AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki “terör teftişi”nin Başkan Ekrem İmamoğlu’nu hedef alan siyasi bir hamle olduğu yönündeki iddialara cevaben dedi ki:
“Türkiye terörle mücadele ediyorsa dağda, şehirde ve aynı şekilde kamu kurum ve kuruluşlarda da bu mücadeleyi yapar. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, Emniyet’te bazı FETÖ artıklarıyla ilgili soruşturmalar yürütülüyor, kimse ‘nereden çıktı bu soruşturma’ demiyor. Mücadeleyi sürekli yaparsınız. Aynı mantıkla devam edersek, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içerisinde bazı FETÖ’cülere karşı operasyon yapılması hükümetin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı tavrını mı ortaya koyar? Hayır, terörle mücadelede bir süreklilik vardır. Milli Eğitim Bakanlığı’nda operasyon yapılırsa bakanlığı mı suçluyoruz?...”
Gayet sarih ifadeler.
Kurtulmuş’un bu ifadelerle varmak istediği yer besbelli, ne yapmak istediği besbelli.
Nasıl ki TSK’ya sızmış FETÖ’cülere yönelik operasyonlar kurum olarak TSK’yı ve Genelkurmay Başkanı’nı hedef almıyorsa, MEB’e sızmış FETÖ’cülere yönelik operasyonlar da kurum olarak MEB’i ve Milli Eğitim Bakanı’nı hedef almıyorsa, İBB’deki söz konusu teftişin de kurum olarak İBB’yi ve İBB Başkanı’nı hedef almadığı sonucu çıkıyor bu ifadelerden.
Olaya böyle bakılmasını sağlamaya çalışıyor Kurtulmuş.
Olaya ister böyle bakılsın ister başka türlü; bu ifadeler, eski Genelkurmay Başkanı ve şimdiki Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar aleyhinde yorumlanabilir mi?
Tam tersi yönünde bir argümanla karşı karşıya olduğumuz halde “Kurtulmuş burada Akar’ı töhmet altında bırakıyor” denilebilir mi?
Olacak şey mi bu?
“Tabii ki hayır” demeyin, oldu bile.
***
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kurtulmuş’a şöyle tepki gösterdi:
“…’Türk Silahlı Kuvvetleri’nın içerisinde bazı FETÖ’cülere karşı operasyon yapılması hükümetin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne tavrını mı ortaya koyar’ sorusuyla teftiş sürecini baltalamak isteyen, dönemin Genelkurmay Başkanı’nı, bugünün Milli Savunma Bakanı’nı töhmet altında bırakan saygıdeğer siyasetçi, senin varmak istediğin yer neresi, yapmak istediğin nedir?...”
Şaşkınım.
Alâkaya çay demliyorum.
NE SAYGISI?
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan hakkında dün yaptığı açıklamadan:
“…belediye başkanlığı yaptığı ilin hassasiyetlerini dikkate alarak politika yapıyor. Saygı duymak gerekiyor bir anlamda."
Pardon, hangi anlamda?
Mülteci aleyhtarı politika yapmaya, bir gazeteciye “Arap sevici” diyerek ırkçı nefret sergilemeye hiçbir anlamda saygı duyulmaz!