15 Temmuz sonrası FETÖ’nün mali ağlarına oldukça fazla dikkat çeken yazılar kaleme almıştım. Önemle üzerinde durduğum bir başka konu da “Milli Birlik Gücümüzün” korunmasıydı.
Ekonomide bizi sıkıntıların beklediğini belirterek, acil alınması gereken önlemleri sıralamıştım. Kullandığım ana cümle ise kamu eliyle topluma -ucuzluk- getirilmesi olmuştu. Başta enerji fiyatları olmak üzere, tüm kamu hizmetlerinin kahraman Millete ucuzlatılarak sunulması gerektiğini yazmıştım.
İkinci adımın ise, acil büyük reformların yapılması gerektiği şeklindeydi. Zaten Hükümet kanadından da hızla reformların yapılacağı açıklanıyordu.
Peki ne oldu?
Bakın şimdi bir grafik paylaşıyorum. Bu grafikte bu ülkedeki yabancı para mevduatlarını görüyorsunuz.
15 Temmuz haftasında 187.5 milyar dolar olan yabancı para mevduatları hızla çözüldü. Sadece bir hafta sonra 178,0 milyar dolara geriledi. Bir hafta içerisinde bu Millet 9 milyar 460 milyon dolarını bozdurarak TL’ye geçti.
Sorarım size; hangi ülkede ülke işgal edilmeye, darbe yapılmaya çalışılacak ve o Millet yabancı döviz büfelerine koşmayacak? Ama Türk Halkı inanılmaz bir hamle gösterdi ve ülkesini bir bütün olarak sahiplendi.
Ekim ayının ortasına geldiğimizde, daha kampanyalardan esame okunmazken bozdurulan döviz miktarı 15 milyar 133 milyon dolara ulaşmıştı. Bu kahraman Millet ülkesini sadece sokağa çıkarak değil, parasını da sahiplenerek savunmuştu.
Lütfen bu önemli ayrıntıyı unutmayalım.
Bakın bana kızacaksınız yine ama bu Millet ne zaman ne yapması gerektiğini çok iyi biliyor. 15 Temmuz sonrası, kimseden bir cümle çıkmadan 15,1 milyar dolar bozdurdu. Ama sonra şova dönüşen kampanyalarda (ekonomiyle ilgili) nerede ise hiç pozisyon değiştirmedi. Gerektiği zaman gerekeni yapan bir asil Millet duruyor.
Bir noktayı daha iyi düşünün derim: Acaba bu kadar döviz bozduran toplum bir siyasal partinin tabanı ile ifade edilebilir mi? Yani CHP’liler dolar aldı ama Ak Partililer dolar bozdurdu ve bu denge sağlandı diyebilir miyiz? Bunu söylemek isteyenler olursa, o vakit sorular çok artar emin olun... Kimse bu Milletin bütün olarak ülkesini savunmasını bölmeye çalışmasın. Parasal veriler bunu gösteriyor.
***
Şimdi ikinci meseleye gelelim. Bu Millet yalnız mıydı? Yani, dışarısı düşman mı kaynıyordu? Gelin bunu da verilerden izleyelim.
15 Temmuz sonrası iki haftada borsada 550 milyon dolarlık satış yapılmış. Ama ardından hemen satılanlar yavaş yavaş geri alınmaya başlandı. Türkiye’de borsaya 1,2 milyar doları 16 Nisan sonrası olmak üzere, tam 2,5 milyar dolar 15 Temmuz sonrası para girmiş. Bu para satılan 550 milyon dolar dahil. Yani, ilk anda satılan 550 milyon dolar olmasaydı, borsaya gelen para 3,0 milyar doları aşacaktı.
Gelelim borçlanma piyasasına. Buraya da gelen para 1 milyar dolardan fazla. Aslında suni kampanyaların etkisi ile 2016 sonlarında ciddi çıkışlar olmasına rağmen, yine de 1 milyar dolardan fazla net giriş gerçekleşmiş.
Bu yılın ilk 5 ayında ülkemize gelen sıcak para toplamı ise 13,0 milyar doları aşıyor. Cari açığın büyük kısmını bu yabancı paraları ile kapatmış olduk.
Acaba yabancıların büyük kısmını hain gözü ile baktığımızda bu para akışının da bir izahı olsa gerek.
Ben benzer açıklamayı yeniden tekrar edeceğim. Piyasa ve ekonomi kavramı küresel anlamda çıkar temeline dayanır. Ve biz ne kadar doğru iş yaparsak bize de o kadar sermaye ve destek geliyor. İşin özü bu.
***
Bugün önümüze bakmak durumundayız. Yapılacak o kadar çok iş var ki? Sorulacak o kadar çok soru da var elbette. Ama en önemli mesele, sorunları ve çözümleri rahatlıkla tartışma ortamının olmasıdır. Sorunları gizlemek ve gizletmek aslında bu ülkeye bir başka kötülüktür.
Önceki gün Sayın Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’ye tekstil-giyim sektörünün hem üretimde hem de ihracatta yaşadığı gerilemeden bahsettim. Anladım ki, sektörün yaşadığı sorun henüz farkındalık seviyesine ulaşmamış. Eminim Sayın Bakan hemen sorunu teşhis ederek çözümler getirecektir.
Eğer sorundan bahsedilmese çözümlere nasıl ulaşılacak? 15 Temmuz sonrası özellikle bir grup en küçük sorun söylenmesine isyan ediyor. Ben asıl büyük tehlikenin burada yattığına inanıyorum.