Muhalif bakışın açmazları

Hakan Arslan

Geçen haftaki yazımda Türkiye’deki pek çok muhalif kesimin tarihdışı bir iktidar tasarımına yaslandığına değinmeye çalışmıştım. Bu durumun da muhalefetin siyasal ve tarihsel okumalarını sığlaştırdığı ve fena halde indirgemeci bir tutum olduğu kanısındayım. Bu indirgemecilik artık bir tür kolaycılığa da dönüşmüş durumda. Olup biteni ak-kara, iyi-kötü kolaycılığı içinde yorumlamak düşünsel bir konfor değil, düşünsel bir sefalettir oysa.

Düşman ama aslında düşlemsel nitelikte özne ve kitleler varsayıp bunun karşısında sürekli kendi haklılığını kurgulama tutumu hangi siyasal sorunumuza bir çözüm oluşturabilir ki? Sosyopolitik gerçekliği okumakta en yalın bilimsel tutumu bile bir yana bırakıp tekil bir durumu anında bir genelleştirmenin konusu yapmakta hiçbir çekince duymuyor pek çok kesim.

***

Her dönem böyle durumlara rastladık. Gelgelelim, bu kadar abartılı bir noktaya vardığına ilk kez tanıklık ediyorum. Tekil ve belki bir o kadar da tikel olaylar bir tartışma başlığına dönüşebiliyor. Hem de bütün akıldışılığıyla, bir cepheleşme mantığıyla. Ortada gerçekten böyle bir toplumsal ya da siyasal sorun mu var, yoksa tekile dayanan, dolayısıyla pek eğreti tartışma başlığının kendisi bir gerçeklik duygusu inşa etsin mi isteniyor? Çoğu zaman ikincisi bence.

Bu kurmaca gerçeklikler ve onlar üzerinden dolaşıma sokulan düşmanlıklar bizi daha da ayrıştırıyor mu peki? Gündelik hayat pratiklerini gözlemlemeye çalışırsak, toplumun geniş kesimlerinde bu ölçüde bir karşıtlaşma yer etmiyor, tam olarak karşılık bulmuyor. İktidarın ve muhalefetin aktif kamuoyunun sürüklendiği bir burgaç bu esasen. Bu yanıyla da düşünsel, kültürel, siyasal bir sorun. Bir köşe yazısına sığdırmak zor. Daha ayrıntılı ve hep birlikte tartışmamız gereken bir konu.

Şuna değinmekle yetineyim: Muhalif tutumun ısrarla yaslandığı akıldışılık, ciddi ve öncelikli sorunlarımızı tartışmayı engelliyor. Örnekse, Suriye. Bu konuda geliştirmemiz gereken milli politika ve toplumsal dayanışma. Güneyimizde olup bitenlerin Türkiye’nin geleceği açısından taşıdığı önem. Sözgelimi, ana muhalefet partisinin “gözlerini olup bitene kapatmak, bölgeden tümüyle el etek çekmek” dışında bir Suriye politikası var mı, bilmiyorum!

Geriye daha uç muhalif bakışın bütün bölgesel dinamikleri PKK/PYD ekseninden ve bölge gerçekliğiyle örtüşmeyen bir seküler hassasiyet üzerinden okuduğu yaklaşımlar kalıyor. Kimi zaman gizli, kimi zaman açık bir şiddet yüceltimi eşliğinde hem de. İktidarın salt kötülüğe indirgenip yoksayıldığı, ana muhalefetin içe dönmeciliği savunduğu, ütopik tuhaflıkların siyasal tutum sanıldığı garip bir tablo.

Küresel ve bölgesel güçlerin çetin bir mücadele verdiği Suriye sorununda ne zaman ortaklaşa ve akılcı bir tartışma zemini bulacağız acaba? Acil olana körleşip kurmaca olanda bir haklılık ve meşruiyet tatmini bulmaktan ne zaman vazgeçeceğiz? Bizdeki muhalefetin tutumu çok özendikleri AB ülkelerinin mevcut halini andırıyor.

Biraz da karikatürleşerek elbet: Sokağa çıkıp olup biteni görmek ve deneyimlemek yerine, Avrupa basınında çıkan ve sayısız yanıltmaca barındıran, Türkiye’deki gerçekliği çarpıtan bir haberi okuyup buna yaslanarak Türkiye’de yayınlanan gazetesindeki köşesinden o kurmaca gerçekliği ve akıldışı savları bize ileten, kendini de toplumsal kavrayışın çok üstünde gören muhalif aydının şaşkınlığı ve açmazı diyeyim ben buna.

***

Bürokratik akla ve ulusal çıkarlara teslim olup kuşatıcı bir çerçeve geliştiremeyen ve sonunda nice stratejik ve taktik açmaza sıkışan AB’nin durumu neyse, akıldışı bir karşıtlığa ve çıkarları örselenen kendi sınıfının ağıtına kapılan muhalefetimizin durumu da o. Büyük hedefleri ıskalamak. Yine AB üzerinden örneklemeye çalışayım, belki muhalif bakış bu yolla eleştirimi daha kolay içselleştirebilir: AB Türkiye’yi tam üye yapmayı ve Suriye, Irak, İran’la komşu olmayı göze alacak stratejik akla sahip olsaydı, bugün Suriye sorununda çok farklı ve etkin bir konumda olabilirdi. Neyse, bu da ayrı bir yazı gerektiren, zorlu bir konu.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.