Ermenistan, Ermeni vatanı ilan ettiği Dağlık Karabağ’ı ve bu bölgenin etrafındaki yedi ilçeyi 1991-1993 yıllarından beri işgal altında tutuyor. Azerbaycan topraklarının yaklaşık 5’te birinden bahsediyoruz. Ermenistan bu yerleri Azerbaycan’daki iç kavgalardan istifade ile işgal ederken şöyle düşünüyordu:
‘Biz Rusya, İran ve Batı devletlerinin desteğiyle gücümüze güç katarken, Azeriler Rusya-İran-Ermenistan şeytan üçgeninde iyice kan kaybedecekler. Bu arada anlı şanlı diasporamız uluslararası camiada bizim pozisyonumuzu güçlendirirken onların pozisyonunu iyice zayıflatacak. Neticede Azerbaycan dize gelip “Tamam, Dağlık Karabağ’ı size bırakacağız, yeter ki etrafındaki o yedi ilçeyi biz geri verin” diye yalvaracak.’
Ne var ki kaderin ağları başka türlü örüldü.
***
Bağımsızlığını ilan ettiği 1991’de Ermenistan’ın nüfusu 3,5 milyon iken, bugün sadece 3 milyon.
Üstelik bunun 1 milyonu ekmek parası için başka diyarlara göçtü.
Fakirlikten mütevellit göç devam ediyor.
Eriyor Ermenistan.
Azerbaycan ise palazlandıkça palazlanıyor.
Bugün Azerbaycan, vatandaşlarına parlak bir gelecek vaat eden zengin, istikrarlı, herkesçe muteber bir devlet iken (‘Ulu Önder’ kültünden ötürü eleştiri hakkımız mahfuz), Ermenistan, Rusya’dan başka kimsenin önemsemediği, Rusya’nın da sadece fitne enstrümanı bir uydu olarak kıymet verdiği fakir ve umutsuz bir devlet.
Ermeni diasporası bile umursamıyor bu devleti.
Hrant Dink, ‘Türkiye ile uğraşarak vakit kaybetmeyelim, velinimetimiz olan bağımsız Ermenistan devletini ihya etmeye bakalım’ diyordu; fakat Ermeni diasporası mazide kalmış bir milletin acı hatırası olmayı öyle benimsedi ve 1915’e öyle saplanıp kaldı ki, bağımsız Ermenistan devleti vasıtasıyla kendini yeniden üretme fikrinin yanından bile geçemedi daha.
***
Denize kıyısı olmayan Ermenistan’ın Rus müstemlekesi olmaktan kurtulup kendini bağımsız bir devlet olarak gerçekleştirmesinin tek yolu Türkiye üzerinden dünyaya açılmaktan geçiyor.
Bu yolun açılması ise, işgal altında tuttuğu Azerbaycan topraklarından çekilmesine bakıyor.
Daha kendi topraklarını yeşertemeyen Ermenistan’ın bu fakruzaruret içinde bir de Azerbaycan topraklarının işgalinin gittikçe kabaran faturasını ödemekte ısrar etmesi akıl alır şey değil.
İşgalde ısrar ettikçe kendi ayağına sıkıyor Ermenistan.
***
Azerbaycan, yedi ilçenin tedricen iadesi karşılığında Dağlık Karabağ meselesini ötelemeye ve bu süreçte Ermenistan’la ilişkilerini mümkün mertebe düzeltemeye, dolayısıyla Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin düzelme yoluna girmesini de kabul etmeye hazırdı.
2010’da uluslararası camianın riyasetindeki müzakerelerde, Dağlık Karabağ’ı Ermenistan’a bağlayan Kelbecer ve Laçin haricindeki beş ilçede işgalin sona erdirilmesi karar bağlandı.
İşler nihayet yoluna giriyordu ki Ermenistan aniden çark etti.
Küstahlığı, Rusya destekli askeri gücüne dayanıyordu Ermenistan’ın.
Nitekim, cephe hattında çıkan çatışmalarda Ermenistan ordusu neredeyse hiç kayıp vermeden Azerbaycan askerlerini üçer-beşer öldürüyordu.
Bu ‘kural’ son zamanlarda bozuldu ama.
2015’teki iki önemli çatışmanın birinde 5, öbüründe 7 askerini kaybetti Ermenistan.
Geçen ay bir kerede 10 askerini kaybetti; hem de Azerilere tek kayıp bile verdirmeden!
Azerbaycan ordusunun fevkalade güçlendiğini ortaya koyan ve Ermenistan’a ‘Ayağını denk al’ mesajını veren gelişmelerdi bunlar.
Cumartesi günü meydana gelen muharebede Azerbaycan ordusunun stratejik öneme sahip iki tepeyi ve bir köyü Ermeni işgalinden kurtarması, bu mesajı iyice kuvvetlendirdi.
Cephedeki Azeri fırtınasının Ermenistan’ı geri adım atmaya yöneltip barışçı çözümün önünü açmasını diler, bu mümkün olmadığı takdirde ise Azerbaycan ordusunun zafer yolunu sonuna kadar açmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ederiz.
***
Azerbaycan devlet televizyonunda cumartesi gecesi neşredilen bir programın adı:
KARABAĞ’A DÖNÜŞ