Yapay zeka maneviyatı etkileyebilir mi?

Gülay Erdemli

Yapay zekadan kaçış yok gibi görünüyor. İnsanların işini elinden alır mı? Eğitim, sağlık hizmetleri, otomasyon vs. öngörülemeyen bir şekilde değişebilir mi? Ya maneviyat?

Arizona Devlet Üniversitesi İnsan İletişimi ve İletişim Teknolojileri profesörlerinden Pauline Hope Cheong’un The Conversation’daki makalesi yol gösterici olabilir. 2023 yazının ilk günlerinde, Almanya’nın Bavyera kentindeki St. Paul Kilisesi’nde ekrana yansıtılan robotlar yaklaşık 300 cemaate vaaz verdi. ChatGPT ve Viyana Üniversitesi teoloji/felsefe bölümünden Jonas Simmerlein’in bu ‘deneysel kilise’ hizmeti büyük ilgi gördü. Ancak tartışmalar da vardı, cemaat içinde pek çok kişi yapay zekanın rahiplerin yerini alıp almayacağı konusunda şüphe duyduklarını ve bunun kabul edilemez olduğunu söyledi.

Benzer bir çalışma Teksas Austin’de de yapıldı. Bir kilise, kapısına yapay zeka tarafından oluşturulan bir vaazın reklamını yapan bir pankart astı. Yapay zeka teknolojisinin bu kullanım şeklinin dini yaşamdaki ‘gerçek’ insan varlığını bozduğuna dair endişeler haklı mı?

Pauline Hope Cheong’un dijital din ve insan-makine iletişimi gibi disiplinler arası araştırması durumu aydınlatma konusunda ipuçları verebilir. Cheong çalışmasından yola çıkarak durumu açıklamaya çalışmış.

Birincisi birçok din adamının yapay zeka kullanımını onayladığı iddiası. Cheong din adamlarının gelişen teknolojilerin getirdiği dijital uygulamaları kullandığını iddia ediyor. 2015 yılında Çin’de robot keşiş Xian’er’in evlat edinilmesinin, Pekin’deki Budist tapınağı baş rahibi tarafından manevi bağlılığa giden bir yol olarak tanıtılmasını hatırlatıyor araştırmacı. Rahip o dönemde ‘manevi’ yapay zekanın saygısızlık olduğu yönündeki iddiaları reddetmiş, bu gelişmeleri “ruhsal olarak dini değerlere uyumlu” olarak nitelemişti. Benzer bir şekilde 2019 yılında Japonya’nın Kyoto kentindeki Kodai-ji Budist Tapınağı’nın baş rahibi, android bir robota Merhamet Tanrıçasının ismi olan Kannon Mindar adını verdi. Popüler bir Budist kutsal kitabı olan Kalp Sutrasını vaaz edebilen bu robotik uygulama yaklaşık bir milyon dolar tutarındaki maliyetle Osaka Üniversitesi ile ortaklaşa geliştirildi. Çalışmanın ardındaki fikir, halkın ilgisini canlandırmak ve uygulayıcıları Budist öğretilerle buluşturmak....

Akademisyen Suudi Arabistan’da Mescid’i Haram’daki robotik gelişmeleri de hatırlatmış. Camide çok dilli robotlar 11 dilde ritüel performanslarla ilgili sorulara cevap veriyor. Yapay zekanın kullanıldığı robotlar Kur’an-ı Kerim okuyor, cemaatin yerel imamlarla bağlantı kurmasına yardımcı oluyor, dokunmatik ekran ara yüzlerindeki barkodlar sayesinde cami personelinin haftalık programları hakkında bilgi veriyor.

Din adamları yapay zekanın insanlığın gelişimi ve refahı konusundaki potansiyeli konusunda farkındalık yaratmak için ciddi çaba gösteriyor. Papa Francis sık sık yapay zeka teknolojilerinin potansiyel faydalarını ve yıkıcı tehlikelerini dile getiriyor. Vatikan yakın geçmişte teknoloji liderlerini ağırlayarak ‘insanlık ailesinin iyiliğini korumak’ için etik kurallar çağrısında bulundu. Haziran ayında Vatikan’ın kültür-eğitim kurumu Santa Clara Üniversitesi ile ortaklaşa teknoloji kuruluşları için 140 sayfalık bir yapay zeka etiği el kitabı yayınlandı.

