***
Hedef aldıkları kişilerden biri olarak, kendi adıma söylüyorum:
Redd-i miras edenlerin demokratik söylemleri başım gözüm üstüne, ama bu mirası reddetmeden demokrasi havariliğine soyunanlara itibar edecek değilim.
Onlar bu mirasa sahip çıkmaktan utanmayacaklar, özeleştirinin ö’süne dahî yanaşmayacaklar; ben ise, vesayetsiz demokrasi için mücadele ettiği, özgürlükleri genişlettiği ve şovenizmi ayakları altına aldığı zamanlarda AK Parti iktidarına taraftar olduğum ve Erdoğan’ın yanında durduğum için utanıp özür dileyeceğim; öyle mi?
Tabii ki hayır!
AK Parti iktidarının en parlak günlerinde yapılan işler arasında da yanlış, çirkin, kötü işler vardı, bunu kabul etmekten geri durmam; son yıllardaki baskılara, haksızlıklara, adaletsizliklere karşı çıkmaktan zaten dilimde tüy bitti; ama AK Parti’yi bütün geçmişiyle beraber mahkûm etmeye kalkarsam hem ona hem de kendime haksızlık etmiş olurum.
Ve yıllardır hürriyet namına, adalet namına, insaf ve vicdan namına tenkit ettiğim hükümet şimdi “ekonomi, hukuk ve demokraside yepyeni bir seferberlik” başlatacağını söylüyorsa, hem de tekrar tekrar söyleyerek vurguluyorsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o damara çok yabancılaştığını düşündüğüm için pek ümitvâr olmamakla beraber bunu elbette memnuniyetle karşılarım; “Hadi inşaallah” derim; ıslahat ve ‘faal nedamet’ yolunda somut adımların atılmasını dilerim.
Muhalefet partilerinin bunu teşvik etmesini de dilerim.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu evvelki gün yaptığı gündem konuşmasında hükümete demokrasi, hukuk ve ekonomide somut adımlar önerirken her öneriden sonra ‘Bu adımı atın, sonuna kadar destek verelim’ dedi ya; bence doğru tavır budur.
Mustarip olduğumuz fenalıkların şimdi ve burada sona ereceğine veya hiç değilse azalacağına dair bir umudun zerresi bile varsa, ‘Aman iktidara prim vermeyelim ki gelecek seçimlere imajını düzelterek girmesin’ demeden, ‘Milletin maslahatı ertelenemez’ anlayışı içinde o zerreyi büyütmeye çalışmak gerek.
İltifat marifetin garantisi değilse de “Marifet iltifata tabidir” sözüne itibar edilmeli.
Söz konusu marifete -yani özgürlük ve adaleti ihya veya inşa marifetine- hiç kıymet vermediklerini, Erdoğan ve arkadaşlarının o marifeti gösterip göstermemesini hiç umursamadıklarını geçmişteki tavırları ve de geçmişe ilişkin mevcut tavırları ile sarih bir şekilde ortaya koyan çevrelerle bu konuda da anlaşmamız mümkün değil tabii.
Onların davası kin ve intikamdan ibaret; ne yazık ki her hâlükârda öyle kalacağa benzer.