Bitlis’e bağlı Norşin (“Nurşin” diye de telaffuz edilir) 1960’a kadar Norşin’di.
O sene Güroymak oldu.
Oldu mu gerçekten?
Resmiyette olduysa da Norşin ahalisi ve genel olarak bölge halkı Norşin’e Norşin demeye devam etti ve ediyor.
Abdullah Gül de cumhurbaşkanıyken ziyaret ettiği Bitlis’te halka hitap ederken Norşin’den Norşin diye bahsetti. (8 Ağustos 2009)
Kürt Açılımı günleriydi.
Bitlis’teki konuşmasında “İnşaallah hep beraber yeni bir anlayışı atalarımız nasıl hakim kıldıysa bizler de hakim kılacağız. Birlik, beraberlik ve vatan sevgisi için el birliği içinde kol kola çok daha fazla çalışmamız gerekir.” dedi Gül.
Norşin’i Norşin diye anması tam da bu nedenleydi.
Devletin Kürtler konusundaki hatalarının düzeltileceğini, bu hatalardan mütevellit duygusal kopuşa dur deneceğini, millî birlik ve beraberliğin hakkaniyet temelinde ihya edileceğini, Kürt kimliği ve Kürt dili üzerindeki baskılara son verilerek ortak vatan şuurunun güçlendirileceğini, bu hususta Osmanlı gibi özgüven sahibi olunacağını, meseleye böyle yaklaşan yeni bir Ankara’nın doğduğunu müjdelemek için.
(Gül’in Nisan 2013’te Kürt Meselesi hakkında verdiği bir demeçten: “Biz bugün imparatorluk değiliz, üniter bir devletiz; ama biz imparatorluk refleksi ve özgüveniyle hareket edebiliriz, buna inanıyorum.”)
***
Gül’ün o tavrı kişisel bir tavırdan ibaret değildi.
AK Parti Hükümeti’nin de tavrıydı o.
Nitelim dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Norşin’e Norşin dediği için MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından eleştirilen Gül’ü savunmuştu.
Şimdi Bahçeli bu Norşin mevzuundan hareketle Gül’ü PKK ve dahî FETÖ ile aynı bağlamda zikrediyor, fakat AK Parti hiç oralı olmuyor.
Nereden nereye…
Belki “Şartlar değişti, Abdullah Gül kötü adam oldu, ona çamur atılması işimize gelir” diye düşünülüyordur; peki Gül’den önce ve Gül’den ziyade Norşin’e Norşin diyen Kürtlere ayıp edildiği idrak edilmiyor mu?
Belki de Cumhur İttifakı’nın hatırı için susuluyordur; ya Norşin’e Norşin diyen Kürtlerin hatırı?