Bir süredir hücum üretkenliğinin çeşitlenmesinden, yeni oyun düzeni ve anlayış(lar)ından, Şenol Güneş’in taktik varyasyon imkanının arttığından söz ediyorum. Oluşan kadro derinliğinin buna elverdiğini belirtiyorum. Akhisar maçı da bunun yansımalarından biri. Deplasmandaki Akhisar sendromunun aşılması da cabası.
Akhisar karşısında gol girişimlerinde 15’e 10’luk bir üstünlük sağladı Beşiktaş. İyi bir tablo. Beşiktaş geçen sezonun en başarılı deplasman takımıydı. Son demlere kadar kendi stadından yoksun olduğu için, hücum üretkenliğinde iç saha ile dış saha arasında çok büyük bir fark da yoktu.
Resmi adıyla Vodafone Arena, benim ve çoğu taraftarın gönlündeki adıyla Şeref Bey’in açılışıyla bu dengenin iç saha lehine bozulabileceğini düşünmüştüm. Yanılmış olabilirim. İç sahada büyük bir coşku yakalıyor artık Beşiktaş. Bunu Galatasaray derbisinde de göreceğimizden eminim. Dış sahada da oyuna daha çok hükmederse geçen sezon istatistiklerinin üstüne çıkabilir.
Akhisar maçında sadece 30 ile 44. dakikalar arası durakladı Beşiktaş. Rakibe top yapma imkanı verdi, ama hemen arkasından 2. golü buldu. 2. yarı 70’e kadar da durumu idare etti ki; bu Benfica maçı sonrası anlaşılır bir tercih. Ama 70’ten sonra bir Beşiktaş var ki çok beğendim: Rakibin en ısırganlaşacağı zamanda ve böyle bir zeminde topu ayağında tutan bir Beşiktaş. Rakibin direncini kıran ve bu arada azımsanmayacak sayıda gol girişimi üreten bir Beşiktaş.
GÖKHAN İNLER BENİ ŞAŞIRTTI
Bu tablo sezon geneline yayılırsa işler kolaylaşır. Geçen sezon kimi maçlarda oyun içinde dönem dönem bocalayan, baskı yiyen, kontrolü elden kaçıran bir Beşiktaş da görmüştük. O yüzden bu son 20 dakikalık dilimi çok değerli buluyorum. Bunun, yeni oyun anlayışının ayrılmaz bir parçasına dönüşeceğini
umuyorum.
Sezon başı yazılarımdan birinde, hücum üretkenliğinin çeşitlenmesinde dört yeni ada çok iş düşeceğini söylemiştim: Talisca, Adriano, Caner, Gökhan Gönül. Bir özür eşliğinde bunlara Gökhan İnler'i de eklemeliyim. Leicester’daki sezonu soru işareti olduğu için ihtiyatlı davranmıştım. Ama beni yanılttı. Son 3 maçtaki performansıyla Beşiktaş’ın daha dikine oynayan bir takım olmasına ciddi katkıda bulunacağını kanıtladı. Oyunun yönünü değiştiren uzun pasları da cabası. İnler de Şenol Güneş’le yeniden doğanlar listesine eklenecek bu gidişle.
Yeni adların istek ve coşkusu tam. Saha içi uyum sağlandıkça performansları da artacak. Geçen yılki seri paslı ve öldürücü oyunu özleyenler için söyleyeyim: İnanıyorum ki yakın dönemde
Oğuzhan-Talisca’lı orta üçlüler de göreceğiz. Şenol Güneş’e güvenim tam. Tercihlerine de öyle.