Hadi 3 çocuk yapın...
Yapın ama nasıl? Tok karnına mı, aç karnına mı?
Türkiye’de doğum sayısı ile ekonomi arasında sıkı bir ilişki var. Tabi burada gebelik süresini hesaba katmak gerekiyor.
Mesela 2000 yılında toz pembe tablo vardı. Ve 2001 yılında doğum sayısı 1 milyon 323 bin..
2001 krizi sonrası 2002’de doğan bebek sayısı 1 milyon 230 bine geriliyor. 2003’de ise 1 milyon 199 bine kadar gerileme devam ediyor. 2001 krizi bize 124 bin bebek azalması olarak patlıyor.
2004 yılında 23.557 bebek sayısı artıyor. 2005 yılında 21.557 daha ek artış oluyor. 2006 yılında 11.391 doğum artışı yanına 2007 yılında 34.560 daha yeni artış ekleniyor.
Böylece 2003 yılında 1.198.927 olan bebek sayısı 2007 yılında 1.289.992 bebek sayısına ulaşıyor. Ekonomi ve geleceğe bakış iyileşince doğum sayısı da artıyor (+91.065).
2014 yılında 1 milyon 351 bine ulaşan bebek sayısı tam da artan işsizliğe bağlı olarak yeniden düşüşe geçiyor. Yıllar ve azalan bebek sayısını verelim:
2015: -14.180
2016: -21.485
2017: -16.972
2018: -44.470
2019: -67.421
2020: -73.701
2014 yılından 2020 yılına doğum sayısı tam 238 bin 229 azalarak bebek sayısı 1 milyon 113 bine geriliyor. (Not: Gebelik süresi hesaba katıldığında pandemi etkisini henüz görmedik)
Ekonomik sıkıntının bebek sayısını nasıl azalttığını görebiliyor musunuz? AK Parti’nin iyi dönemlerinde artan doğum sayısı, özellikle BAŞKANLIK Sitemi ile adeta çökmüş durumda.
Millet yoksulluktan, fakirlikten, karamsarlıktan, açlıktan çocuk yapamaz hale geldi.
3 çocuk diye yola çıkanların bugün doğum sayısını 1 çocuğa doğru (1,76) sürüklediğini görüyoruz.
Hep söylediğimi tekrar edeceğim: Evlatlarının geleceğini satan bir yönetim altında kim çocuk yapar ki? ‘Gelecek Satışı’ yazılarıma tekrar bakın isterseniz... Durum ortada.