Dün İstanbul’da yeni bir Şehir Hastanesi açıldı. Hatta 2 tane de Sahra Hastanesi hızla yapılıyor. Şimdi şu ortamda özellikle sağlık hizmetler hakkında yazı yazmak ne kadar zor ama anlatmalıyım...
Bazıları hizmete mi karşı geliyorsun diyeceksiniz.
Olsun ben yine de söyleyeyim. Çünkü sonrası çok önemli.
Hikaye şu:
19 Şehir hastanesinin Hazine Garantisi 95 milyar dolar.
Dün Prof. Dr. Uğur Emek’in hesaplamalarından öğrendim ki, toplam 31 şehir hastanesinin Hazine Garantisi de 142 milyar dolar.
Rakam ile: 142.000.000.000 USD
Yani TL karşılığı 992 milyar lira.
Şehir hastanelerinin Hazine Garantisinin artık 1 trilyon liraya ulaştığını söyleyebiliriz.
Ama daha 1,5 ay önce Dolar/TL kuru 6,06 seviyesindeydi. Kur artışı öncesinde Şehir Hastanelerinin Hazine Garantisi 860 milyar lira ediyordu.
Sadece 1,5 aylık kur artışı Şehir Hastanelerinin Hazine Garantisini 130 milyar liradan fazla artırdı. Yani yeni yük bindirdi.
Biliyorsunuz... Pardon bilmiyoruz...(Çünkü bilgiler açıklanmıyor; ticari sırmış)
Hazine Garantili Köprüler var.
Hazine Garantili Otoyollar var
Hazine Garantili Havalimanları var.
Gitmesen de uçmasan da o paralar ödenecek. Zaten normal dönemlerde de Hazine Garantisini dolduran bir mega projemiz olmadı.
3. Havalimanı bile açılalı beri Hazineye ne kira ödedi biliyor musunuz? Sürekli 27 yıl sonraya kira ödemesi erteleniyordu.
Ama ‘Hazine Garantili Müteahhitlerin’ paraları tıkır tıkır ödeniyor.
Son 1,5 ayda sadece kur artışından kaynaklı olarak Hazine Garantili Müteahhitlere 130 milyar lira daha ülke olarak borcumuz arttı.
Ama Hazine Garantili köprüler bu hesapta yok, otoyollar bu hesapta yok, havalimanları bu hesapta yok.
Ülke olarak dış borcumuz (2019 sonu) 436 milyar dolar. Sadece bu borçtan dolayı bile son 1,5 ayda TL bazında faturamız 405 milyar lira artış gösterdi.
Reel kesimin döviz açık pozisyonu 175,2 milyar dolar ekside. Bu borcun bile TL maliyeti son 1,5 ayda 163 milyar lira arttı.
Bu borçlar bir yerde yazılı ve hesaplara giriyor. Ama Hazine Garantili mega Projelerin borçları bir yerde yazılı değil. Yazılı ise de biz bilmiyoruz.
Çünkü, devlet hesaplarında böyle bir borç görülmüyor.
Hatırlarsanız geçen hafta IMF kredileri hakkında yazılar yazdım. Bir kısmı sıfır faizli, kalanı da çok düşük faizli Korona kredileri veriliyor. Ama biz Türkiye olarak rest çektik.
O yazılarda da sordum: Acaba görünmesini istemediğimiz hesaplar mı var?
Halının altına süpürdüğümüz o kadar büyük sorunlar birikiyor ki, inanın insan düşünmek istemiyor.
Bu faturalar nasıl ödenecek? Bu ülke bir elin parmakları ile sayılı Hazine Garantili Müteahhitlere yıllarca çalışmak zorunda mı kalacak?
***
Toplumlar stok sorun hakkında tıpkı insan sağlığı gibi yeterince bilgi sahibi olamazlar. O sorunların ne gibi sıkıntılar oluşturacağını kestiremeyebilirler. Ne zaman ki sonuçlar ortaya çıkar, işte o zaman refleksler verilir.
Şimdi düşüşün... (Hazır buna izin varken)
1991 seçimleri ile Türkiye’nin 10 yıl kaybettiği kesinleşmişti.
O seçim süreçlerinde herkese 2 anahtar, her mahalleye milyoner vs ne vaatler verilmişti. Erken emeklilik, kim ne verirse 5 lira fazlası benden ...
Yani Devletin kasasının talan olacağı belliydi. Hazine açıkları, iç borç sarmalı ortaya çıkmıştı.
Ama sonuç 2001 krizinde Millete yansıdı. Oysa sorun yumağı 91 seçimleri ile sarılmaya başlanmıştı.
Şimdi sizlere Hazine Garantileri hakkında 91 yılı gibi bilgi aktarıyoruz. Henüz 2001 gelmedi... Ama çok yakında gelecek.