Cumhurbaşkanının Hıristiyan, başbakanın Sünni Müslüman, meclis başkanının Şii Müslüman olmasını ve her bir dinî ve mezhebî grubun mecliste ve bakanlar kurulunda -nitelik bakımından değilse de nicelik bakımından- layıkıyla temsil edilmesini anayasal kurala bağlamak, dinî ve mezhebî gruplar arasındaki çatışmaları sona erdirmeye veya bu çatışmaların yeniden alevlenmesini önlemeye yaramış olabilir; ama Lübnan halkını mutlu ve müreffeh kılmaya yaramadı.
‘Devletin tepesinde ve mecliste cemaatimizin mensupları boy gösteriyor ya, gerisi önemli değil’ diyen kimse yok; ne Sünnilerde ne Şiilerde ne Hıristiyanlarda ne de Dürzilerde.
Devletin tepesinde ve mecliste yer alanların alayını protesto edenler ise rejimi sarsacak ve hükümeti düşürecek kadar çok; hem Sünnilerde hem Şiilerde hem Hıristiyanlarda hem de Dürzilerde.
***
Ekmek kavgası ortak, yolsuzluğa tepki ortak, siyaseti esir alan oligarşik zümrelere öfke ortak…
Ve milletin ekmeğine el uzatanları, yolsuzluğa bulaşanları, oligarşiler kurarak halkın ensesinde boza pişirenleri ‘Bizimkiler, ötekiler’ diye ayırmadan külliyen hedef alıyor her kesimden protestocular.
Sünni protestocu, Şii, Hıristiyan ve Dürzi siyasetçilerin yanı sıra Sünni siyasetçileri de protesto ediyor.
Şii protestocu, Sünni, Hıristiyan ve Dürzi siyasetçilerin yanı sıra Şii siyasetçileri de protesto ediyor.
Hıristiyan protestocu, Sünni, Şii ve Dürzi siyasetçilerin yanı sıra Hıristiyan siyasetçileri de protesto ediyor.
Dürzi protestocu, Sünni, Şii ve Hıristiyan siyasetçilerin yanı sıra Dürzi siyasetçileri de protesto ediyor.
Bir ağızdan haykırıyorlar meydanlarda:
“Eşşaab yurid ıskat’an-nizam” / “Halk bu düzenin yıkılmasını istiyor”
***
Farklı kesimlerden Lübnanlıların sergilediği bu ortak tavır, dinî ve mezhebî kutuplaşmaya dayanan devlet yapısının değiştirilmesini gündeme getirir mi?
‘Siyasetçiler cemaat kontenjanlarına değil halkın esenliğine yönelik fikir ve projelerine güvenerek siyaset yapsınlar, seçmenler cemaatlere hapsedilmesinler, şu veya bu cemaatten seçmenler fikirlerini ve projelerini beğendikleri bir siyasetçinin mensup olduğu cemaatten bağımsız olarak ona oy verebilsinler, iktidarı cemaat aidiyetleri değil siyasi duruşlar belirlesin’ diyenler öteden beri var; bunlar, sistemin ciddi olarak sorgulanmasını ve değiştirilmesini sağlayacak kadar çoğalır mı?
Protesto gösterilerindeki beraberlik, Lübnan halkının böyle bir değişime hazır olduğu şeklinde yorumlanabilir mi?
Bu yöndeki beklenti yahut ümitleri şimdilik paylaşmamakla beraber, Lübnan’daki ‘devrim’ atmosferinin mevcut cemaat siyasetlerinde iç depremlere yol açabileceğini zannediyorum.
***
Sünni siyasete, Şii siyasete, Hıristiyan siyasete, Dürzi siyasete on yıllardır büyük ölçüde hakim olan aileler / sembol siyasetçiler (Hariri, Berri, Avn, Canbolat) bu ayaklanmanın altında kalabilir; dinî ve mezhebi cemaatlere ait -veya o cemaatleri kendine ait kılan- siyasi yapılar yıkılabilir, ağalık sistemine benzeyen o yapıların yerini çoğulcu demokratik yapılar alabilir.
Hadi hayırlısı…
‘ONU TUTUKLAMA, BUNU TUTUKLA!’
Canan Kaftancıoğlu bazı sosyal medya mesajlarında “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni alenen aşağılama”, ‘’kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret’’, ‘’cumhurbaşkanına hakaret’’, ‘’halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” ve ‘’terör örgütü propagandası” suçlarını işlediği gerekçesiyle mahkumiyet aldığında ‘İfade özgürlüğü nerede?’ diye isyan edenlerin birçoğu şimdi “Atatürk”le ilgili bir tweet’i yüzünden Fatih Tezcan’ın “Atatürk’e Karşı İşlenen Suçlara Dair Kanun”a istinaden tutuklanmasını istiyor (Twitter’da “Fatih Tezcan tutuklansın” etiketiyle mesaj paylaşanlar on binleri buldu).
Bıktım kardeşim bu çifte standarttan! İkisi de tutuklanmasa olmuyor mu? ‘Ekstrem’ bir dille de ifade edilse, farklı görüşlere savcı ve polisi yardıma çağırmadan karşı çıkmayı öğrensek artık.