Dördüncü sezonuyla ekranlara veda eden Succession dizisi tarihe geçti. Türkiye’de de iki platformda yayınlanan dizi 75. Emmy Ödüllerinde 27 adaylıkla öne çıktı.
Üç oyuncusu aynı dalda aday gösterilince de Emmy tarihine geçti. 19 Eylül’de kazananı göreceğiz ama 2018 yılında yayınlanmaya başlayan dizinin hatırı sayılır sayıda eleştirmen tarafından tüm zamanların en iyi TV programı olarak görülmesinin nedeni ne?
İzlemeyenler için spoiler vermeden Succession’ın konusunu anlatayım. Aslında çokkk zengin insanlar hakkında bir gösteri bu. Küresel bir medya şirketi olan Waystar RoyCo’nun sahipleri olan Roy Ailesi’nin, baba Logan Roy’un sağlığının kötü olduğu bir ortamda şirketin kontrolü için mücadele etmesini konu alıyor. Logan Roy’un çocukları Kendall, Shiv, Connor ve Roman’ın iktidar mücadelesi son yılların en başarılı aile hikayelerinden biri.
Logan Roy’un sahip olduğu sağ tandanslı Wayster RoyCo, sık sık ABD başkanını kontrol ettiğini iddia ediyor ve ülkenin bir sonraki liderini seçmenin kendisine kaldığını göstermeye çalışıyor. Gücü parasından değil, medya etkisinden geliyor!
Bir iddia hikayenin medya devi Rupert Murdoch’un hayatından esinlenilerek yazıldığı yönünde. ABD’deki medya-siyaset ilişkisinin de görüldüğü Succession, metindeki benzerlikler ve karakterlerle Shakespeare’in Kral Lear hikayesi adeta. Dramla komediyi bir araya getiren dizideki Roy ailesi modadaki akımlara da hafiften göz kırpıyor. Sürekli siyah ve beyaz ya da düz tonlarda kıyafetler giyen Roy ailesi birkaç hafta önce yazdığım ve üst sınıfın yeni tercihi Quiet Luxury (sessiz lüks) trendinden de etkilenmiş görünüyor.
Daha da fazla detay vermeyeyim. İzlemeyenler bu hafta sonu sıcak havada dışarıda olmaktansa medyadaki aile savaşına göz atabilir.
HOLLYWOOD’DA SEZON FİNALİ Mİ?
Hollywood’da başlayan grev küresel olarak dünya sinemasını etkileyecek gibi görünüyor. 63 yıl sonra sektör genelinde ilk kez toplu grev kararı alındı. Önceki gün başlayan grevde binlerce senarist ve yazarın ardından oyuncular da “Biz de varız” dedi.
Birçok ünlü yıldızın da aralarında olduğu 160 bin oyuncuyu temsil eden Sinema Oyuncuları Birliği (SAG-AFTRA) azalan ücretler ve yapay zeka tehdidine karşı alınmasını istedikleri önlemlerle ilgili anlaşmaya varamadığı için bu kararı aldı.
Aktörler sendikası 43 yıl sonra ilk kez bir grevi onayladı ve 134 milyar dolarlık Amerikan film ve TV sektörünü durma noktasına getirdi.
Aslında bu grevin birkaç farklı nedeni var ama yapay zekaya karşı ilk grev olarak da dikkat çekici. Sektör çalışanları yapay zeka (AI) ve bilgisayar tarafından üretilen yüzlerin ve seslerin oyuncuların yerine kullanılmayacağının garantisini istiyor. Oyuncular, dijital görüntülerinin izinleri veya uygun tazminatları olmadan kullanılacağından da endişe ediyorlar. Sektördeki yazarlar, ışıkçılar ve diğer teknik elemanlar da da yapay zeka teknolojilerinin işlerini ellerinden alacağı korkusuyla bazı teminatlar talep ediyor.
