Geçen Pazartesi günü bu köşede çıkan “Yavuz Bahadıroğlu’nun vefatı ve ‘Atatürkçü’ kin rüzgârı” başlıklı yazıma tepki gösteren okurlardan bazıları ‘Siz bize hakaret ettiğiniz için biz de size hakaret ediyoruz’ yahut ‘Siz bizim atamıza hakaret ettiğiniz için biz de size hakaret ediyoruz’ dediler.
Ben onlara hakaret etmiyorum, Mustafa Kemal’e de hakaret etmiyorum; edenlerin hakaretleri beni bağlamaz. (‘Niye Atatürk demiyorsun da Mustafa Kemal diyorsun?’ diye soracak olanlar, önce “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganını sorgulasınlar.)
Mustafa Kemal’in mahrem hayatıyla, kamuyu ilgilendirmeyen hal ve hareketleriyle hiç işim olmadığını da söylemeliyim.
***
Bana göre “Atatürkçülük” kişi kültüdür ve ben kişi kültüne karşıyım. (Mustafa Kemal’in yerinde Mehmed Akif olsaydı gene karşı olurdum.)
Bana göre Kemalizm, Batılı hayat tarzını millete silah zoruyla dayatmanın adıdır, mukaddesata ilan-ı harp mesabesinde bir laikliktir, demokrasisiz bir cumhuriyet anlayışıdır ve ben bunlara karşıyım. (İsterse İslam adına kurulsun, diktatörlüğün her türüne karşıyım.)
Karşı olamaz mıyım?
Eleştiremez miyim bunları?
Siz ‘Ama Atatürkçülük ve Kemalizm senin dediğin gibi değil’ diyebilirsiniz tabii; medenice tartışırız.
Tartışamaz mıyız medenice?
‘Her şey tartışılabilir ama Atatürk konusu hariç’ mi diyorsunuz?
Herkes “Atatürkçü” / “Kemalist” olmaya veya en azından öyle görünmeye mecburdur diye mi düşünüyorsunuz?
‘Ülkemizin kurtarıcısı ve cumhuriyetimizin kurucusu olan ulu önderimize tazim etmeyenler kahrolsun’ anlayışındaysanız, mevcut iktidara karşı düşünce özgürlüğünü savunup durmanız neyin nesi?
Kendi ideolojinizi herkese dayatma imkânından mı ibaret sizin fikir özgürlüğü anlayışınız?
“Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” bir fert, sizin ideolojinizi kendi fikrine, irfanına, vicdanına mugayir göremez mi?
Gördüğünü söyleyemez mi?
“Mustafa Kemal Paşa’nın İstiklâl Harbi’ndeki hizmetleri, onu eleştiriden azade kılmaz. Yanlış kurulan cumhuriyetin tek parti diktatörlüğü dönemiyle ve o dönemden kalma sorunlarla yüzleşmemiz şart” diye başlayıp, eleştirilerini sıralayamaz mı?
Bu konuda size ters gelen her lafı hakaret mi sayıyorsunuz?
Aşın artık bu taassubu!
***
‘Yavuz Bahadıroğlu, Zübeyde Hanım için şöyle dedi… Afet İnan için böyle dedi…’ tezviratına gelince…
Yavuz Bahadıroğlu ve Mustafa Armağan’ın sunduğu bir televizyon programında başka bir tarihçinin Afet İnan hakkında söyledikleri, Bahadıroğlu’na mal edildi.
Zübeyde Hanım hakkında başka bir yerde başka bir kimse tarafından söylenen yakışıksız bir söz de Bahadıroğlu’nun hanesine yazıldı.
Bahadıroğlu, 12 Mayıs 2017 tarihli Akit’te çıkan “Milletime arz-ı hâl” başlıklı yazısında bu tezviratı şu satırlarla tekzip etmişti:
“Muharrirlik geçmişime bakanlar göreceklerdir ki, uzun yazı hayatımın hiçbir yerinde kimseye hakaret yoktur. ‘Hakaret aczin ve bilgisizliğin çocuğudur’ diyen bir insanım…
“Kanun olmasa dahi hakaret etmezdim. Çünkü inancım, tarzım ve üslubum buna izin vermez…
“Mezkûr programda sözü edilen konu, yani Afet İnan’ın Atatürk tarafından ‘manevi evlât’ olarak alınması konusu, çeşitli kitaplarda tartışılmış, farklı görüşler dillendirilmiştir. Bu konuda benim kanaatim, Derin Tarih programında ifade ettiğim gibidir: ‘Atatürk, devrimlerini hayata geçirmek için, Afet İnan’ı kadınlara örnek olarak yetiştirmek üzere ‘manevi evlât’ almış olabilir.’
“Zübeyde Hanım’ın adı ise programda hiç geçmemiştir. Başka birinin başka bir yerde söyledikleriyle harmanlayıp insanları töhmet altında bırakmak ahlâki değildir.
“…ağzımdan çıkmayan hiçbir söz beni bağlamaz.”