Şimdi tam da yeni anayasa zamanı

Hakan Arslan

Son dönemin moda laflarından biri şu: “Yeni anayasanın şartları oluşmuş değil.” Bunu o kadar çok kişiden duymaya başladım ki yadırgama halim arttıkça artıyor. Deniyor ki toplumun gündeminde böyle bir şey yok, böyle bir tartışma olgunlaşmış değil. Deniyor ki yukarıdan birileri bunu dikte ediyor, toplum da zoraki bu yönde sürükleniyor. Deniyor ki bugüne kadar anayasa yapma süreçlerimiz hep sorunlu oldu, şimdi de öyle olur.

Pes diyorum ben de. Anayasa yapmanın şartları olgunlaşsın diye daha ne kadar bekleyeceğiz? 1982’den beri bu darbe anayasasına tahammül ediyoruz. Gördük işte, orasını burasını yamamakla da olmuyor bu işler. “Anayasada çok değişiklikler oldu, tanınmaz hale geldi” diyenlere hiç bakmayın siz. Sistemin ruhu olduğu gibi duruyor. Parlamentoyu baskılayan, yürütmenin elini kolunu bağlayan, dört yana rejim sigortası döşeyen, hayatın her alanına çeki düzen getiren anayasa da onun payandası anayasal organlar da taş gibi ayakta. Darbe anayasası yürürlüğü gireli tam 34 yıl olmuş, biz hala şartların olgunlaşmasını bekliyoruz, öyle mi?

***

Hiç unutmam, 82 referandumu öncesiydi. Benim henüz oy kullanma yaşım gelmemiş. Ama her ciddi siyasi meselede olduğu gibi aile meclisi oturup tartıştık. Babam da rahmetli annem de DP geleneğinden gelme, ilk oylarını 1950’de Menderes için kullanmışlar. 27 Mayıs’ı asla içlerine sindirememişler, 60’dan sonra da her seferinde mührü kıratın bağrına vurmayı sürdürmüşler. “Ne yapacağız?” diye sordu babam, “Demirel Hayır’da hayır vardır diyor!” Söze girdim: “Demirel böyle bir tavır almak mecburiyetinde, ama kendisi de pek ümitli değildir sonuçtan.” Rahmetli annem dayanamadı, “Bunlar 60’da alyanslarımıza bile el koydu, Menderes’i astı, milleti çok üzdüler, ben evet demem.”

“İyi de hayır dersek bunlar hiç gitmez başımızdan” dedi babam. Onayladım ben de ama sorumu da araya sıkıştırdım: “Aynı oylamada Evren’i de cumhurbaşkanı seçmiş olacaksınız, içinize siniyor mu bu?” Babam hem keyifsizlendi hem hiddetlendi: “Bırak yahu” dedi, “Sonrası tez elden seçime gidilir, sandıkta bir çıkar yol bulunur elbet.” Çokça tartıştık, sonra evet oyunda karar kıldık. “Doğru diyorsun baba” dedim. “Bir an önce bu belayı savuşturup sandığın yolunu bulmamız gerek.” Babam da rahmetli annem de içleri kan ağlaya ağlaya evet oyu kullandı referandumda.

***

Genel seçim vakti geldi. Bizimkilerin gönlü Büyük Türkiye Partisi’ndeydi, parti kapatıldı. Doğru Yol Partisi kuruldu, ama kurucular kurulu vetolardan 40’ı tamamlayamadı, seçim dışı kaldı. Babamla rahmetli annemin sıdkı sıyrılmış, umudu kalmamış, MDP’ye oy verecek hale gelmişlerdi. Ağızlarından girdim, burunlarından çıktım, oylarını rahmetli Özal’ın Anavatan Partisi’ne vermelerini sağladım. O Özal ki Kasım 1987 seçimlerinde anayasayı değiştirecek çoğunluğu sağlamayı kafaya takmıştı.

Söz konusu dönemde 450 üyeli parlamentoda 292’de kaldı Özal, aradığı 300 sayısına ulaşamadı. Özal 300’ü bulup yeni anayasaya yeltense, öyle postmodern yoldan falan değil, doğrudan boyunun ölçüsünü alırdı herhalde. 2007’de 367 icadı çıkaranlar 1987’de kim bilir ne çıkarırdı heybeden?

Sakın ola ki boş bir öykü saymayın anlattığım şeyi. Bu milletin büyük çoğunluğu, öyle yeni değil, ta 1982’den beri bu anayasaya karşı. Erdoğan’lı Ak Parti vesayet barikatlarını tek tek kaldırıp yeni anayasa tartışmasını başlatalı da beş yıldan fazla oluyor. Efendim neymiş, yeni anayasanın şartları olgunlaşmamış. Geçiniz, bu millet her zaman olduğunca aydınlarından çok daha ileride duruyor. Ve dahi yeni anayasa benim babama ve rahmetli anneme gönül borcumu oluşturuyor. Memleket buram buram sandık kokuyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.