Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da yaptığı konuşmada “Bu ülkenin tüm sivil insanlarını kucaklayan yeni, sivil, özgür bir anayasa yapalım. Bu çağrım 85 milyonun tamamınadır.” dedi.
Erdoğan’ın çağrısını öpüp başımın üstüne koyuyor ve sivil anaysa yolunda ilk iş olarak milletvekili ve cumhurbaşkanı yeminini değiştirmeyi teklif ediyorum.
Çünkü anayasadaki mevcut yemin metinleri, milletvekillerini ve cumhurbaşkanını resmî ideolojiye (“Atatürk ilke ve inkılaplarına”) bağlılık bildirmeye zorlayarak, sivilliğin tabiatına aykırılık teşkil ediyor.
Resmî ideolojiye bağlılık bildirme şartı korunursa, yapılacak “sivil anayasa”nın sivilliği yalan olur.
***
20 Haziran 2011’de Yeni Şafak’ta, milletvekili seçilen Altan Tan’ın "Yeminle benim sorunum var... Bir anayasal zorunluluk olursa yemin edeceğim, sonra da Allah'tan özrü dileyeceğim" şeklindeki açıklaması üzerine, “Altan Tan’ın haklı isyanı” başlıklı bir yazım çıkmıştı.
Bu vesileyle o yazımın bir kısmını KARAR okurlarıyla paylaşmak isterim:
Devletçilik ilkesine bağlı kalacağına ant içen bir liberal...
Milliyetçi olduğuna yemin eden bir enternasyonalist...
'Namusuma şerefime Atatürkçüyüm' diyen bir İslamcı, bir Kürtçü, bir komünist, bir ultra demokrat...
Sistem bu garabetten nasıl bir zevk alıyor, anlamıyorum.
Herkesi 'Atatürkçüyüm' demeye zorlamak anti-demokratiktir, müstebitliktir, totaliterliktir ve çok da komiktir.
Yeni anayasa konuşulurken milletvekili yeminini değiştirmeyi, bu riya dayatmasına bir son vermeyi de mutlaka konuşmak lazım.
'Ülkemin esenliği için çalışacağıma ant içerim' denilsin geçilsin; uzatmanın ne âlemi var?
Fikir ve ifade özgürlüğü diyeceksin, çoğulculuk diyeceksin, demokrasi diyeceksin ama bunları sağlamakla ve geliştirmekle görevli olan milletvekillerini "Tek Adam"a ve onun ideolojisine bağlılık sözü vermeye zorlayacaksın...
Bu sözün genellikle sözde kaldığını, dünyanın dönmesi gereği zaten öyle kalmaya mahkûm olduğunu bile bile, bunu bir halt sanacaksın...
Gerçekten komik.
***
Aslında en iyisi, metin değişikliğiyle hiç uğraşmayıp, ‘Yemin metni nasıl olsun?’ tartışmasına hiç girmeyip, bu yemin ritüelini tamamen kaldırmaktır.
Adam milletvekili seçildi mi? Seçildi.
Cumhurbaşkanı seçildi mi? Seçildi.
Mazbatasını da aldı mı? Aldı.
E bitti gitti işte.
YUSUF ZİYA ÖZCAN’IN DERDİ
Eski YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, AK Partili Eyüp Gökhan Özekin’e kafayı fena takmış.
Önce, internet haber sitesi Aykırı’nın şu tweetini retweetledi:
“Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü hedef alan ve AKİT gazetesine ‘Olmasaydın da olurduk’ diye ilan veren Eyüp Gökhan Özekin, AKP tarafından milletvekili adayı gösterildi.”
Sonra şu tweeti attı:
“‘Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü hedef alan ve AKİT gazetesine ‘Olmasaydın da olurduk’ diye ilan veren’ bir zatı milletvekili adayı gösteren AKP’ye mi oy vermeyi düşünüyorsunuz?”
Hızını alamamış olacak ki, bu tweetini retweet de etti.
Niye bu kadar dertlendiğini anlayamadım.
Müsterih olsun.
Eyüp Gökhan Özekin’i seçilemeyeceği yerden (Ankara 1. Bölge 10. Sıra), Atatürkçülüğün kitabını yazan Hulki Cevizoğlu’nu ise -çok büyük bir sürpriz olmazsa- rahatça seçileceği yerden (İstanbul 1. Bölge 6. Sıra) aday gösterdi AK Parti.
Asayiş berkemal!
(Yazımın başında “Eski YÖK Başkanı” demekle yetindim, çünkü kurucu üyesi olduğu Gelecek Partisi adına konuşmuyor / konuşamıyor Yusuf Ziya Özcan. Nitekim Twitter hesabının profil kısmında “Yazdıklarım sadece benim fikirlerimdir. Kurucu üyesi olduğum Gelecek Partisini bağlamaz ve partim için bir çıkarım yapılamaz” diyor.)