Güney Kore, yerli otomobil sanayiini 1962 itibarı ile kurdu, ihracata 1975’te başladı.
1961’de dört ay gibi kısacık bir sürede imal edilen Devrim otomobili kuru gürültüde boğulmasaydı, işe o şevkle devam edilseydi, bugün yerli otomobil imalatında ve ihracatında Güney Kore’nin ilerisinde olabilirdik.
Devrim’den daha kaliteli ve daha emniyetli bir “Halk tipi Türk otomobili” üzerinde çalışan dönemin İstanbul Teknik Üniversitesi Motorlar Kürsüsü hocalarından Necmeddin Erbakan’a göre bu otomobilin seri imalatına 1965’te geçilebilirdi.
Ne yazık ki Devrim’le beraber genel olarak yerli otomobil davası da kuru gürültüde boğuldu.
Kuru gürültünün başını maliyet tartışması çekiyordu.
31 Ekim 1961’de bir basın toplantısı düzenleyen Ulaştırma Bakanı Orhan Mersinli’ye “Otomobilin prototip çalışmaları için harcanan 900 bin liradan fazla para için Devlet Plânlama Dairesinin fikri alınmış mıdır? Yahut Devlet Plânlama size bu konuda mutabakatını bildirmiş midir?” diye soruldu, hatta bir gazeteci Devlet Plânlama Dairesinin kuruluş gayelerini hatırlatıp “Her müessese bu şekilde hareket ederse ne olacaktır?” diye adeta azarladı Mersinli’yi. (Hürriyet, 1 Kasım 1961)
Mersinli, “dünya memleketlerinde araştırma ve tetkik için bütün müesseselerin bir fon ayırdıklarını”, “Devlet Plânlama Dairesinin kuruluşu ile araştırma ve geliştirme çalışmaları(nın) ayrı şeyler” olduğunu söylediyse de kâr etmedi, maliyet tartışması aldı başını gitti.
Eskişehir Cer Atölyeleri’nde imal edilen iki Devrim’in maliyetinin 450’şer bin lira olduğu sansasyonu, seri imalatta birim maliyetinin 15-20 bin liraya kadar düşeceğine ve bir aracın 25-30 bin liraya satılacağına dair haberleri gölgeledi.
Tahminî birim maliyetini ve satış fiyatını çok bulup “İthal otomobillerle rekabet edemez” diyenler de oldu.
Neticede yerli otomobil davası rafa kaldırıldı ve Devrim otomobili çürümeye terk edildi.
***
Geçmişten ders almalı ve “Türkiye’nin Otomobili” TOGG’u itibarsızlaştırmaya çalışanlara karşı uyanık olmalıyız.
Yüksek kalitede ve gayet şık bir elektrikli otomobil yaptık, onun seri üretimi için geri sayıma başladık; “ama”sız “fakat”sız mutluluk, heyecan ve şükür vesilesidir bu.
TOGG çok mu pahalı olacak?
Başlangıçta öyle olabilir.
Unutmayalım ki ilk aşamada sadece birkaç bin aracın imali söz konusu.
İmalat yüz binleri bulduğunda birim maliyeti azalacak, fiyat da düşecektir inşaallah.
TOGG’un yerlilik oranının şimdilik yüzde 51’de kalması, motorunun ithal olması da heyecanımıza halel getirmemeli.
Zamanla yerlilik oranı artar, motorunu da kendimiz yaparız.
TOGG projesini yöneten Mehmet Gürcan Karakaş, Ağustos 2020’de Habertürk’ten Fatih Altaylı’ya verdiği beyanatta yerli motor için “Yapılabilir mi? Tabii ki yapılır” demiş ve buna rağmen dışarıdan motor (BOSCH) almayı tercih etmelerini şöyle izah etmişti:
“Bizim üretim ölçeğimizde yapmaktansa almak daha iyi. Biz birkaç yüz binlik üretimlerle başlamıyoruz ki! Birkaç binle başlıyoruz. Yükselecek ama başta binli rakamlar.”
Yani?
Birkaç yüz binlik üretimlere ulaşıldığında motor da yerlileşecek.
***
Daha işin başındayız.
Elimizi alıştırıyoruz.
Elimiz alıştıkça gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.
Yerli otomobil davasında sebat edelim, heyecanımızı ve iyimserliğimizi koruyalım vesselam.