ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın dönüşü muhteşem oldu, dünyanın birçok ülkesi seçimin sonuçlarını şaşkınlıkla takip etti. Seçimde Trump’ın büyük bir zafer kazanmasının nedenleri için çeşitli açıklamalar yapıldı. Ancak Surrey Üniversitesi Matematik Profesörü Dorje C. Brody bu duruma ‘bilgi bilimi’ ile bakıyor. Brody’nin The Conversation’daki makalesi farklı bir içgörü sunuyor.
Brody diyor ki “Entropi ve bilgi kontrolü Trump ve diğer popülist liderlere karşı mücadelenin nasıl başlatılacağını anlamanın anahtarı.” Burada bir parantez açıp entropinin ne olduğuna bakalım. Entropi bir sistemin düzensizliğinin ve rastgeleliğinin ölçüsü olarak tanımlanabilir. Bu açıklamayı Evrim Ağacı sitesinden alıntıladığımı da eklemek isterim.
Brody demokratların insanların bilgiyi nasıl alıp reddettiğine dair daha iyi bir anlayış geliştiremezlerse ‘neler döndüğünü’ asla tam olarak anlayamayacaklarını ve gelecek seçimlerde de başarılı bir şekilde mücadele edemeyeceklerini iddia ediyor.
İşin bilimselliğini biraz daha detaylandıralım, sabırlı olun işler ilginçleşecek az sonra. Doğanın temel bir yasası var diyor Dorje C. Brody, fizik biliminde ‘ikinci yasa’ olarak bilinen bu yasaya göre zamanla gürültü bilgiyi bastırıyor ve belirsizlikler baskın geliyor. Düzen, karmaşa ve kaos ‘bilgiyi’ bastırıyor da denilebilir. Tek bir parçacıktan tüm evrene kadar bilimin bildiği her sistem bu yasaya uyuyormuş. Ve evet siyasi sistemler ve toplumlar da buna dahil.
İletişim teknolojisi ilerledikçe insanlar da giderek daha fazla yanlış ve gereksiz bilgiyi dolaşıma sokabiliyor. Bir siyasi sistemde, ikinci yasanın tanımladığı gürültü hakimiyetine yol açan şey de işte bu.
“Bilimde belirsizlik derecesine ölçen niceliğe entropi denir” diyor Brody. Entropi kendiliğinden azalmasa da enerji harcayarak azaltmak mümkün. Yani bunun için bir bedel ödemek gerekiyor! Biyolojik bir sistemin hayatta kalabilmesi için çevresinin durumu hakkındaki belirsizlikleri azaltması gerekiyor. Yani şöyle basite indirelim; belirsizliklerden hoşlanmıyoruz ve onları azaltmaya çalışıyoruz.
Ancak artan belirsizliklerin egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bu iki gücün dengesini anlamak, ağzımızı açık bırakan bazı sosyal olguları da anlamamıza yardımcı olabilir. Örneğin birden fazla suçtan hüküm giymiş ve otokratik eğilimleri ortada olan bir siyasetçiye neden oy verilir diye düşündüğümüzde bu yasayı aklımıza getirebiliriz.
Dünya zaten belirsizliklerle dolu ve bilgi teknolojisi de bu belirsizliğin seviyesini hızla artırıyor. Teknoloji devleri internet, yapay zeka derken entropi de hızla büyüdü, her köşede düzensizlik hissi baş gösterdi. Ee her birimiz de biyolojik bir sistem olarak bu entropiyi azaltma arzusuna sahibiz. İş de tam da bu yüzden görüşlerimize uymayan bilgi kaynaklarından içgüdüsel olarak kaçıyoruz. “Eğer liberal ve sol görüşlü bir seçmenseniz ve Trump’ın seçilmesinden sonra haberleri izlemekten kaçınıyorsanız, bu muhtemelen entropiyi en aza indirime isteğinden kaynaklanıyor” diyor Profesörü Dorje C. Brody. İlginç…
KESİNLİK ARIYORUZ!
Dünyanın birçok ülkesinde toplumlar hızla kutuplaşıyor, malum biz de buralarda pek farklı değiliz. Bunun nedeni belki de çok karmaşık değil. İnternet, sosyal medya, yapay zeka ve akıllı telefonlar dünya tarihinde görülmemiş bir oranda entropi üretiyor. Hiçbir biyolojik sistem böyle bir zorlukla karşılaşmadı. ‘Kesin’lik arayışının nedeni de bu olabilir mi acaba?
Brody Trump’ınn insanların kesinliğe ihtiyaç duyduğu gerçeğini kavradığını düşünüyor. Gerçekten de Trump tekrar tekrar insanlara güvence ve kelimeleri kullandı. Mesela biliyoruz ki sık sık ‘düzelteceğim’ dedi. Bunu yapıp yapmayacağının önemi yok, yaptığı ‘kesinlik’ duygusu vermekti. Demokratlar ise uzun süreli belirsizliklerin statükosunun güvencesini sundu.
Trump Gazze’deki savaşı sonlandıracağını ilan ederken Demokratların başkan adayı Kamala Harris, savaşı bitirmek için elinden gelen her şeyi yapacağını söyledi. Ancak Biden-Harris yönetimi uzun süredir tam olarak bunu yapıyor ve ilerleme kaydedemiyordu.
Bir başka örnek; Trump Ukrayna’daki savaşı bitireceğini üzerine basa basa söylerken, Harris Putin’e karşı duracağını söyledi. Oysa herkes biliyor ki Biden-Harris yönetimi Ukrayna’ya ‘savaşı uzatmak’ için silah gönderdi.
