ABD’nin İsrail nezdindeki yeni büyükelçisi Thomas Nides, Yediot Aharonot gazetesine verdiği beyanatta “Benim rolüm, iki devletli çözüm vizyonu ve önemi hakkında konuşmak, İsrailliler ve Batı Şeria sakinlerinin de Biden yönetiminin iki devletli çözüm fikrini desteklediğine inanmasını sağlamak. En önemlisi, sadece sözlerle değil, eylemlerle de bu durumu desteklemek. İsraillileri, Biden yönetiminin kayıtsız şartsız İsrail’i desteklediğine ikna etmek istiyorum. Biden yönetimi, Filistin halkını önemsenmesi gerektiğine de inanıyor. Bu, bizimle önceki Başkan Donald Trump yönetimi arasındaki bir farktır” dedi.
İyi güzel ama Biden yönetimi İsrail’e “kayıtsız şartsız” destek sözü verdikten sonra bu “fark” ne kadar fark oluşturabilir ki?
***
Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, “Onun (Nursultan Nazarbayev’in) şahsi katkılarıyla oluşturulan oligarşik yapı Kazakistan’ı sömürdü. Ülkemizin gelirleri artmasına rağmen halk refahtan payını alamadı. Yeni yıldan bu yana yaşadığımız çalkantılar ve büyük değişimin ardından Kazakistan’da yeni, derin bir reform süreci başlıyor” diyerek, selefinin ismini banka tabelaları dahil her yerden silmeye başladı.
Tokayev’in, iktidarı devraldığı 2019’da Nazarbayev’e hürmeten adını Nur-Sultan olarak değiştirdiği başkente Astana adını iade etmesi yakındır herhalde.
***
Avrupa siyasetinde İslamofobi ve yabancı düşmanlığının sembol şahsiyetlerinden biri olan eski Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, kendini “aşırılıkçılık, ırkçılık, antisemitizm ve yabancı düşmanlığı ile mücadele etmeye kararlı bir grup” olarak tanımlayan Avrupa Hoşgörü ve Uzlaşma Konseyi’nin eş başkanlığına getirildi.
Bu ‘diyalektik’ üzerinde biraz daha çalışılırsa, “Soykırımcı eski Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç’e yazık edildi; savaş suçlarına ve insanlığa karşı işlenen suçlara bakan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde savcı veya hâkim olacak adamdı kendisi” deme noktasına gelinebilir. (Hem de hukuk fakültesi mezunuydu Miloşeviç.)