Ta İran’dan İsrail’e birkaç kamikaze drone ve füze göndereceksin, bunların İsrail yolunda olduğu saatler öncesinden bilinecek, İsrail gerekli tedbirleri rahat rahat alacak ama yine de ağır bir darbe vuracaksın İsrail’e…
Olacak şey değildi ve olmadı.
Olan, tiyatro.
İsrail’in yanı başındaki Lübnan’da depoladığın on binlerce -rivayetlere göre 150 ilâ 200 bin- roket ve füzeyi yüzer yüzer ateşleyip orada beklettiğin on binlerce savaşçıyı da harekete geçirsen belki İsrail’in iflahını kesersin -ki İsrail, HAMAS’ın birkaç yüz savaşçıyla gerçekleştirdiği 7 Ekim taarruzunu bile göğüsleyemedi- ama orada da zevahiri kurtarmak babında atraksiyonlarla yetiniyorsun.
“Lübnan’ı İsrail’in hışmından korumak için” filan deme sakın!
Suriye şehirlerini yerle bir etmekten geri durmayan sen mi kıyamayacaksın Lübnan’a?
“Hizbullah”ın varoluş sebebi -senin iddia ettiğin gibi- İsrail’le mücadele ise, işte er meydanı!
“Kudüs Ordusu” gerçekten Kudüs Ordusu ise, işte er meydanı!
Bu örgütleri kendi ulusal çıkarlarını müdafaa için kurduysan, gene işte er meydanı!
Var gücünle savaşman için karşında Suriyeli Müslümanların olması gerekiyorsa o başka tabii.
***
Elde var Türkiye’nin savunma sanayiindeki hamleleri, gittikçe gelişen savaş kabiliyeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şu sözleri:
"Artık hem İslam aleminde hem Türk dünyasında geçmişe göre çok daha farklı, çok daha olumlu, çok daha cesur bir hava vardır. Karabağ'ın işgalden kurtuluşu bu havayı daha da güçlendirmiştir. Zalim İsrail yönetiminin Batı devletlerinden aldığı destekle sürdürdüğü Gazze'deki katliamlarının, Kudüs'teki mütecaviz eylemlerinin önüne geçeceğimiz günler de -endişe etmeyin- Allah'ın izniyle yakındır."
Allah bizi alabildiğine güçlendirsin ve bir şekilde İsrail’e komşu etsin.