Bir yanda turnuvanın oyun sistemi en oturmuş takımı olan Almanya... Diğer yanda en az Almanya kadar güçlü bir orta sahası olan ve zorlansa bile rakiplerini bireysel beceri zenginliğiyle aşan ev sahibi Fransa... Turnuvanın en çok kalite vadeden maçıydı bu. Sıkıcı değil, renkli bir taktik mücadele beklentisi yüksekti.
İlk yarı bu beklentiyi karşıladı denilebilir. Almanya her zamanki becerisiyle önce rakibinin hızını kesti, ardından sahaya kendi oyun anlayışını dikta etmeye başladı. Aradığı pozisyonları da buldu. Tam Mario Gomez’lik maçtı, eksikliği hissedildi.
Fransa’nın elinde kalan silahlar kontratak ve duran toptu. Almanya, tıpkı İtalya maçındaki gibi anlamsız bir penaltıyla geriye düştü. Hem de oyunun hakimiyken.
İkinci yarı oyun Fransa’nın isteyeceği gibi gelişti. Stoperlerini hücuma çok iyi çıkaran Almanya’da Boateng’in sakatlanması da talihsizlikti. Buna Müller ve Kroos’un durgunluğunu da ekleyelim.
Maç ikinci golle bitti. Özetle; basit bir bireysel hatanın bedeli ağır oldu ve Almanya finali göremedi. Fransa’nın işi finalde daha kolay.