İnsan Hakları ve Adalet Hareketi (İHAK), Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı Altınsu (Şapatan) köyünde onlarca kişinin bazı polis memurları tarafından dövüldüğü ve gözaltına alınan onlarca köylünün Emniyet Müdürlüğü’nde de darp edildiği iddialarını yerine araştırdı ve bir rapor hazırladı.
Hadisenin nasıl başlayıp nasıl geliştiğini rapordan okuyalım:
“5 Ağustos 2017 akşamı Hakkari’den Polis Özel Harekât (PÖH) kuvvetlerinin de desteğiyle Şemdinli merkezli Altınsu Köyü mevkiinde bölgede PKK militanlarının olduğu gerekçesiyle yakalanmalarına yönelik bir operasyon başlatılmıştır. Saat 23:00 civarında başlayan operasyonlarda silah sesleri köyden de yoğun bir şekilde duyulmuştur. Operasyonda Erhan KONUK isimli bir Özel Harekât Polis memuru şehit olmuş, bir polis memuru ise yaralanmıştır. Sonrasında Altınsu Köyü’ne yönelik bir operasyon başlatılmış, savcılıktan alınan arama izni ile o gece köydeki evlere girilmiştir. Bu arama esnasında yaklaşık 350 Özel Harekât polisinin görev yaptığı belirtilmektedir…”
“Polis, girdiği evlerin hiçbirinde arama kararından bahsetmemiş ve yazılı bir arama kararı da göstermemiştir. Beyanlardan anlaşıldığı kadarıyla eve girişler gürültülü, henüz kapıları açmaya vakit kalmaksızın kapıların ve camların kırılması, kimlik sorgulaması yapılmadan evde bulunan erkeklerin dövülerek ve zor kullanarak dışarı çıkartılması, kadınların ve çocukların zor kullanma esnasında itilip kakılması şeklinde cereyan etmiştir. Aramalarda evde bulunan erkeklerin konuşmasına müsaade edilmeden darp edilmesi ve evdeki eşyalara ciddi zararlar verecek şekilde aramaların yapılması tüm beyanlarda ifade edilmiştir. Özel Harekât polisleri tarafından eve girişler esnasında eş, anne, kız çocukları anılarak ağır hakaret ve küfürler edilmiştir. Dini inançlara yönelik hakaretler içeren beyanlarda da bulunulmuştur. 6 Ağustos sabahı aramalar saat 02:30’a kadar köy merkezinde bu şekilde devam etmiş ve Camiye yakın köy meydanında evlerden alınanlar yüzüstü yatırılmış bir vaziyette bekletilmiştir. Köy meydanında tutulan kişilere yönelik gece boyunca polisin dipçik, sopa vs. ile vurması ve kötü muamelesi devam etmiştir. Bazı köylüler köy meydanı yanındaki inşaata götürülerek burada da sopalarla darp edilmiştir. Ev aramaları saat 04:00 civarında ikinci bir dalga şeklinde Altınsu Köyü’nün merkezinden Dereboyu mevkiine doğru devam etmiştir…”
“6 Ağustos sabahı evlerinden alınan ve aralarında 18 yaşından küçük çocukların da olduğu yaklaşık 56 kişinin köy meydanına getirildiği ve sabah 07:00 sularında Şemdinli Emniyet Müdürlüğü’ne götürme işlemlerinin başladığı anlaşılmaktadır. Köy meydanında toplanan 56 kişiden 36’sı Şemdinli İlçe Emniyet Müdürlüğü binasına götürülmüştür. Kişilerin emniyete götürüldüğü bu vakte kadar kimlik sorgulaması yapılmamıştır. Mağdur beyanlarına göre emniyete götürülürken, araçlara bindirilirken ve yolda araçların içinde fiziki darp, hakaret ve küfür gibi kötü muameleler devam etmiştir. Emniyet binasına girişte kapıda ve merdivende bulunan polislerin gelenleri döverek içeri aldığı, yüzüstü yatırılanların sırtına çıkıldığı ve paspas sopalarıyla ve plastik hortumla dövüldüğü mağdurlarca ifade edilmiştir. Emniyet merkezindeki kötü muamelenin 6 Ağustos Pazar günü öğlene kadar devam ettiği ve öğlen civarında ilçe mülki idarenin durumdan haberdar olmasıyla rutin gözaltı prosedürünün uygulanmaya başlandığı ifade edilmiştir. Aynı gün öğlen saatlerinde, ifadeleri alınmadan ve muayene için hastane sevkleri yapılmadan 36 kişiden 20’si karakoldan serbest bırakılmıştır. Kalan 16 kişi için ise gözaltı uygulaması başlatılmıştır... (Bu 16 kişinin) 7 Ağustos Pazartesi öğlenden sonra Adli Tıp rapor işlemleri yapılmış ve ifadeleri alınarak aynı akşam Emniyet Müdürlüğü’nden serbest bırakılmışlardır. Bu Adli Tıp muayenesi esnasında Özel Harekât polislerinin muayene odasında olduğu, mağdur avukatlarının ise muayene odasına alınmadığı mağdur avukatlarınca beyan edilmiştir…”
“Köyde yapılan aramalarda ve emniyet merkezindeki kötü muamele uygulamalarıyla ilgili emniyet güçlerinin zaman zaman kendi içlerinde tartıştıkları ve bazı memurların bu uygulamalara karşı çıktığı mağdurlarca ifade edilmiştir…”
İHAK’ın raporunda beni en çok etkileyen bölüm, 81 yaşındaki Sare Teyze’nin tanıklığı oldu:
“Gece çok ses vardı. Gece evimize polisler girdi. Oğlumu döve döve götürdüler. Betonun üstüne yatırdılar. Başka polisler de benim yanımdaydılar. Ben de üç defa oğlumun yanına gitmek istedim, bırakmadılar. Bana bağırıp çağırdılar. Yalvardım, ‘Oğluma vurmayın’ dedim. Ben bağırdım, ağladım, dövündüm. Bir polis geldi, bana sarıldı. ‘Nolur ağlama’ dedi, o da ağladı…”
***
İHAK Başkanı Cihat Gökdemir anlatıyor:
“Şemdinli Savcısı, ‘Biz bu olayla ilgili olarak mağdur olduğunu iddia eden her kişiye korkmadan gelip ifadelerini verebileceklerini beyan ettik’ dedi. Emniyet Müdürü de ‘Emniyetimizin aleyhine iddialar olmasına rağmen biz de herkese gelip, korkmadan ifade verebileceklerini söyledik’ ifadelerini kullandı… Mağdurlar, 90’lı yıllardan bu yana böyle bir olayın yaşanmamış olması ve şimdi yaşanıyor olmasından çok muzdaripler ve kendi mağduriyetlerinin PKK tarafından kullanılmasından çekiniyorlar. Bu yüzden de bizden önce bazı devlet yetkilileri gitmiş. Onların gelmiş olması ve mağduriyetleriyle ilgilenmiş olmalarından memnun olmuşlar. Beklentileri, bu olayın bir devlet politikası olmasından ziyade bir kaç memurun kasti ya da ihmali bir eylemi olduğunun ortaya koyulması. O kişiler cezalandırılırlarsa bir daha yaşanmayacağını düşünüyorlar. Bu sebeple hukuktan mahkemelerden bir karar beklediklerini beyan ettiler.”
Soruşturma devam ediyor. Hak yerini bulur inşaallah.