Özetle yapay zekanın gelişimi ve söyleminde dini liderlere yeterince değer verilmediği iddialarına rağmen, din adamlarının bu teknolojiyle iletişiminde sorun yok gibi görünüyor.

SELAM UZAYLI, BİZ ÇOK ŞIKIZ!

Dünyada şık ve bakımlı olmak yetmedi. Lüks markalar uzaya da el attı. Moda sınır tanımayacak ve çok yakında ayda ve uzayda olacak. İtalya’nın lüks moda markası Prada, NASA’nın 2025 yılında aya gidecek Artemis III yolcularının uzay kıyafetlerini tasarlamak üzere ticari uzay şirketi Axiom Space ile işbirliği yaptı.

Artemis III, 1972’den bu yana ilk kez insanlı Ay’a iniş olacak ve Christina Hamak Koch Ay’a giden ilk kadın olacak. Prada’nın mühendisleri bir görev alanına ve Ay ortamına uygun malzeme ve tasarım özelliklerinin geliştirilmesi de dahil olmak üzere tüm süreçte Axiom Space sistem ekibiyle birlikte çalışacak. Moda devleri artık podyumları uzay yürüyüşüyle değiştirebilir mi? Belki de!

Görülen ilk uzay giysisi Rus astronot Yuri Gagarin’in uzaya fırlatıldığında giydiği giysiydi. Bu giysi astronotu çok çeşitli koşullar altında hayatta tutmak için tasarlanmıştı. Yaşam destek sistemleri, vizörlü bir kask, radyo kulaklığı ve suya inme durumunda can simidi işlevi görecek şişirilebilir bir yelek... Sovyetler Birliği’nin uzay macerasının ardından ABD’nin Mercury uzay yolculuğunda astronotlar ABD donanmasının havacılık kıyafetlerinden esinlenen alüminyum kaplı bir kumaşla hazırlanan tasarımları giymişti.

Prada’nın NASA ile yaptığı işbirliğinin ise uzun bir süredir uzay araştırmalarına ilgi duyan ‘moda dünyası’nda yeni bir çığır açacağı söyleniyor. Yakın zamanda Coach, Heron Preston ve Balenciaga, NASA’nın 2017, 2018 ve 2021 koleksiyonları için kurumla işbirliği yapmıştı. Artık moda, uzay araştırmalarıyla ilgili pratik gereklilikleri karşılayabilecek teknik malzeme ve performans giyimi konusunda daha fazla yatırım yaparak, tasarımın da ötesine geçip ikinci biri uzay devrimi yaratmaya kararlı! Ne de olsa teknolojinin büyük ilerlemeler kaydetmesiyle birlikte uzay yakında sadece astronotların alanı olmayabilir.

Moda markaları şimdilik uzayda astronotları giydirecek olsa da sırada ultra lüks VIP uzay yolcuları olabilir. Ağustos ayında Virgin Galactic, biletlerinin fiyatı 250 bin ile 450 bin dolar arasında değişen ilk turist ekibini Dünya kıvrımının hemen ötesine uçurdu. Elon Musk’ın SpaceX’i ve Jeff Bezos’un Blue Origin’i de dahil olmak üzere diğer şirketler de astronomik bilet fiyatlarıyla sivil uzay gezilerine hazırlanıyor. Yani ultra zengin uzay yolcuları bu koşullarda modadan uzak kalmak istemeyecek.

Uzay ‘yeni lüks’e evrildikçe potansiyel yüksek gelirli turistlerin talep edeceği uzay giysilerini tasarlamak daha önemli bir hale gelecek. Uzay giysileri için ihtiyaç duyulan gelişmiş yetenekler arasında esneklik, zorlu çevreye karşı koruma, uzay giysilerine entegre edilmiş yenilikçi teknoloji ve tasarım var.

