önemli madde ileri sürdüğünü söylüyor. Ve kara listeye girmemek için 7. Maddenin Meclise getirildiğini açıklıyor.
Oysa ikinci öneri maddesi olan 12. Madde görmezden geliniyor.
Nedir bu öneri maddesi? Erdoğdu’nun konuşmasından anlamaya çalışalım:
“Bir memleket nasıl yıkılır? Bir memleket savaşta yıkılır mı? Savaşta direnirsiniz, kurtuluş savaşında olduğu gibi yeniden ayağa kalkarsınız. İşgalle de yıkılmazsınız. örgütlenirsiniz direnirsiniz ve yıkılmazsınız. Memleket felaketle de yıkılmaz. Bir memleket çürüme ile, yozlaşma ile yıkılır” diyor. Ve ekliyor “eğer inancınız bozulursa, kültürünüz yozlaşırsa, ahlakınız azalırsa bir memleket o zaman yıkılır.”
OECD’nin 12. önergesi, yani kamu adına kudret kullananların takip edilmesi maddesi. Yani VIP listesi bile yeterli diyor Erdoğdu. Yani kamu adına yetki kullanan siyasi, idari bürokratik herkesin varlığının takibi maddesi.
***
Şimdi size aşağıda bir haberden iki paragraflar aktaracağım:
Başbakan Ahmet Davutoğlu, yeni bir paket açıkladı. Paketin adı “Yolsuzluk ve Şeffaflık Paketi” idi. Davutoğlu, 17 Aralık operasyonun üstünden 1 yıldan çok az bir süre geçtikten sonra açıkladığı paketin gerekçesini “Toplumun, milletimizin bize verdiği emanet konusunda kimsenin şeffaflığı etkileyecek bir durum içerisine girmesine izin vermeyeceğiz. Siyaset kurumu hesap verebilme makamında doğrudur” diye açıklamıştı. Pakette, her kamu çalışanı ve siyasinin 2 yılda bir mal bildiriminde bulunması, imar yasasında değişiklik, kamudan ayrılan memurların kuracakları şirketlerin kamuyla çalışmasının yasaklanması gibi maddeler yer alıyordu.
Davutoğlu’nun paketi açıklamasının üstünden sadece bir gün geçtikten sonra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AKP Grup Yönetim Kurulu üyelerini Beştepe’de ağırladı. Erdoğan’ın gündeminde Davutoğlu’nun açıkladığı paket vardı. Sert ifadelerle paketi eleştirdi. Böyle önemli konularda kendisine danışılmasını istedi. Erdoğan “Bu tip düzenlemelerin zamanlaması ve içeriği çok önemli. Seçim öncesinde doğru gelmiyor. Bu konularda ekonomiyi dikkate alarak karar verilmeli. Sert kararlar alırsanız, ekonomiyi olumsuz etkiler” dedi. Asıl kaygısını en sonunda söyledi: “Böyle giderse görev alacak il ve ilçe başkanı bulamazsınız.”
***
Aslında yukarıda Meclis konuşmasında Aykut Erdoğdu’nun dile getirdiği konu tam da buydu.
TBMM’ye sunulan “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” girişinde şu yazıyor: “Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı suçları ile imha silahlarının yayılmasının finansmanına karşı uluslararası düzeyde mücadele standartlarının tespit edilerek idari ve adli tüm araçların ülkelerce etkin bir şekilde uygulanmasını temin etmek için oluşturulan en önemli uluslararası organlardan biri, Ülkemizin de üyesi olduğu Mali Eylem Görev Gücü (FATF)’dür.”
OECD’nin iki önergesinden 7. madde Meclise geliyor ve içine dernekleri dahi kapsayacak madde ekleniyor ama 12. madde (önerge) Meclise sunulmuyor.
Bu madde o kadar önemli ki, ülkede kamu kudreti ile servet edinmenin önüne set çekiliyor. İşte o zaman da “partilerde görev yapacak il ilçe başkanı bulunabilir mi?” sorusu yeniden akıllara geliyor.
Şu an Gelecek Partisi Genel Başkanı olan Ahmet Davutoğlu bu konuda birçok açıklamalarda bulunmuştu. AB ile Haziran 2016’da vizesiz dolaşım anlaşmasında 72 maddenin 69’u bitmiş ve sadece 3 madde kalmıştı.
O üç madde yasalaşsaydı şimdi TC Vatandaşları Avrupa’ya elini kolunu sallaya sallaya gidip geleceklerdi.
Neydi 3 madde?
1- Geri kabul anlaşması: Şu anda zaten uygulanıyor.
2-Kolluk gözetim yasası: Tamamlayıcı madde.
3- Siyasi etik yasası:
İşte bu 3. madde Türkiye’de gidişatı terse çevirdi. Siyasi Etik Yasası için, “Siyasi hayatımın en önemli projesiydi” nitelendirmesinde bulunan Davutoğlu, Erdoğan o dönemde “İlçe Başkanı bile bulamazsınız” diyerek yasaya karşı çıktığını belirtti.
Bu ülke nerede tıkandı, şimdi anladınız mı?
Dava mı yoksa para mı? Siyasetin finansmanı meğerse Milletin finansmanından ne kadar daha önemliymiş.