Kosova Başbakan Birinci Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Behgjet (Behçet) Pacolli, dün ve önceki gün Türkiye’deydi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Başbakan Binali Yıldırım ile görüştü.
Türkiye’ye bol bol iltifat etti, Kosova’ya bol bol iltifat aldı.
Belgrad’a bakıyorum bir isyan havası var mı diye; yok.
Bundan dokuz sene evvel, Türkiye Sırbistan’dan bağımsızlığını ilan eden Kosova’yı resmen tanıdığında, ‘Şimdi Türkiye-Sırbistan münasebetleri bozulacak ve Türkiye-Bosna-Hersek-Sırbistan üçlü mekanizması güme gidecek’ diyenler, hatta Bosna-Hersek bünyesindeki Sırp Cumhuriyeti’nin Sırbistan tarafından Kosova’ya misilleme olarak bağımsızlığa sevk edileceğini ve kanlı bir sürecin yaşanacağını ileri sürenler olmuştu.
Sahiden de vardı bu risk.
Şükür ki sağduyu galip geldi ve o kâbus senaryosu gerçekleşmedi.
Türkiye, krizi iyi yönetti.
Sırbistan da, bazı uluslararası dengeleri -Türkiye ile iyi münasebetler dahil- gözeterek, mutedil davrandı.
Neticede Türkiye, aynı anda hem Sırbistan hem de Kosova ile iyi münasebetlerini koruyabildi ve geliştirebildi.
***
Türkiye’nin Kosova Cumhuriyeti’ne iltifatını kavga sebebi olarak gören Sırp yok mu?
Sırbistan hükümetinin Türkiye siyasetine tesir edecek kadar yoksa da, çok var.
O iltifattan bağımsız olarak Türkiye’ye diş bileyen, Türkiye’ye ‘kategorik olarak’ düşmanlık eden Sırplar da bolca mevcut.
Ne yazık ki Kosovalı Arnavut kardeşlerimiz arasında da var böyleleri.
Birbirine diş bileyen Sırp ve Arnavut şovenleri Türkiye düşmanlığında birleşebiliyorlar.
Birleşme noktası: ‘İşgalci, sömürgeci, zalim Osmanlı/Türk’ söylemi.
Neyse ki Kosova hükümeti de Türkiye düşmanı çevrelerin tesiri altında kalmadan ikili münasebetleri geliştirmeye azmediyor.
Behçet Pacolli’nin evvelki gün Ankara’da sarf ettiği şu sözleri öpüp başımızın üstüne koyuyoruz:
“Türkiye her alanda genç Kosova devletini destekliyor. Bunun bilincindeyiz. Ekonomik iş birliği konusunda da Türk yatırımcı ve iş adamları Kosova’da faaliyet gösterdiği için son derece memnunuz.”
“Kosova, Türkiye yanında olduğunda daha güçlü, gururlu ve onurlu hissediyor.”
“Kosova, Türkleri kardeşi olarak görüyor. Türkleri her zaman kalbimizi ve kollarımızı açmış bir şekilde karşılıyoruz.”
***
Bütün Arnavut coğrafyasının (Arnavutluk, Kosova, Makedonya) kültürel ve siyasi nabzını tutan Üsküplü bir Arnavut dostum, Kosova’daki Türkiye aleyhtarı çevrelerin etkisinin Türkiye’nin izlediği doğru siyaset sayesinde gittikçe azaldığını, fakat Türkiye’yi Balkanlar’da tasfiye edilmesi gereken bir rakip olarak gören bazı devletlerce -bilhassa medya organları vasıtasıyla- beslenen o damarın hâlâ güçlü olduğunu söylüyor.
Dileriz, Parim Kosova yahut Muhammed Pirraku gibi Kosovalı Arnavut tarihçilerin bakış açısı galebe çalar da, şu ‘İşgalci, sömürgeci, zalim Osmanlı/Türk’ tezviratının gücü iyice kırılır ve Türkiye ile o coğrafyadaki Arnavutların -Kosova Arnavutları ile Kosova Türklerinin de- arasına örülen psikolojik duvar tamamen yıkılır.
Parim Kosova’ya göre “Osmanlı, Türk olduğu kadar Arap ve Arnavut’tu”.
Merhum Muhammed Pirraku da öyle yaklaşıyordu konuya:
“Osmanlı’ya nasıl işgalci deriz? Sadece Türklere ait olan bir devletten bahsetmiyoruz ki. Osmanlı, Arnavutların da devletiydi. Dahası, Arnavutlar Osmanlı sayesinde varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Zaten Osmanlı’yı buraya çağıran da bizdik. Sırp, Bulgar ve Yunan zulmüyle baş edemediğimiz için Osmanlı’dan yardım istedik. Kosova Fatihi Sultan 1. Murat’ın ordusunda Arnavutlar da vardı…”
***
Hazır Türk televizyon dizileri Balkanlar’ın her yerinde olduğu gibi Kosova’da da popülerken, işinin ehli olan bir film şirketimiz veya TRT, Muhammed Pirraku’nun konuya yaklaşımı çerçevesinde bir Kosova Savaşı dizisi çekse, sadra şifa olabilir.