Sinema sektöründeki bu ‘iş bırakma’ ABD’deki film ve TV yapımlarının büyük çoğunluğunun durma noktasına geleceği anlamına da geliyor. Matt Damon, Emily Blunt gibi yıldız oyuncular da ünlü yönetmen Christopher Nolan’ın Oppenheimer filminin Londra’daki galasından grev nedeniyle ayrıldı.
Grev devam ederse şu an yapım aşamasında olan ve gişe rekorları kırması beklenen bazı filmler de tehlikeye girebilir. Wonder Woman 3, Ghostbusters 4, Mufasa: The Lion King ve Avatar 3 bunlardan sadece birkaçı. Bu projelerin yapımı başlamış olsa da grev bu prodüksiyonların büyük bir bölümünü durdurabilir deniyor. Emmy Ödül Töreni’nin iptali bile gündemde. Hollywood’da oyunun sonu mu? Açıkçası sanmam ama büyük bir yara aldığı/alacağı da kesin.
ETÇİL OLACAĞIZ DA ORTAM MÜSAİT DEĞİL
İnsanoğlu malumunuz hem etçil hem otçul yani omnivor (hepçil). Kıymanın kilosu ortalama 300 TL olunca ne kadar etçil olunur o ayrı bir mevzu...
Biz et fiyatlarını konuşurken sosyal medyada çılgınca yayılan bir trend varmış da benim haberim yokmuş; carnivore diyeti. Sadece etten oluşan bu diyeti savunanlar insanların yalnızca hayvansal protein yemek üzere evrimleştiğini iddia ediyor.
Vejetaryenlerin, veganların sayısı hızla artarken aklıevvel sosyal medya fenomenlerinin viral yaptığı bu akımda meyve yok, sebze yok, tahıl yok, karbonhidrat yok; sadece et! Bu etobur diyeti yapanlar daha iyi kilo verdiklerini iddia ediyor. Elbette bunun bilimsel hiçbir dayanağı yok. Ancak özellikle iki-üç kilo fazlalığı bile ‘dayanılmaz’ kabul eden gençler arasında hızla yayılıyor carnivore diyeti. On binlerce kez paylaşılan sosyal medya postlarında bu diyetin inflamasyonu azalttığı, enerji seviyesini artırdığı söyleniyor.
Etobur olmak popülerleştikçe bu işi ranta çevirenlerin de meydanları doldurması kaçınılmaz. Sadece et yemek ne kadar da sağlıklı konsepti içinde çıkan kitapların sayısı da azımsanmayacak kadar fazla. İddialara göre bitkilerdeki toksinler, pestisitler sağlığa zarar veriyor. Kilo kontrolü ve metabolik sağlık için tüm bitkisel gıdaları ortadan kaldırmak gerektiğini savunuyorlar.
Bu kitapları yazanlar onlarca yıllık beslenme bilimi araştırmalarının hatalı beslenme önerileriyle dolu olduğunu söylüyor. Homo Sapiens’in et ve balık avlamak için evrimleştiğini, bitkileri sadece diğer bazı türlerin tüketmesi gerektiği gibi hiç de mantıklı olmayan önerileriyle kafa karıştırıyorlar.
Üstelik biyolojik antropologlar beynin, dişlerin, bağırsakların anatomisinin, beslenme ihtiyacını hem hayvansal gıdalardan hem de bitkilerden karşılamak için ortama uyum sağladığını, esnek omnivorlar olarak evrimleştiğini söylüyor.
Et tüketiminin iklim değişikliğine etkisi uzun yıllardır tartışılırken ‘etobur’ bir diyeti savunmak etik olarak büyük tartışmalara yol açtı. Ama biz bencilce davranacak bir toplum değiliz. Yarım kilo kıymayla beş çeşit yemek de yaparız, öyle gel geç trendlerin hevesine kapılıp sağlığımızı, gezegenimizi yedirtmeyiz... Bu da böyle biline!
