Bir haber vardı... Güya Almanya’dan ekonomik yardım istemişiz.
Tabii ki, Bild’in haberini yalanladık.
CAY-KUR hisselerinin teminat verildiği haberleri çıktı. Güya hisseleri teminat verip, karşılığında döviz almışız.
Tabii ki, medyamızda çıkan haberleri de yalanladık.
***
Son aylarda dolar bütün dünyada adeta perişan oldu. Trump’ın duvar öreceğim dediği Meksika Pesosu bile, 22,0 seviyesinden 19,0’un altına geriledi. Ama Lira 3,90’ı gördükten sonra 3,55’in altına düşemiyor.
Bir çok gelişmekte olan ülke para birimi dolar karşısında, 2016 başındaki zirvenin altında işlem görüyor. Bakın bazı rakamlar vereyim:
2016 başında G. Afrika Randı dolar karşısında 16,90’ı gördü. Şimdi 13,57 seviyesinde.
2016 başında Brezilya Reali dolar karşısında 4,15’i gördü. Şimdi 3,18 seviyesinde.
2016 başında Rus Rublesi dolar karşısında 80,0 seviyesinin üzerine çıktı. Şimdi 58,3 seviyesinde.
2016 başında Endonezya Rupisi dolar karşısında 14,0 seviyesinin üzerine çıktı. Şimdi 13,30 seviyelerinde.
Ya TL...?
2016 başında diğer paralar o zirveleri gördüğünde TL’de 3,07’yi gördü. Normalde diğer para birimlerine göre şu anda 2,5-3,0 lira arasında olması gerekiyordu. Oysa hala 3,55-3,60 arasında dolaşıyor.
Ve de düşemiyor.
Ayrıca unutmayalım ki, Merkez Bankamız örtülü faiz artırımı ile gecelik fonlama faizini bu tarih aralığında 400 baz puan artırmasına rağmen.
***
Galiba bizim yabancıların parasına diğerlerinden daha çok ihtiyacımız var. Ama biliyorsunuz ki, referandum sürecinde o yabancılarla çok acayip kavga ettik. Ortada ne Haçlı kaldı, ne de Nazi...
Oysa sonradan gördük ki, meğerse o yabancılar bize bu süreçte para da akıtmış. Meğer bizi uçurmuşlar bile.
Gerçi KARAR Gazetesinde biz ısrarla bu noktaları verdik.
Karar Gazetesinde “yabancılardan gelen sermayeyi “ yazarken çamur atanlar, referandum bitince 4 ayda gelen para ile yabancılar bize güvendi ve bizi uçurdu manşetleri attılar. Ben okuyucunun bu kadar “hafızasız” yerine konmasına şaşırdım.
Neyse, konumuz daha başka.
Lira, dolar karşısında hızla değer kaybetti de ne oldu?
İlk 2 ayda dış ticaret açığımız -5.614 milyon dolar. Cari işlemler açığımız da -5.287 milyon dolar. Son 12 aylık cari açığımız ise 33 milyar 747 milyon dolar.
Galiba bizim yabancı sermayeye ihtiyacımız var. Ne dersiniz?
***
Son 12 ayda (şubat 2016-şubat 2017) ülkemize 24 milyar 542 milyon dolar yabancı sermaye gelmiş. 9,2 milyar dolar da nereden geldiği belli olmayan döviz gelmiş. Böylece açığımız finanse edilmiş oluyor.
Ama dolar yine de bir türlü düşmüyor.
Çünkü yerliler dediğimiz yurt içi piyasada, acayip bir dolar talebi oluştu. Ocağın ikinci haftasında 170 milyar dolar olan yabancı para mevduatı, şimdi 196 milyar doları geçti. Asıl alımlar ise referandum sonrasında arttı.
Kısaca, “dış mihraklar” diye suçladığımız yabancılar döviz getirdikçe, yerliler döviz aldı. Ve dolar bir türlü düşmedi.
***
Gelelim işin son bölümüne.
İstanbul finans merkezi olacak.
Varlık Fonu acayip işler yapıyor. Ne mi yapıyor? Valla çok bilmiyoruz ama galiba “acayip” işler oluyor.
Konut sertifikası ile sukuk ortaklığına falan gidiyoruz. Ben bunları “Gelecek satışı” başlığında vermiştim.
Geçmişi 71 milyar dolara sattık. Ama geleceğimiz çok daha yüksek fiyat ediyor. Şimdi onları pazarlıyoruz. Hayırlı olsun.
Ama ben size çok ama çok daha sağlam ve garantili para kaynağını açıklayayım mı? Hem de 100 milyar doların üzerinde bir kaynak söz konusu.
O zaman açıklamaya başlayalım.
***
Türkiye son yıllarda adeta dünyada tek başına yap-işlet-devret projeleri yapıyor. Bu projelere çok yüksek oranda da devlet hazine garantisi veriyor.
Mesela 2,5 milyar dolara köprü yapıyorsunuz, devlet 12,5 milyar dolar garanti veriyor. Siz köprünün fiyatını kimse geçmiyor diye 90 liradan 60 liraya indiriyorsunuz ama devlet 160 liralık fiyattan sayıyor ve üstünü kasadan ödüyor.
Mesela şehir hastaneleri var. Kurulanlara 30 milyar dolar kira hazineden garanti edilmiş. Kurulacaklar ve verilecek garanti daha sırada bekliyor.
Otoyol yapıyorsunuz ki km başına 0,08 sent hazineden garanti. Boğazı deliyorsunuz ama git 14 lira, dön 14 lira hazineden garanti var.
Kalkınma Bakanlığı raporunda şu ana kadar 50 milyar dolar civarı maliyetli projelere 120 milyar dolar civarı hazine garantisi görülüyor.
Bence YİD modeli ve hazine garantili bu işleri diriliş gibi filimler yerine düzgün bir filmle halka açalım. Böylece de Türk Halkı köprüyü geçerken ödediği parayı kendine alsın. Ortada ne bir hesap farkı ne de bir şeffaflık dışı şey kalır. Kasaya da 100 milyar doları attık mı, iş bitti demektir.
Ne dersiniz!