İddia: Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan, Şam’da Esed rejiminin temsilcileriyle görüştü.
Doğru mu bu?
Doğruysa buna nasıl bakılmalı?
***
Önce şunu şuraya koyalım:
Ankara’nın 2011 Ağustosundan beri izlediği Suriye siyaseti tamamen farklı olsaydı bile Suriye’de yine kan gövdeyi götürür, milyonlarca Suriyeli yine hicret yollarına düşer, Türkiye’ye Suriye topraklarından yine tehditler yönelirdi.
Üstelik Suriye sahasında ve dolayısıyla Suriye’nin geleceğinin konuşulduğu masada Türkiye ya hiç yer almaz veya şimdikinden daha zayıf bir halde yer alırdı.
Ne Esed rejiminin katliamlarının sorumluluğu Ankara’ya yüklenebilir, ne de bu katliamların bir sonucu olan silahlı devrim gruplarının ortaya çıkışı.
El Kaide ve bilahare “IŞİD”in Suriye sahasında güçlü bir varlık göstermesi de hiçbir şekilde Ankara’nın siyasetine bağlanamaz.
PYD’nin yükselişi hakeza.
Suriye’yi mahva sürükleyen korkunç iç savaşın -istisnasız bütün unsurlarıyla- temeli, Ankara’nın Esed rejimine ‘Yapma etme’ diye yalvararak ve rejim muhaliflerini de sağduyuya çağırıp durarak geçirdiği Mart-Ağustos 2011 döneminde atıldı.
Eylül ayına gelindiğinde köprüden önceki son çıkış geçilmişti bile.
Ankara, engelleyemediği iç savaşta devrimcilerin galebe çalmasını ve hunhar Esed rejiminin yıkılıp gitmesini elbette murat etti ve o muradına endeksli bir siyaset izlemeye başladı.
Bu siyaset Ankara’nın umduğu sonucu getirmediyse de Suriye’de mümkün mertebe makul bir düzenin kurulmasında rol oynamasına yarayabilecek mevziler kazanmasını sağladı.
Şimdi soru şu:
Bu imkânın değerlendirilmesi yolunda Esed rejimiyle -hatta bizzat Esed’le- doğrudan görüşmekte fayda mülahaza edildiğinde bundan her şeye rağmen imtina mı edilmeli, yoksa her şeye rağmen buna tevessül mü edilmeli?
Elinde en az Esed’inki kadar ve belki ondan da fazla Suriyeli kanı olan Rusya Devlet Başkanı Putin -ve Uygulara kan kusturan Çin Devlet Başkanı Şi- ile görüşülebiliyorsa, gelinen noktada Esed’le de icabı halinde pekala görüşülebilir.
Belki üçüncü ülkelerin bazı manipülasyonlarının önüne geçmek bakımından da faydalı olur bu.
Önemli olan neyin görüşüleceği ve görüşmede nasıl bir tavrın takınılacağıdır.
***
Tabii ki zaten anlaşılmıştır ama yine de söyleyeyim: MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Şam’da Esed rejiminin temsilcileriyle görüştüğü iddiası doğrulanırsa, bunu yadırgamam.