İsrail Gazze’yi 45 gündür karış karış bombalıyor.
Devamlı bombalıyor.
Sürekli bombalıyor.
Mütemadiyen bombalıyor.
Aralıksız bombalıyor.
Neredeyse dümdüz etti Gazze’yi.
Buna rağmen ordusunu Gazze’de ilerletmekte hâlâ zorlanıyor.
Zorlanıyor ama ‘Ordumuz şöyle başarılı, böyle başarılı’ diye övünebiliyor yine de.
Bombardımanın 32’inci gününde “Gazze’nin merkezine yaklaştık” diye bayram etti, 40’ıncı gününde Gazze’nin merkezindeki Şifa Hastanesi’ni ele geçirmenin sevinciyle havalara uçtu…
Hey gidinin İsrail’i, nereden nereye!
1967’deki savaşta koca Mısır, Suriye, Ürdün ordularını altı günde darmadağın eden sen değil miydin?
Sina Yarımadası’nı, Batı Şeria’yı, Colan’ı, Gazze’yi, yani neredeyse 70 bin kilometrekare toprağı altı günde ele geçiren sen değil miydin?
Şimdi 363 kilometrekarelik minnacık Gazze’nin merkezine 32 günlük ağır bombardımanın sonunda güç belâ girebilmeyi ve bombardımanın 40’ıncı gününde Şifa Hastanesi’ni (hastane yahu, hastane!) ele geçirmeyi büyük başarı gibi görecek kadar düştün ya, Alemlerin Rabbi Allah’a şükürler olsun!
Gazze’nin tamamını ele geçirsen ne olacak?
Kutlayacağın zafer, yaşadığın muazzam irtifa kaybının tescilinden başka bir şey olmayacak.
7 Ekim’de birkaç yüz savaşçıyla bir sürü karakolunu, kışlanı, askerî üssünü üç-beş saat içinde darmadağın eden ve halen Gazze’de dünyanın en gelişmiş silahlarıyla mücehhez askerlerine kök söktüren İzzeddin Kassam Tugayları öyle bir bozdu ki fiyakanı, Gazze’nin her karışına bayrağını diksen de düzeltemezsin.
Cin şişeden çıktı bir kere.
Acziyetin ortaya döküldü bir kere.
‘İzzeddin Kassam Tugayları bu şartlarda bu kadar yapabiliyorsa…’ ufku açıldı bir kere.
Kassam'ın elinde savaş uçakları, hava savuma sistemleri, tanklar, güdümlü füzeler olsaydı ne halt edecektin?
Biz hep İslam dünyasının toparlanması gerektiğinden bahsederiz ama senin mahvın belki de bir tek İslam ülkesinin toparlanıp üstüne yürümesine bakıyor.
Ve dünya dönüyor.
***
Gazze’deki binlerce can kaybımız yüreğimizi ne kadar dağlarsa dağlasın, biliyoruz ki Alemlerin Rabbi Allah en büyük acılarımızdan ve dahî en büyük düşmanlarımızdan büyüktür.
İsrail’in bizi sevk ettiği dehşette boğulmayacağız.
Besbelli ki bu dehşet, yeşeren kurtuluş ümidini bastırmaya matuf.
Bastıramayacak!