BİRİ HERE, BİRİ KARA İKİSİNİN DE ZORU PARA
İki yiğit çıkmış meydane, birbirinden merdane. Biri here biri kara, ikisinin de zoru para...” Teknoloji guruları Elon Musk ve Mark Zuckerberg’in rekabetinin kafes güreşi maçına döneceği söylemi bana bizim meşhur yağlı güreşlerdeki tekerlemeleri hatırlatıyor. Tabii ki bu iki teknoloji devi ringe falan çıkmayacak ama daha büyük bir mücadele var aralarında. İki isim arasındaki ‘en iyi ben olacağım’ mücadelesinde son turun kazananı Zuckerberg oldu gibi görünüyor. Meta’nın Twitter benzeri uygulaması Threads, 5 Temmuz’da kullanıma açıldı ve rekor kısalıkta bir süre içinde 100 milyon kullanıcıya ulaştı. Threads şimdiye kadarki en hızlı büyüyen sosyal medya platformu oldu. İki ayda 100 milyon kullanıcıya ulaşan ChatGPT’nin rekoru da kırılmış oldu. Ortamların kralı gibi görünen TikTok’un 100 milyona ulaşması ise iki yıldan az bir zamanda olmuştu.
Twitter’la rekabet etmek isteyen Mastadon, Post News, Bluesky gibi sosyal medya hizmetlerini saatler içinde gölgede bırakan Threads, Meta’nın ekosisteminin gücünü de gösterdi. Twitter’ı satın aldıktan sonra doğrulama için ücret alma, kullanıcıların her gün kaç tweet’e erişebileceğini sınırlama gibi uygulamalarıyla çok eleştirilen Elon Musk da büyük bir darbe aldı. Sadece birkaç gün içinde Twitter’ın karizmasını çizen Threads’in milyonlarca kullanıcısının ne kadar sadık olacağı henüz net değil ama Meta için büyük bir başarı olduğu kaçınılmaz. 11 yıldır tweet atmayan Zuckerberg, geçen hafta Musk’ı trollemek için Spiderman klon meme’i yayınladı. Musk ise Meta’yı, gizli bilgilere erişimi olan çalışanları işe alarak Twitter’ın ticari sırlarını çalmakla suçlayan bir dava açmakla tehdit etti.
Threads, Meta’nın ihtiyaç duyduğu ‘dönüş’ bileti oldu aslında. Zuckerberg iki yıldır metaverse aşağı, metaverse yukarı çabalayıp durdu ama beklediği zaferi kazanamadı. Ama bu kez rakibini Twitter’daki zayıf anında vurup öne geçmeyi başardı.
En fazla 500 karakter uzunluğunda yazıya, maksimum beş dakikalık videolara izin veren Threads, ara yüz olarak Twitter’a çok benziyor. Instagram da Meta’nın şirketi olduğu için bu popüler uygulama üzerinden de Threads’e giriş yapılabiliyor.
Sanal dünyadaki heveslerin ne kadar kalıcı olacağını kimse kestiremiyor ama geçen hafta yapılan bir araştırmaya göre Threads daha şimdiden Twitter’dan daha fazla etkileşim sağlıyor. Çalışmada hem Twitter hem de Threads’de hesapları olan, her iki platformda da aynı anda aynı gönderiyi paylaşan 30 marka incelendi. Analizlere göre markaların yüzde 87’si Threads’teki gönderilerinden daha fazla etkileşim aldı.
Bill Gates, Shakira, Oprah Winfrey gibi birçok ünlü Instagram kullanıcısı ve Netflix gibi platformlar Threads’i lansmanından önce popüler hale getirdi. 20 yıllık saltanatından sonra geçen yıl hayatının en karanlık günlerini yaşayan Zuckerberg yeniden teknolojinin havalı çocuğu oldu. Ama belli ki savaş henüz bitmedi!