Biraz hatırlatma yapmakta fayda var...
Cumhurbaşkanı Erdoğan;
“Hamdolsun milletimiz darbeciler karşısında da ekonomik tetikçiler karşısında da sapasağlam durmuştur. Bu dönemde kur-faiz-enflasyon üçgeninde yeni bir saldırıya maruz kaldık. Benim faize alerjim var, yüksek faize karşıyım. Bütün bunlarla beraber şu anda yeniden faizde düşüş başladı. Faizdeki düşüşle beraber enflasyonun da yeniden düşeceğini biliyorsunuz.” 04 Eylül 2019
“Hiçbir zaman faizin yükselmesini savunmadım, savunmuyorum ve savunmayacağım. Asla bu konuda taviz vermem.” 29 Kasım 2021
“Buradan bir kez daha ilan ediyorum. Ülkemizi asırlardır bir cendereye hapsederek yerinde saydıranlar tarihi bu defa tekerrür ettiremeyecekler. Artık bu ülke yüksek faizle parasına para katılanların cenneti olmayacak.” 21 Aralık 2021
“Yıl sonuna kadar faizimizi tek haneli rakama indirmeliyiz. Şu anda da biz yavaş yavaş paramıza değer kazandırma gayreti içerisinde olacağız. Neyle? Faizi düşürmek suretiyle.” 29 Ekim 2022
***
Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan;
“Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Bunu farklı yere çevirme gayretine girenlere diyorum ki boşuna uğraşmayın. Biz faiz belasını bu milletin sırtından kaldıracağız. Biz faize kesinlikle milletimizi ezdiremeyiz. Bunun başka çıkışı olamaz. Beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar, kusur bakmasınlar. Bu yolda ben, faizi savunanla beraber olamam, olmam. Bu görevde olduğum sürece faizle mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim ve enflasyonla mücadelemi de sürdüreceğim.” 17 Kasım 2021
“Bu kardeşiniz bu görevde olduğu sürece, faiz her geçen gün, her geçen hafta, her geçen ay inmeye devam edecektir. Kimse bize bu konuda akıl vermesin.” 08 Ekim 2022
“Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece faiz yükselemez, faiz devamlı düşecektir. Amerika’da faiz yükselebilir. Göreceksiniz enflasyon da faizle birlikte düşecek. Türkiye Yüzyılı gibi vizyonu 3-5 karaborsacının hırsına teslim etmeyeceğiz.” 21 Nisan 2023
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz konusundaki bazı açıklamalarını verdim. İlk grupta faiz-enflasyon ilişkisi hakkındaki görüşlerini ve ikinci grupta da “görevde olduğum sürece faiz” görüşlerini ilettim.
Şu anda sanırsınız Erdoğan ana muhalefet partisi lideri... Kendisinin faiz konusundaki bütün sözleri hükmünü yitirmiş gibi.
Ekonomi yönetiminin başında Mehmet Şimşek var ve Merkez Bankası da faizleri yükseltiyor. Hatta geçmişte “faizler inecek” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan bile bu kez faiz artışlarını FAZİLET diyerek savunuyor.
***
Gelelim asıl meseleye.
Son günlerde Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan hakkında sıkça haberler çıkıyor. Benim bu haberlerden anladığım şudur: Bu haberler muhalefetten gelmiyor; bilakis iktidar içi mücadeleden geliyor.
Ve kaynak olarak gösterilen yerler de bir hedef saptırma ve yeni hedefler olarak ileri sürülüyor. Nitekim Mehmet Şimşek adının zikredilmesi de bunun ürünü olabilir.
Sorun nerede? Neden yeni ekonomi yönetimi devrilmek isteniyor?
(Not: Gaye Erkan’ın çıkan haberlere cevabı yaşanılan durumu izah etmiyor ve iddiaların gerçekliğini daha da ileri taşıyor)
Sorun nerede...
