Irak Kürdistan Bölge Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin Türkiye’yi ziyareti münasebetiyle İstanbul ve Ankara havalimanlarına Türkiye bayrağı ile beraber Irak ve Kürdistan Bölge Yönetimi bayrakları da çekildi.
Sadece Irak bayrağı çekilseydi, hem Kürdistan Bölge Yönetimi’ne hem de Irak devletine saygısızlık edilmiş olacaktı.
Erbil’e “Sizin yönetiminizi tanımıyoruz”, Bağdat’a ise “Barzani’yi bütün Irak’ın lideri olarak görüyoruz” mesajı verilmiş olacaktı zira.
Tatbik edilen usulde bir anormallik yok.
Öyleyse nedir şu “bayrak krizi” tezviratı?
Kürdistan Bölge Yönetimi bayrağının dalgalandırılmasına itiraz edenlerin derdi ne?
***
“Bayrak direklerine Kürdistan paçavraları çekildi! Çünkü Barzani denilen alçak ve adi herif Türkiye’yi resmen ziyaret ediyordu” diye kin kusan Sözcü yazarı Emin Çölaşan ve benzerleri bir yana, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Selin Sayek Böke ne demek istiyor mesela?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi bu işe tepki göstermeye çağırmış; ne diye?
Bahçeli, Böke’nin davetine icabet etmiş; niçin?
Kürdistan Bölge Yönetimi’ni zinhar tanımamamız gerektiğini mi düşünüyorlar?
Yoksa “O yönetimi tanıyalım ama bayrağını tanımayalım” mı demek istiyorlar?
İskoçya Başbakanı gelseydi ve o münasebetle Türkiye bayrağı ile beraber Birleşik Krallık (Britanya) ve İskoçya bayrağı göndere çekilseydi yine rahatsız olacaklar mıydı?
***
Mesele, Kürdistan kelimesini, en azından bir devlet veya devletsel yapı olarak Kürdistan fikrini sindirememekten kaynaklanıyor olsa gerek.
Bu sindirim sorununun temelinde ise herhalde “Bugün Irak topraklarında, yarın Türkiye topraklarında…” endişesi yatıyor.
İyi ama, Irak’a münhasır şartların kaçınılmaz bir neticesi olarak ortaya çıkan, Irak devletinde “anayasal” bir yeri olan, uluslararası meşruiyeti bulunan ve Türkiye ile iyi geçinme iradesini gösteren Kürdistan Bölge Yönetimi’ne “Ne yaparsan yap, iyi geçinmemiz imkânsız. Bizim endişemizi göz önünde tutarak o bayrağı indireceksin ve kendini feshedeceksin!” diyemeyiz ki.
Bence “Sakın bağımsızlığı düşünme!” dememiz bile münasip olmaz.
Yukarıda mezkûr endişe ile ilgili olarak şunu diyebiliriz ancak: “Irak ve Türkiye gerçekleri birbirinden çok farklı. Orada kurduğunuz yapıyı Türkiye’ye taşımaya kalkışmayacağınızdan emin olmak isteriz. Yunanistan’da, Bulgaristan’da, Suriye’de, Irak’ta, İran’da Türkler var diye Türkiye Cumhuriyeti bu ülkelerin topraklarında nasıl hak iddia edemiyorsa, siz de Kürtlerin yaşadığı her ülkenin topraklarında hak iddia edemezsiniz. Farklı ülkelerdeki Kürtler arasında duygusal bağ ve o bağdan mütevellit hususi münasebetler -devletler hukuku çerçevesinde- elbette olacak; o ayrı. Ama kadîm Kürdistan coğrafyasının tamamını ele geçireceğiz derseniz üzerinize öyle bir bela çekersiniz ki, bağımsızlığınızın hayrını göremezsiniz.”
***
Halihazırda Kürdistan Bölge Yönetimi’nin Türkiye aleyhinde bir siyaseti yok.
Bilakis, Türkiye’nin en yakın dostları arasında bulunuyor bu yönetim.
Ankara-Erbil arasındaki güven, işbirliği, ortaklık, hatta ittifak, ancak Ankara-Doha hattında görebileceğimiz kadar kuvvetli.
Türkiye’nin selametini arzu edip de bu durumdan hoşnut olmamak mümkün değil.
Münasebetler bu minval üzere devam ettirilebilir ve geliştirilebilir ise, Kürdistan Bölge Yönetimi’nin yerini bağımsız Kürdistan Cumhuriyeti aldığında da endişeye mahal olmaz; hatta Türkiye için daha iyi bile olabilir.
Bayrak üzerinden kriz çıkarmaya çalışanlar ya Kürdistan Bölge Yönetimi ile düşmanlığı kışkırtarak Türkiye için yeni riskler üretmeyi murat ediyorlar veya ne yaptıklarını bilmiyorlar.
***
Hülasa:
Mesut Barzani Türkiye’ye hoş geldi, sefa getirdi.
Kürdistan Bölge Yönetimi bayrağı da başımız gözümüz üstüne.