Deprem oldu... Ardından deprem vergisi aldık. 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi oldu...
Şehitler ve gaziler için yardım topladık.
Terör saldırısı oldu...
Polislerimiz için bağışlar aldık.
Ama hala bu paraların tartışması sürüyor. Nerede bu paralar? Ya da nereye harcandı bu paralar.
Mavi Marmara hadisesinde de Türkiye’nin anlaşma yapması sonucu İsrail’in yolladığı paranın tartışması bitti mi?
***
Gelecek Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun açıklaması dikkat çekici: “Ülkeler salgın hastalığa karşı Millete para dağıtıyor; biz ise Milletten para topluyoruz.
Bu işte bir terslik var!”
***
İyi Parti Genel Başkanı Merak Akşener ise şöyle diyor: “Milletten IBAN numarası alınması gerekirken Millete IBAN numarası veriliyor”.
Akşener ayrıca Hazine garantili köprülere, yollara, havalimanlarına, şehir hastanelerine kullanılmayan kısımlar için ödenecek paranın 21 milyar lira olacağını söylüyor. Ve şunu ekliyor: “Sayın Erdoğan’a bir önerim var. Maaş yetmez, 500 milyon dolarlık o meşhur Katar uçağını hemen bağışlasın...”
***
İşin özeti şu;
Toplumsal dayanışma içinde sıkıntıları aşmak istiyoruz.
Toplumsal dayanışmanın sağlanması için bütün toplumun kucaklanması gerekiyor. Ve toplanan yardımların da seçmeni değil bütün toplumu kucaklaması gerekiyor.
İşte o nedenle;
hala tartışması ve akıbeti tam bilinmeyen eskinin yardım paraları söz konusu iken.
Şimdi toplanacak yardımların nerede toplanacağı?
Nerede harcanacağı?
Kimin yöneteceği?
Kimin denetleyeceğiz?
Vs vs sorular.
İşte bütün bunlar için
En azından
bu yardım paraları için
kucaklayıcı bir yönetim modeli oluşturulabilir.
Muhalefet dahil, yönetimde herkes izlemeli ve herkes bilgilenmelidir.
Bağış Fonu’nu hükümet değil,
Muhalefetin de dahil olduğu uzman bir devlet yönetmelidir.
Ki, eski tartışmalar da bu sayede bitsin.