Erdoğan’ın faiz konusunda bir ikilem yaşayacağı eski açıklamalarından malumdur. Bakın faizler artırılıyor ama ilaçtan istenen sonuç henüz ortaya çıkmadı. Hatta ilacın yan etkileri daha sert ortaya çıkıyor.
1- Mesela grafikte görüldüğü gibi faiz artışı ve kemer sıkma politikası ile asıl amaçlanan döviz dengesinde nerede ise hiç iyileşme yok. Temmuz ayında (yıllık) 41,1 milyar dolar olan ‘tüketim malı ithalatı’ aralık ayında 47,66 milyar dolara yükselmiş durumda. Yine temmuz ayında -29,8 milyar dolar olan ‘altın ve enerji hariç dış denge aralık ayında -32,9 milyar dolara çıkmış durumda.
2- Mayıs ayında 19,7 lira olan dolar bugün 30,0 liranın üzerinde. Ve de enflasyon yüzde 44 seviyelerinden yüzde 64’lere çıkmış oldu.
Ama işin yan etkisi tarafı var. Kemer sıktığımız bu dönemde özellikle son iki ayda (ekim ve kasım) Türkiye’de çalışan 224 bin kişi işini kaybetmiş durumda. Esnaftan ve şirketlerden müthiş şikayetler geliyor. Daha da önemlisi emekliler başta olmak üzere dar gelirliler epeyce rahatsız durumda.
Bu yazdıklarımız şikayetler kısmıdır ve şu anda mevcut ekonomi yönetimini devirmek isteyenler için çok önemli argümanlar oluşturmaktadır.
Eğer yerel seçimlerde Cumhur İttifakı bir hezimet yaşar ise sorumlusu tek başına bu mevcut ekonomi yönetimi ilan edilecektir. Bence bunun yolu yapıldı ve her şey hazırlandı.
***
Burada görülmeyen nedir? Ya da bu politika gerçekten başarısız mı?
Hatırlarsanız mayıs seçimlerinden önce defalarca yazdığım şeyleri tekrar edeceğim: Uygulanacak rasyonel politika iktidarda kim olursa olsun belliydi. Ama mevcut iktidarın GÜVEN gibi bir sorunu vardı. Bu güven sorununun ilk sırasında da ERDOĞAN gelmektedir.
Yarın sabah kalktığında ne yapacağı belli olmayan bir Erdoğan faktörü veya riski zaten ülkemizin en büyük riskidir. (Finansal dengeler açısından)
O nedenle seçim öncesi diyordum ki, “uygulanacak olan politikada iktidar değişmez ise 1-süre çok uzun olacak, 2- maliyet daha fazla olacak”
Muhalefet iktidara gelseydi 4-6 ay sürecek kemer sıkma süreci, iktidar değişmezse 1,5-2,0 yıl sürmek zorundadır. Ve de muhalefet iktidara gelirse 400-600 bin kişinin işini kaybetmesi ile bitecek olan bu politika, iktidarın devamı halinde 3-4 milyon kişinin işini kaybetmesi ile sonuçlanacaktır. Bunları seçim öncesi defalarca yazdım.
Şimdi görüyoruz ki, iktidar yeterli kemer sıkmayı yapamıyor ve dış dengeler henüz istenen sonucu vermiyor. Çünkü hastamız ağır bir grip geçirmiyor, tersine ağır bir zatürre yaşıyoruz. Ve grip ilacı ile istenen bu iyileşme gerçekleşmeyeceği gibi zaman geçtikçe zatürre daha da ağırlaşacaktır.
Bu kesindir.
Bu ortamda mevcut rasyonel ekonomi yönetimine çekilen operasyon ülkenin geleceğinden ziyade kendi geleceklerini ve kendi iktidarlarını düşünenlerin hamlesidir.
Hatta şunu da belirtelim: Seçimleri kaybetme pahasına ülkemizi kurtarmak gerekirken, Ülke’yi düşünmeyenlerin gittikleri yolu nasıl tasvip edebiliriz?
Ülkemizi bu zatürre hastalığına kimlerin soktuğuna bakarsanız işi çözersiniz.