Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İsrail’in Mescid-i Aksa’ya saldırılarını ve Gazze’deki katliamını tel’in ediyor, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price “Erdoğan’ın Yahudi halkıyla ilgili son yaptığı antisemitik açıklamaları” şiddetle kınadıklarını söylüyor… Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!
İngiltere yahut Fransa’nın Afrika ve Asya halklarına karşı işlediği korkunç suçları tel’in ettiğimizde İngiliz yahut Fransız ırkına düşmanlık etmiş mi oluyoruz?
Nazilerin yaptığı Yahudi Soykırımını tel’in ettiğimizde Alman ırkına diş bilemiş mi oluyoruz?
Joe Biden, Sırbistan destekli VRS (Sırp Cumhuriyeti Ordusu) kuvvetlerince gerçekleştirilen Boşnak Soykırımını tel’in ederken Sırp ırkını mı hedef alıyordu?
Veya İngilizlerin Anglikanlığı, Fransızların Katolikliği, Almanların Protestanlığı ve Katolikliği, Sırpların Ortodoksluğu mu mesele ediliyor söz konusu zulümler tel’in edilirken?
Hayır.
İsrail'in Filistinlilere reva gördüğü zulümleri tel'in etmek de antisemitizm (Yahudilere ırklarından ve dinlerinden ötürü düşmanlık) filan değil tabii; ama Siyonist tezgâh gereği öyle damgalanıyor işte.
***
Siyonist işgal rejiminin saldırılarına fiilen karşı koyan HAMAS, antisemitizmin önde gideni gibi gösteriliyor haliyle; 2017’de açıkladığı “Yeni Siyaset Belgesi”ndeki şu vurgulara rağmen:
“HAMAS, çatışmanın dinleri sebebiyle Yahudilerle değil Siyonist projeyle olduğunu vurgular. HAMAS hiç kimseyle Yahudi olduğu için çatışmamaktadır, saldırgan işgalci Siyonistlerle mücadele etmektedir.”
Bir halka, hem de Semitik (Sami ırkından) bir halka kategorik düşmanlık aranıyorsa, İsrail siyasetinde aranmalıdır.
İsrail’deki koalisyon hükümetlerinin değişmez ortağı Şas, “Kudüs’ü Araplarla paylaşamayız, zira Araplar yılandır. Hiç kimse yılanlarla yan yana yaşayamaz”, “İsmailoğullarının hepsi hayduttur. Tanrı bunları yarattığına pişman”, “Filistinlilere acımak günahtır. Onlara füzelerle saldırmalısınız. Bu alçakları zevkle yok edin!” diyen kurucu lideri Haham Ovadya Yosef’in (1920-2003) yolunu takip ediyor mesela.
Ve İsrail Başkasabı Binyamin Netanyahu, “Bizim neslimizde Yahudi şeriatının en büyük otoritelerinden biriydi” diye hayranlıkla anıyor o alçağı.
***
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Price’ın hezeyanına dönelim.
Bir de şöyle demiş utanmadan:
“Antisemitizme sıklıkla eşlik eden şiddeti ve antisemitizmi destekleyen tehlikeli yalanları ciddiye alıyoruz. Yalanlara daima gerçeklerle karşı koymalı ve nefret suçlarına adaletle cevap vermeliyiz.”
Hangi yalanlar?
Hangi adalet?
Katliama katliam demek mi yalan?
Katliama “kendini savunma hakkı” demek mi adalet?
Çarkınız yıkılsın!