Askerden döndüğümde “hemen oradan çık ve buraya gel” demişti İlhami Suaydın...
Nereden mi? Anlatayım...
1994 Kasım ayında askerlik görevine giderken Samsun’dan Mustafa Keskin’in iş yaptığı altıncıların borsa aracı kurum almaya çalıştıklarını söylemişti. Ben de Mustafa Keskin’e İstanbul’da tanıdığım bazı kişileri önermiştim.
Daha 1 yıllık borsa araştırma departmanında çalışmış biri olarak, krizi öngöremeyip batmış sayısız aracı kurumun satılık olduğunu biliyordum. Nitekim Kapalı Çarşı ekibi Şahin Menkul Kıymetler adı ile aracı kurumlarına erişmişlerdi.
Haziran 95 sonlarında İstanbul’a geldiğimde artık yardımcı olduğum bu kurumda çalışabilir miyim diye oraya gitmiştim. Sekreter kız “efendim kapıda bekleyin ,sıra gelince sizi içeri alacağız” demişti.
Şahin Menkul Değerler SPK’dan ayrılmış epey kadro oluşturmuştu. Kurumsal ve büyük bir şirketti. Öyle pat diye kapıyı çalıp “ben geldim” demek olur muydu. Bekleyecektik sıramızı....
İşte tam o sırada yine ben askerdeyken Erciyes Menkul Kıymetleri alan İlhami Suyadın’ı aramıştım. “Hemen buraya gel” diyerek Tophane’de şirkete gittiğimde odamı bile hazır etmiş buldum kendimi...
O İlhami Suaydın, askere gitmeden önce daha yeni çırakken Tür Menkul Kıymetlerde büyük müşterilerin “borsa batacak, büyük kriz kapıda” dediğimde kağıtları yere attıklarını görmüş ve o kağıtları yerden alıp okuyan “Hırkalı mütevazi” kişiydi.
94 Krizinde Tür Menkul batmış, o müşteriler de yok olup gitmişlerdi. Ama İlhami Suaydın “deli-meczup” gözü ile bakılan benim yorumlarıma önem vermişti.
95 sonrasının artık büyük borsacısı İlhami Suaydın olmuştu.
Hatırlarım... 97 yılıydı sanırım. Tüpraş büyük zararlar açıklıyordu. “Patron Tüpraş birikmiş zararlardan batacak değil ya; vergi değiştirirler ve bütün bu zararlar gider, hatta büyük kârlar gelir” demiştim. Bunu da bilgileri ile vermiştim. Nitekim AFİF kaldırılmış Tüpraş büyük kârlar elde etmişti. Şirketin değeri de 1 yıl dolmadan 10 kattan fazla yükseliş yaşamıştır. (AFİF: Akaryakıt Fiyat İstikrar Fonu)
97 yılında Uzakdoğu krizi çıktığında ilk kısa sarsıntı esnasında “bu kriz Türkiye’yi fırsata çevirir” demiştim. Ama ardından petrol fiyatı 10 dolara doğru düşmeye başlayınca “bu artık enerji krizine döner ve Rusya üzerinden bizi de vurur; büyük kriz olur” demiştik.
Vs vs hikayeler... Kısaca Erciyes Menkul mütevazi kadrosu ve yapısı ile çok hızlı büyüyor ve piyasada derinden bir güç elde ediyordu.
***
Tophane’deki yerimizden Taksim Sıraselviler’e taşınmıştık. Ama Ak Merkez’de bir katı tamamen almış ve oraya taşınmayı planlıyorduk.
İşte ne oldu ise orada oldu...
Ak Merkez’de bizim aldığımız katın bir üst katında SPK vardı. Ve SPK oranın kendilerine dar geldiğini söyleyip bizim katı da “ucuza...” almak istiyordu.
SPK Başkanı Ali İhsan Karacan otoriter ve dediğini yaptırmak isteyen bir yapıdaydı. İMKB Başkanı Tuncay Artun’un kapsayıcı ve kucaklayıcı yönetiminin tam tersi bir SPK ortaya çıkmıştı.
Ali İhsan Karacan illa AK Merkez katının satılmasını istiyor ama İlhami Suaydın ve Erciyes Menkul ise vermemekte direniyordu.
Bu arada sürekli işlem durdurma vs gibi cezalar gelmeye başladı. Hatta Asil Çelik halka arzına da izin verilmiyordu. Bu arada büyük medya patronları ile ne kadar kirli iş varsa hepsi gayet yolunda işliyordu.
Medya-SPK işbirliği çok iyiydi.
Erciyes Menkul sürekli baskı altında tutularak adeta yok edildi. Sonrasında kapısına kilit vurdu... Taksim/Sıraselviler yolunda hala kapısında “Erciyes” tabelası ve boş bina durmaktadır.
Bunları bugün neden yazdım?
Bir dönem Turkcell işini bile alacak duruma gelmiş olan bir kurumdu Erciyes. Türkiye’nin Warren Buffett’i olacak durumdaydı İlhami Suaydın. Ve SPK bir Ak Merkez katı uğruna bu yolu kapattı.
İşte o yıllardan beri tek bir sözüm vardır: Her zaman KASA kazanır... Ve kasa borsada SPK’dır.
Uzun yıllardır borsa işlerini çok yazmıyorum. Mesela bir şirket var; patronu şirketin yüzde 90’ından fazlasını borsada satmış. Ama bedelli sermaye artırımları ile milletten para topluyor. Sonra da şahsına ait 40 bin dolarlık altın arama ruhsatını 40 milyon dolara halka açık şirketine satıp bedelli sermaye arıtımından gelen paraları kendine alıyor.
Buna benzer o kadar fazla hikaye var ki...
Çürüyen sistem bağımsız ve liyakatli SPK’nın başında olduğu bir yapı... Dedim ya, bağımsızlık değil sorumluluk ve denetim? Liyakatli değil sorumlu ve hesap verebilir kadrolar.
Yıllarca ama yıllarca adeta yalvardım bu düzenin değişmesi için. Kimse ama kimse oralı olmadı. Halka Arz Seferberliği benim fikrimdi ama millet soyuldu. Gazoz Kapağı şirketleri Millete satıldı.
***
Şimdi sistemi AK Parti üzerinden sorguluyoruz... Tamam rezillik zirveye çıktı ama zemin zaten böyleydi.
Herkes hesap versin? En azından vicdanen hesap verin...