Suudi Arabistan-Birleşik Emirlikleri (BAE) ikilisi ve bunlara damardan bağlı olan bazı devletler (başta Mısır ve Bahreyn), bundan üç buçuk sene evvel Katar’la bütün ilişkilerini kestiler, Katar’a ambargo ilan ettiler.
Ambargonun ötesinde abluka…
Kara sınırları kapatıldığı gibi hava ve deniz sahaları da kapatıldı.
İlişkilerin normalleştirilmesi için Katar’ın “terörist” İhvan-ı Muslimin’le ilişkilerini kesmesi, “körfez ülkeleri aleyhinde yayın yapan” El Cezire Televizyonu’nu kapatması, Türk askerini ülkeden çıkarması gibi şartlar ileri sürüldü.
Katar bu şartları kabul etmedi, bağımsız bir devlet olduğunu vurgulayarak dik durdu.
‘Şartlarımızı kabul etmezsen ilave yaptırımlar gelir’ tehdidine -ki bunun bir savaş tehdidi olduğu o günlerde yaygın olarak konuşuldu- rağmen dik durdu.
Muhakkak ki Katar’ın bu dik duruşunda Türkiye’nin tam desteğinin büyük payı vardı.
Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerinden Kuveyt ve Umman’ın Katar’a desteğini de unutmamak gerekir.
***
Yıllar geçti.
Türkiye-Katar hattı güçlendikçe güçlendi.
Katar’ın boyun eğeceğine dair en ufak bir emare bile görülmedi.
Nihayet Suudi Arabistan yönetimi durumu gözden geçirdi ve yukarıda mezkûr şartlardan hiçbirini yerine getirmediği halde Katar’la ilişkileri normalleştirmek için düğmeye bastı.
Katar’ın yegâne kara sınır komşusu olan ve hava sahası Katar için stratejik önem arz eden Suudi Arabistan’ın tek başına normalleşme kararı alması bile yeterdi Katar’ı rahatlatmaya; ama BAE de -içine sinmediğini belli ederek- ister istemez Suudi Arabistan’ı takip etti.
Mısır, Bahreyn hakeza.
5 Ocak’ta Suudi Arabistan’ın El Ûla şehrindeki KİK toplantısında bir araya gelen Suudi Arabistan, Katar, BAE, Kuveyt, Umman, Bahreyn ve Mısır liderleri/temsilcileri, normalleşme konusunda anlaşmaya vardılar.
Kara sınırı, hava ve deniz sahaları açıldı, ambargo/abluka sona erdi, Katar rahatladı.
Sürecin bu noktaya evrilmesinde ABD’deki iktidar değişikliği gibi gelişmeler de etkili olmuş olabilir ama asıl etken hiç şüphesiz Türkiye-Katar hattının muhkemliğidir.
***
Anlaşmanın ayrıntılarını bilmiyoruz.
“Yoksa Katar, İhvan-ı Muslimin’e savaş açmak, El Cezire’nin yayınını sona erdirmek, Türk üslerini kapatmak gibi sözler mi verdi?” diyebilirdik; neyse ki Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır yönetimlerinden gelen rahatsızlık işaretleri (bkz. İsmail Yaşa’nın dünkü Diriliş Postası’nda yer alan “BAE ve Mısır rahatsız” başlıklı yazısı) böyle endişelere pek mahal bırakmıyor.
Katar, ‘İhvan-ı Muslimin ile organik bağımız yok ama onlar bir ülkede halkın oylarıyla hükümete geldiğinde o hükümetle ilişki kurmak durumundayız’ şeklindeki pozisyonunu değiştirmeyi, El Cezire’ye kilit vurmayı, Türk üslerini kapatmayı kabul etmiş olsaydı, BAE ve Mısır yönetimleri bu anlaşmadan niye rahatsız olsundu ki?
Düzelen ilişkileri korumak için Katar’ın İhvan-ı Muslimin konusunda kışkırtıcı söz ve davranışlardan uzak durmaya dikkat etmesi (ki buna zaten öteden beri dikkat ediyor) ve El Cezire’yi Suudi Arabistan ile BAE konusunda daha dikkatli davranmaya sevk etmesi beklenebilir mi, beklenebilir; o kadar işte.
Burada, BAE Dış İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş’ın, geçen Perşembe günü (7 Ocak) yaptığı bir açıklamada, “Körfez’deki Türk askerî varlığı meselesinin çözüme kavuşturulması zaman alacak” dediğini de kaydedelim.
Belli ki o iş askıda bırakılmış.
Askıdan indirilip BAE’nin istediği şekilde çözülmediği takdirde ne olacak?
Film geriye mi sarılacak?
Zor.
***
7 Ocak’taki açıklamasında, “BAE, Türkiye’nin Orta Doğu’daki bir numaralı ticaret ortağıdır” deme gereğini de duymuştu Gargaş.
Önemli bu.
Gargaş’ın dünkü açıklaması da önemli.
‘Katar, ambargo ve ablukanın kaldırılması karşılığında Türkiye ile iyi ilişkilerini bozabilir’ diyenler oldu ama bu açıklama tam tersine işaret ediyor; üç buçuk yıldır Katar ve Türkiye’ye düşmanlık eden devletlerin Katar’la beraber Türkiye’yle de ilişkilerini düzeltme temayülüne.
SkyNews Televizyonu’na verdiği beyanatta şöyle dedi Gargaş:
“Türkiye ile ihtilaflara veya sorunların yaşanmasına yol açacak herhangi bir sebep söz konusu değildir… Türkiye’ye şunu söylemek istiyoruz; karışlıklı olarak egemenliğe saygı çerçevesinde ilişkilerimizin normalleşmesini istiyoruz…”
Suudi Arabistan’ın Türkiye’ye uyguladığı gayri resmi ambargo, bu yeni atmosferde devam edebilir mi?
O da zor.
***
Hülasa:
Türkiye-Katar hattı, üç buçuk yıllık zorlu bir krizden alnının akıyla çıkmış bulunuyor.