Lüks, şık giysiler uzaya çıkar da kozmetik dünyası buna uzak kalabilir mi? Uzayda bakım endüstrisi meydandaki yerini aldı. Kozmetikler artık dünya yüzeyinden 400 kilometre uzaktaki Uluslararası Uzay İstasyonu’nda kullanılacak.

Biliyoruz ki daha az yerçekimi ve radyasyona maruz kalma nedeniyle cilt uzayda daha hızlı yaşlanıyor. Bir Japon kozmetik markası astronotlar için tasarlanmış bir yüz yıkama jeli ve losyonu tanıttı.

2020 yılında kozmetik devi Estée Lauder, gece serumu örneklerini uzaya göndermişti. Colgate-Palmolive ağız sağlığı bakımı, kişisel bakım ve cilt sağlığına yönelik çözümler keşfetmek üzere NASA ile bir anlaşma imzaladı. Bu liste giderek uzuyor...

Uzaya seyahat edebilecek ayrıcalıkta olanlar şimdiden kreasyonlarını ve bakım ürünlerini hazırlamaya başladı. Bize düşen ancak bunları yazmak olur o ayrı bir konu...

İNTERNET ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN TEHDİTMİŞ!

Aynı gün iki yazıda ‘yapay zeka’ kullandığım için kusura bakmayın. El mahkum; yenilikler, teknoloji gibi konular yazarken bu kavramdan uzak durmak mümkün olamayabiliyor. Gelelim konumuza...Washington merkezli Uluslararası İnsan Hakları Kuruluşu Freedom House, 4 Ekim’de 2023 yılı İnternette Özgürlük Raporu’nu yayınladı. Rapor 70 ülkedeki internet özgürlüğünü inceliyor. Türkiye 55. sırada ve Ruanda, Sudan, Irak ve Libya gibi ülkelerin de gerisinde! İlk sırada ise İzlanda var. Raporda Çin’in art arda dokuz yıldır en düşük internet özgürlüğü seviyesine sahip olduğu da belirtildi.

Araştırma raporunun sonuçlarını medyada görmüş olabilirsiniz ama bana asıl ilginç gelen yapay zekadaki gelişmelerin çevrimiçi özgürlüğü kısıtlamasına olan katkısı. Rapora göre yapay zeka internette özgürlüğün azalmasına iki yoldan katkıda bulunuyor. Birincisi giderek daha karmaşık ve erişilebilir hale gelen yapay zeka tabanlı araçlar dezenformasyon yaymak için daha fazla kullanılıyor. Nitekim söz konusu teknolojiler geçen yıl en az 16 ülkede şüphe uyandırmak, muhalifleri karalamak ve kamuoyundaki tartışmaları etkilemek için kullanıldı.

İnternette Özgürlük raporuna göre içerik sansürünü daha verimli hale getirme mevzusunda da yapay zekanın parmağı var. Raporda analiz edilen ve aralarında Hindistan, Vietnam ve Nijerya’nın da bulunduğu 22 ülkede yerel yasalar, dijital platformlarda siyasi, sosyal veya dini nedenlerle kabul edilemez görülen içeriklerin kaldırılmasını zorunlu kılıyor. Bu sansür için de yapay zeka kullanılıyor.

2021 yılında Hindistan’da sosyal medya şirketlerindeki yerel yasalara göre ‘yasa dışı’ sayılan içerikleri tanımlamak ve kaldırmak için yapay zeka tabanlı denetim araçlarının kullanılmasını gerektiren bir yasa çıkarıldı. Bu yılın başında Hindistan hükümeti, YouTube ve Twitter’a, Başbakan Modi’nin 2000’li yılların başında toplumsal şiddetteki rolünü araştıran BBC belgeseline erişimi kısıtlama emri verdi. Bunun için de sosyal medya şirketlerine ihtiyacı yok, yapay zekayla işi hallediverdi.

Yapay zeka devriminde kuralları yeniden yazmak için yapılması gereken çok şey var ve zaman daralıyor.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.