Vay canına! Şaka değil, gerçekten ve resmen şöyle dediler:
"Son zamanlarda yaşanan olaylar, ABD Hükümeti'ni, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin ABD Misyonu'nun tesisleri ve personelinin güvenliğine ilişkin taahhütlerini yeniden değerlendirmek zorunda bırakmıştır. Söz konusu değerlendirme sürecinde, Büyükelçiliğimiz ve Konsolosluklarımıza gelen ziyaretçi sayısını en aza indirmek amacıyla, şu andan itibaren geçerli olmak üzere, Türkiye'deki tüm ABD diplomatik misyonlarındaki göçmen olmayan vize hizmetleri askıya alınmıştır."
Akıl alır şey değil.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Metin Topuz’un Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı işlenen bir suçla ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti makamları tarafından tutuklanması, Türkiye Cumhuriyeti’nin ABD’ye verdiği hangi taahhüde aykırılık teşkil ediyor? ‘Sizin bünyenizde çalışan ve diplomatik dokunulmazlığı olmayan kendi vatandaşlarımı da her türlü cezai takibattan muaf tutacağımı taahhüt ederim’ mi demiş Türkiye Cumhuriyeti?
Tesislerin güvenliği ile ne alâkası var bunun? Türk polisi, ABD hükümetinin Türkiye’deki tesislerine mi dalmış silah zoruyla?
Vize işlemleri için büyükelçiliğe yahut başkonsolosluklara gelen ziyaretçilerin sayısı, tesislerin ve personelin güvenliği meselesiyle nasıl irtibatlandırılıyor? ‘Ziyaretçi sayısı çok olursa bunlar tesislerimizi patlatabilir veya personelimizi dövebilir’ diye mi düşünülüyor?
Türkiye Cumhuriyeti de işin içinden çıkamamış olmalı ki, bu saçma sapan metni -ülke isimlerinin yerini değiştirerek- ABD’ye aynen iade etti.
***
ABD’li yetkililerin konuyla ilgili diğer açıklamaları da saçma sapan.
Neymiş? “Hayal kırıklığı” imiş! Türkiye-ABD diplomasi tarihinin en sert yaptırımlarından birini buncağızla izah ediyor ABD hükümeti. Gerçekten ve resmen.
Yahu, ABD Türkiye’nin kanını emen F. Gülen’i koruyup kolluyor, ABD Türkiye Cumhuriyeti’ne ait bir kamu bankası olan Halkbank’ın genel müdür yardımcısını tutukladı ve aylardır zindanda tutuyor, ABD Türkiye’ye örtülü silah ambargosu uyguluyor, ABD Türkiye’ye ateş eden PKK’nın Suriye yapılanması PYD/YPG’yi silaha boğuyor; Türkiye hayal kırıklığından kırılıyor ama böyle bir şeyi aklının ucundan bile geçirmedi şimdiye kadar.
Mesele gerçekten Metin Topuz’un tutuklanmasından ibaretse, bu Metin Topuz ABD için fevkaladenin fevkinde bir öneme sahip olmalı. Değilse de öyle bir intiba uyandırıyor ABD. ‘Metin Topuz konuşursa yandı gülüm keten helva. Ne yapıp edip onu oradan bir an evvel çıkarmalıyız’ telaşındaymış gibi davranıyor.
Metin Topuz belki de masumdur veya çok da kayda değer bir suçun faili değildir. O takdirde şu an ABD’ye verip veriştiriyor olmalı, “Başımdaki belayı iyice büyütüyorlar” diye.
***
Sahi, konu ne?
ABD vatandaşlarının selametini gözetmek olamaz, çünkü Metin Topuz ABD vatandaşı değil.
ABD için çalışan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vefa da olamaz, çünkü ABD’nin Adana konsolosluğunda tercüman olarak çalışan bir şahıs PKK bağlantısı şüphesi üzerinde tutuklandığında ABD’li yetkililer pek oralı olmamıştı.
Ayrıca, NATO müttefiki bir ülkeye vize ambargosu kararı, konunun böyle bir şeyden ibaret olarak görülmesine el vermeyecek kadar büyük bir mesele.
Belki ABD’nin 15 Temmuz Askerî Darbe Teşebbüsündeki sorumluluğuyla alâkalı…
Belki Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze sistemi almasıyla alâkalı…
Belki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’deki faaliyetleriyle alâkalı…
Belki bunların hepsiyle ve daha fazlasıyla alâkalı…
ABD’yi ciddi bir devlet olarak görüyorsak, hadiseye böyle yaklaşmamız gerekir.
ABD’nin bu konudaki açıklamalarını ciddiye almak, gerekçelerine itibar etmek de mümkün tabii; ciddiyetsiz bir devlet olduğunu kabul etmek şartıyla!