Harris Trump’ın bir faşist olduğunu öne sürdü. Bu doğru olabilir ama bunun ne anlama geldiği ne yazık ki çoğu ABD’li için belirsiz. Harris’in umut dolu kampanya mesajı iyi bir tercih olsa da Demokratlar kesinlik ve güvence sağlamada başarısız oldu.
Yani neymiş rakibini suçlamak seçim kazanmak için yetmiyormuş, insanlara ‘kesinlik’ ve ‘güvence’ vadetmek lazımmış…
SANAL KOPYALARIMIZ GELİYOR!
Stanford Üniversitesi Bilgisayar Bölümü’nün akademisyenlerinden Joon Sung Park liderliğinde, Google DeepMind araştırmacılarının da aralarında bulunduğu ekip ilginç bir çalışma yaptı. arXiv’de yayınlanan makale henüz hakem denetiminden geçmemiş olsa da pandoranın kutusunu açacak gibi görünüyor... Çalışmaya göre, diyelim bir yapay zeka modeliyle iki saatlik sözlü bir görüşme yaptınız. Tatlı sesli bir AI modeli size çocukluğunuz, önemli hatıralarınız, kariyeriniz, siyasi görüşleriniz ve yaşamınızı değiştiren önemli olaylar hakkında sorular sordu. Bu yapay zeka tüm bu muhabbetten çok kısa bir süre sonra sizin sanal kopyanızı oluşturup değerlerinizi, tercihlerinizi şaşırtıcı bir doğrulukta somutlaştırabilir. Ekip bu araştırma için yaş, cinsiyet, ırk, bölge, eğitim ve siyasi görüşleri değişkenlik gösteren bin kişiyle çalıştı. Araştırmacılar yapay zekanın deneklerle yaptığı görüşmeler sonrasında bu kişilerin sanal kopyalarını oluşturdu, bunlara da ajan kopyalar dendi. Ajanların insan muadillerini ne kadar iyi taklit ettiğini test etmek üzere denekler iki hafta arayla her biri iki kez olmak üzere bir dizi kişilik testine, sosyal anketlere ve mantık oyunlarına katıldı. Ardından ajanlar da aynı egzersizleri tamamladı.
Sonuçlar yüzde 85 benzerdi! Düşünsenize, etrafta sizin vereceğiniz kararları veren bir sürü küçük ‘siz’ var. Makalede replikalara simülasyon ajanları deniyor. Ekip amaçlarının sosyal bilimlerde ve diğer alanlardaki araştırmaları gerçek insan deneklerle yapmanın pahalı, pratik ve etik olmaması gibi durumlarda sanal ikizleri kullanmak olduğunu söylüyor. Bu tür simülasyon ajanları, diğer AI çalışmalarından daha farklı. Araç tabanlı ajanlar olarak adlandırılan bu simülasyon modelleri sizinle konuşmak, sorularınıza cevap vermek yerine sizin için bir şeyler yapmak için oluşturulmuş modeller. Bir tür olan bu modellerle ilgili çeşitli sorunlar ve etik kaygılar elbette var. Sanal bir ikizim olmasını ister miyim? Şu an için cevabım ‘hayır’ olsa da gelecekte bir gün, belki!
‘X’E ELON MUSK İSYANI ‘BLUESKY’IN İŞİNE YARADI...
ABD seçimlerini Trump’ın kazanmasında Elon Musk’ın önemli bir etkisi olduğu kesin. Sosyal medya X’in de 2022 yılından bu yana patronu olan Musk, seçim kampanyası sürecinde sosyal medya uygulamasının bütün nimetlerinden yararlandı, hatta yalan/ hatalı bilgileri yaymaktan da hiç kaçınmadı. Seçim sonrası küskün ve kızgın demokratlar X’e tavır alınca bu benzeri bir sosyal medya uygulaması olan Bluesky’ yaradı.
2019 yılında Twitter’ınn bir yan kuruluşu olarak ortaya çıkan Bluesky’ınn yatırımcılarından biri de Twitter’ın eski patronu Jack Dorsey idi. Gerçi Dorsey geçen yaz aylarında Bluesky’dan da ayrılmıştı. Bluesky’a ilk başta davetiyeyle giriliyordu uygulama daha sonra bu koşuldan vazgeçti. Bluesky ilk başta heyecan yarattıysa da büyük bir çıkış yaşayamadı. Acaba ‘X’ kızgınları Bluesky’a aradığı kanı verebilir mi? Bunun cevabını vermek çok zor olsa da uygulamanın seçim sonrası ivme kazandığını söylemek mümkün.
Bluesky Trump’ın zaferinden bu yana aralarında politikacıların, medya kuruluşlarının ve kanaat önderlerinin de bulunduğu beş milyon yeni kullanıcı kazandı. Seçimden sonraki gün, X’i bırakan kullanıcı sayısı ise 281 bin oldu.
ABD seçimleri, Bluesky’ın bir seçimden sonra X’i terk eden kişilerden faydalanmasının ilk örneği değil. Ağustos ayında Brezilya’da X’in yasaklanmasından sonraki haftada 2,6 milyon yeni kullanıcı kazanmıştı.
Medya kuruluşları da X’e karşı tavır almaya başladı. İngiliz gazetesi The Guardian X’teki aşırı sağ komplo teorileri ve ırkçılığı gerekçe göstererek artık X’te paylaşım yapmayacağını açıkladı.
Le Monde, Le Figaro ve Le Parisien gibi büyük Fransız gazeteleri de içeriklerini ödeme yapmadan kullandığı iddiasıyla X’e karşı yasal işlem başlatacaklarını duyurdu.
X daha ne kadar daha gözden düşer, yerini kim alır henüz cevabı net olmayan sorular ancak güzelim Twitter’ın Elon Musk’ın getirdiği halini görmek üzücü…