Anadolu Ajansı’nın 2 Eylül 2018’de geçtiği “Irak meydanları yeniden İran karşıtı gösterilere tanıklık ediyor” başlıklı haberde şöyle deniliyordu:
“Irak’ta bir dönem Sünniler tarafından gerçekleştirilen hükümet karşıtı gösterilerde, Tahran aleyhine sloganlar atılırken, günümüzde Şiiler de aynı tavrı sergilemekten kaçınmıyor.
“Irak’ta, 2003 yılından beri hükümetin en önemli kurumları, başbakanlık ve diğer bakanlıkları elinde tutan Şii elit siyasiler, ‘ülke gelirlerinin boşa harcanması, yolsuzluk, terör örgütü DEAŞ’ın ortaya çıkması ve temel altyapı gibi sorunları çözmede başarısız oldukları’ gerekçesiyle Sünni ve Kürtlerin yanı sıra Şiilerin de büyük tepkisini çekiyor.
“Ülkedeki Şiiler, halihazırda Sünnilerin de iddia ettiği gibi İran’ın destek verdiği siyasi yöneticilerin yanlış politikaları sonucu ülkenin bu duruma geldiği kanaatini taşıyor.
“Şiilerin sergilediği bu tavır, Bağdat’taki Tahrir Meydanı’nda veya Basra’daki hükümet karşıtı gösterilerde, İran aleyhine atılan sloganlarda açıkça görülebiliyor. Bir dönem Sünniler tarafından İran bayrakları ateş verilirken, bugün Şii kentlerinde İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in isminin yazıldığı levhalar sökülüp, resimleri yakılıyor.
“… Irak’ta 2003 yılından bu yana alınan yanlış siyasi kararlar sonucu, ülkenin girdiği bataklığın faturası bugün İran’a kesiliyor.”
***
Aradan dört sene geçti.
Irak’ta İran karşıtlığını tetikleyen ve besleyen sorunlar çözülmedi.
İran karşıtı Şii dalga büyüdü, bu dalga üzerinde yükselen Sadr Hareketi seçimlerden büyük bir zaferle çıkarak Sünni Arap partilerinden oluşan “Egemenlik Konseyi” ve Kürdistan Demokratik Partisi ile beraber “Ulusal Çoğunluk Hükümeti” kurmanın eşiğine geldi.
İran, Irak’taki piyonları vasıtasıyla bu süreci sabote etti.
Sadr Hareketi buna tepki olarak meclisten çekildi.
İrancı partiler, kendi adaylarını (Muhammed Şiya es-Sudani) başbakanlığa getirmek için harekete geçti.
Bunun üzerine Sadr taraftarları meclisi işgal etti.
4 gündür oturma eylemi yapıyorlar mecliste.
Anadolu Ajansı’na konuşan eylemcilerden Ahmed Raad diyor ki:
“18 yıldır halk yoruldu. Ülkede sanayi, tarım ve her şey çöktü. Bunun da sebebi, yolsuzluk yapan siyasi tabaka ve onların partileri. Hazreti Hüseyin’in yaptığı devrim gibi herkesin bu devrimi desteklemesi lazım. Erken seçim ve yargı yönetiminin değiştirilmesini istiyoruz. (Eski Başbakan) Maliki’nin de yargılanması şartlarımız arasında.”
Riyad Kazım isimli eylemci de kamu hizmetlerinin yetersizliğinden şikâyet ediyor ve talepleri yerine getirilmezse bundan sonraki adımlarının “daha tırmandırıcı” olacağını söylüyor.
Bir diğer eylemci, Ali Fetlavi, “Liderimiz Sadr’ın da istediği gibi yolsuzluk yapanların yeni hükümette yer almaması lazım. Erken seçim istiyoruz. Ne batı ne de doğulu, ulusal bir hükümet istiyoruz” diyor.
Ve eylemciler sık sık ABD, İran ve Nuri Maliki karşıtı sloganlar atıyor.
“Büyük Şeytan” Amerika’nın yanına koyuyorlar İran’ı (ve İran’ın Irak’taki adamlarını).
Dikkat buyurun, Irak’taki en büyük Şii grubun mensupları yapıyor bunu.
Önde gelen Sünni Arap partileri ve Kürdistan Demokratik Partisi ile uzlaşarak “Ulusal Çoğunluk Hükümeti” kurmaya ahdeden, Irak’ın en büyük siyasi partisi Sadr Hareketi’nin taraftarları yapıyor.
İran kısa vadede Irak siyasetinde yine istediğini elde etse bile uzun vadede bu dalganın önünde duramayacaktır.
***
2018 senesinden bir haberle başladık, 2018 senesinde bu köşede yaptığımız bir yorumla bitirelim:
Irak’ta Sünni Arapların ve Kürtlerin husumetini kazandıktan sonra Şiilerin hatırı sayılır bir kısmını da aleyhine döndürmeyi başardı ya, aferin İran’a! İyi ki o “2500 yıllık devlet geleneği” var!