Hukuk devleti, depreme dayanıklı bir yapı olarak kurulmalıdır. Bunun için de bir “toplumsal dönüşüm” şarttır. Medîne-i Fâzıla (Hukuk Devleti) her şeyden önce “sağlam kaya” üzerinde kurulmalıdır (Hazret-i İsa Asın teşbihi).
Sağlam temel ilâhî sevgidir. Allah Vedûd’dur. Kur’an-ı Kerim ile buyurduğu gibi, âlemleri -hâşâ- can sıkıntısını gidermek için oyun ve eğlence amacıyla yaratmış değildir. Allah’ın sıfatları birbirinden ayrılmaz ve sınırlanamaz, Vedud ismi (sıfatı) de böyledir. Sınırsız sevgi, sınırsız rahmet Allah’ın sıfatlarındandır. Tek mutlak varlık, Vacibul-vücud; “beşer”e; “vicdan” ve “şuur” vererek “insan” kılmış ve irada hürriyeti, seçme yeteneği de vererek Yaratıcısı’na yönelmesi, şiddetli sevgiyle sevmesini irade etmiştir. Şu halde Medîne-i Fâzıla’nın temeli ilâhî sevgidir. Hukuk’u da Tabiî Hukuk, diğer bir deyişle Sevgi Hukuku’dur. İblis’e de irade hürriyeti verilmiştir ki, insanın karşısında sadece “iyi” seçeneği değil bir de “kötü” seçeneği olsun ve böylece, “iyiyi” seçmesi bir değer kazansın. “Kötü”yü seçene de seçme özgürlüğü verildiği için insan toplumlarında da fay kırıkları vardır. İlâhî sevgi temeline dayanan devlet yapıları, toplumsal depremlere karşı dayanıklı olur. Ne var ki toplumda sevgi değil, bencillik; ihtiras, hased ve kin hâkim olursa, sağlam temele dayanan bir yapı kurulabilse dahi, kötülük güç kazanınca Hukuk Devleti yapısı için de yıkım kararı çıkartılabilir. Toplumsal dönüşüm ancak sevgiyle olur. Doğru anlamıyla Hukuk Devleti, Hakk Devleti; Adalet Devletidir.
Vedûd Allah’ın, sevgi elçilerine kurdurduğu örnek devletler için bile, kısa bir süre sonra o dönemin Patrona Halil’leri güç kazanınca bu Hukuk Devleti düzenini yerle bir ettiklerini insanlık tarihi laboratuvarında müşahede edebiliriz. Kur’an-i Kerim’de Süleyman Devleti örneği verilir: Süleyman’ın(as) kurduğu Hukuk Devleti aleyhine aldatıcılar masallar uydurmuş ve Süleyman Devleti, kurucusunun ölümünden bir süre sonra yıkılmıştır. Resûl-i Ekrem’in(sa) Medînetun-nebî’si, örnek Hukuk Devleti de yıkım kararı sonucunda sadece Yesrib’in yeni ismi olarak yaşamaktadır.
Yine Kur’an-i Kerim de belirtildiği gibi, Hukuk Devleti (Medîne-i Fâzıla) ülküsüne düşman örgüt, daha güçlü olarak yeryüzünde ortaya çıkmıştır. Cengiz istilasından sonra Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarları, gerçekte hükümdar olmaktan çıkmışlardı. Bugün de birçok İslâm ülkesinde asıl güç, kuklaları oynatan örgütün elindedir.
Bir sevgi seferberliğine, sevgiye uyanışa ihtiyacımız vardır. Ancak toplumumuzda bu ihtiyacı bilinçli(şuur) ve vicdanlı olarak duyan kaç kişi vardır acaba? Bazı kişiler, bu ihtiyacın açıklanmasını bile dinsizlik sayarlar. Diğer bir kısım halk da “gericilik, çağdışılık, dincilik” olarak nitelerler.
Hukuk devleti düzenine erişememiş toplumlarda düşünce açıklama hürriyeti de kağıt üzerinde kalır, bazı toplumlarda kağıt üzerinde ifadesi bile hücum vesilesi olur.
Medîne-i Fâzıla (Hukuk Devleti), düzeni ilâhî sevgi temeline dayandığı için, adalet düzeni demektir. Adalet sevgiden kaynaklanır. Medîne-i Fâzıla yönetiminde zulme yer yoktur, verilen zararların giderimi ilkesi vardır.
Hukuk Devleti seferberliğinin ilk hamlesi olarak mağdurların göreve iadesi, suçlu olmadıkları halde mahkûmiyet kararı verilenlere yargılamanın iadesi hakkı verilmesi, ancak darbe girişimine bilinçli katılan fesatçıların mahkûm edilmesi hayırlı bir başlangıç olur.
Ardından da 2007 seçiminden sonra girişilen ve “başsavcı darbesi” ile akîm kalan “Hukuk Devleti Anayasası” yapılabilmelidir.
Kesinlikle biliyorum ki buna karşı çıkılacaktır. Ne var ki söylemek zorundayım. 12 Eylül darbecilerinin talimatıyla yazılan ve halkın özgür iradesiyle kabul edilmeyen Anayasa, Hukuk Devleti düzenini tam anlamıyla sağlayabilecek bir Anayasa değildir. Ancak, yeni bir Anayasa 1982 Anayasası’na rahmet okutacak nitelikte çıkarılacak ise hiç çıkarılmaması evlâdır.