Beşiktaş, Süper Kupa finalinde Konyaspor karşısında 11 gol girişimi üretti. Bu sayı Antalyaspor’la oynanan seyircisiz iç saha maçında 16’ya, Kasımpaşa deplasmanında 15’e yükseldi. Son iki maçın rakamları, geçtiğimiz iki sezonun ortalamalarının biraz altında olsa da fena sayılmaz. Sezon başı için anlaşılır bir durum.
Bu üç resmi maçta topa sahip olma konusunda belirgin bir sıkıntı gözlemlemedik. Ama alıştığımız tablo da tam olarak sahaya yansımadı: Hatları birbirine yakın ve olabildiğince dikine oynayan, geriden iyi oyun kuran, seri pas ve zaman zaman önde pres yapan bir Beşiktaş. Şimdiki ise topa hakim ama biraz fazla geveleyen, enerji tasarrufuyla oynamaya çalışan bir görüntü daha çok.
Bunun sebebi “Biz kaliteli bir kadroyuz, nasıl olsa istediğimiz skoru yakalarız” diyen bir aşırı güven mi, yoksa takımın fizik düzeyinin henüz yeterli olmayışı mı? Teknik heyetin açıklamalarına da bakacak olursak, yanıt ikincisi. Benim bundan çıkardığım sonuç da belli: Endişeye mahal yok.
Beşiktaş’ın 15 gol girişimine karşın, Kasımpaşa’nın sadece 6 gol girişimi var, ama skor 2-2. Geçtiğimiz iki sezon da benzer maçlar oynadı Beşiktaş. Mesele bunların sayısını en aza indirmekte. Tıpkı Antalya maçında olduğu gibi, en az iki farklı skor üstünlüğünü yakalamakta.
SUSKUNLUK DÖNEMLERİ
Bunun çaresi de maç içindeki suskunluk dönemlerini ortadan kaldırmakta. Kontrollü oynuyorum derken, saha içi konsantrasyonu kaybetmemekte. Süper Kupa finali sonrası yazımın başlığı “Yirmi dakikalık suskunluk” idi. Beşiktaş’ın hiç gol girişimi üretmediği dk. 46-65 arasındaki bölüme dikkat çekmiştim.
Antalya maçında bu ölçüde rölanti dönemleri olmadı. Ama Kasımpaşa maçındaki benzer bir suskunluk döneminin bedeli beraberlik oldu. Dk. 57-86 arası hiç gol girişimi yok Beşiktaş’ın. 2. yarı başında iki farkı yakalayacak pozisyonlar bulduktan sonra, yarım saatlik derin bir sessizliğe büründü Beşiktaş.
Aynı dönemde Kasımpaşa’nın gol girişimi de yok. Ta ki dk. 78’e kadar. Sürpriz beraberlik golü sonrasında vites yükseltip üretilen 4 gol girişimi de maçı çeviremedi. Fizik düzey yeterli hale gelince, bu sorunun aşılacağından eminim. Şenol Güneş bundan gereken dersleri çıkarmıştır zaten.
Oyuncuların da bu konuda biraz daha duyarlı bir tutum sergilemesi, yeni oyuncuların sağlıklı bir uyum süreci yaşaması, başta stoper mevkii olmak üzere, son birkaç eksiğin giderilip doğru takviyelerin gelmesiyle, alıştığımız Beşiktaş’ı izlemeye başlarız en kısa süre içinde. Dediğim gibi, endişeye mahal yok. Sabır ve camia dayanışmasına ihtiyaç var.