Organize suçların kralıydı… Amerikan mafyasının perde arkasındaki en önemli ismiydi. FBI’a göre meşru bir işe girseydi General Motors’un yönetim kurulu başkanı olurdu. Mafya babalarının mafya babası olarak biliniyordu. Sadece bir kez yasadışı kumar oynattığı gerekçesiyle hapse girdi.
Hakkındaki pek çok kovuşturma avukatları tarafından ya duruşmalar geciktirilerek ya da sağlık durumu kötü olduğu iddiasıyla savuşturuldu.
Mafyanın muhasebesini tutan gangster, organize suç örgütlerinin finans sihirbazı olarak biliniyordu. Kendi ifadesiyle mafyanın yıllık cirosunun ABD’nin yıllık gelirinden fazla olduğu dönemin finans sorumlusuydu.
Meyer Lansky, ABD’de 20. yüzyılda organize suçların efsanevi isimlerden biri kabul ediliyor. The Godfather 2 (Baba 2) filmindeki kurgu karakterlerden biri olan Hyman Roth’un Lansky’den esinlenilerek yaratıldığı biliniyor.
Filmde Roth’un Michael Corleone’ye söylediği “Michael, biz U.S Steel’den daha büyüğüz” sözü de aslında Lansky’ye ait. İzleyenlerin gayet iyi bildiği gibi Hyman filmin sonunda ölüyordu. Lansky’ın sonu öyle olmadı o ayrı!
1999 yılı yapımı ‘Lansky’ filminde ünlü mafya babasını Richard Dreyfuss canlandırmıştı. Önümüzdeki hafta ABD’de vizyona girecek olan ve Meyer Lansky’nin hayatını anlatan ‘Lansky’ adlı filmde ise ‘Taksi Şoförü’, ‘Ucuz Roman’, ‘Piyano’, ‘Ulis’in Bakışı’ gibi filmlerdeki rolüyle tanınan Harvey Keitel, Meyer rolüyle izleyici karşısına çıkıyor.
Başroldeki diğer oyuncu ise ‘Avatar’ ve ‘Titanların Savaşı’ filmlerinden hatırlayabileceğiniz Avustralyalı oyuncu Sam Worthington. Konu kısaca şöyle: Tanınmış ama şanssız bir yazar olan David Stone, Meyer Lansky’dan aldığı telefonla hayatının fırsatını yakalıyor. Yetkililer artık yaşlanan Lansky’nin dev servetini bulmaya çalışırken, Ulusal Suç Sendikası’nın kötü şöhretli patronu olarak bilinen Lansky hayatıyla ilgili anlatılmamış gerçeği ortaya koymak için Stone’la bir araya geliyor.
12 yaşında çete kurdu
Meyer Lansky’nin hayat hikayesi gerçekten filmlere konu olacak kadar çarpıcı. Gelmiş geçmiş en güçlü Yahudi mafya patronu olan Lansky, 1902 yılında Çarlık Rusyasında, şu anda Belarus toprakları olan Grodno’da, Polonyalı Yahudi bir ailede Meyer Suchowljansky olarak doğdu. 1911’de annesi ve erkek kardeşi Jacop ile birlikte ABD’ye göç etti. Babası 1909 yılında New York’a gitmiş ve ütücü olarak işe başlamıştı. Meyer burada okula başladı çok zeki bir öğrenciydi, her yıl iki sınıf birden atlıyordu. 1914’te mali sıkıntı aileyi Manhattan’ın Aşağı Doğu Yakası’na taşınmaya zorladığında Meyer Lansky de altıncı sınıfa başlamıştı.
O dönemde sokakta barbut oyunlarıyla tanıştı. Daha sonra aralarında sonradan mafyanın önemli isimleri arasına girecek olan Benjamin ‘Bugsy’ Siegel ve Joseph ‘Doc’ Stacher’la yakın arkadaş oldu. Üçlü bir grup çocukla birlikte çete kurdu.. Burada bir parantez açmakta yarar var. Siegel Mafya’nın Las Vegas’a yerleşmesini sağlayan en önemli isimlerden biri kabul ediliyor.
Pek çok kumarhanenin sahibi olan Siegel’in hayatını anlatan 1991 yapımı ‘Bugsy’ adlı film de iki dalda Oscar kazanmıştı. Kumarhaneler devi Siegel’i beyazperdede Warren Beatty canlandırmıştı, Ben Kingsley ise filmde Meyer Lansky rolündeydi. Önümüzdeki hafta vizyona girecek ‘Lansky’ filminin başrol oyuncusu Harvey Keitel de yine ünlü bir gangster olan Mickey Cohen rolündeydi.
Ulusal suç örgütünün mimarları
Lansky’a geri dönersek... O yıllarda daha sonraları mafyanın öne çıkan isimlerinden biri olacak Charles ‘Lucky’ Luciano da Sicilyalı göçmen çocuklardan oluşan bir çetenin lideriydi. Çete, kendilerinden küçük Yahudi çocukları gasp ediyordu. Anlatılanlara göre, Charles, kendisinden 5 yaş küçük Meyer’i tehdit ettiğinde çocuğun cesurca kavgaya girmesinden etkilendi ve ikili yakın arkadaş oldu. Sonraki yıllarda ikili Ulusal Suç Örgütü’nün mimarları olacaktı. Bu oluşum ABD’deki mafya aileleri için bir yönetim organıydı.
Lansky 8. sınıfı bitirdikten sonra çeşitli hırdavat ve aletler satan bir dükkanda çalışmaya başladı. Ancak çok kısa bir süre sonra ‘tam zamanlı’ bir gangster oldu. 1928’de ABD vatandaşı oldu. Lansky, kumar ve bahis işlerinde önemli bir isim olan Arnold Rothstein’le tanışıyordu. 1920’lerdeki içki yasağında Rothstein’ın koruması altında içki kaçakçılığına başladı.
Aynı zamanda Bugsy Siegel ile birlikte otomobil ve kamyon kiralama işindeydi. Farklı girişimlerde de Lucky Luciano ile işbirliği yapıyordu. Lansky, Lucky Luciano’nun güvendiği ve hayran olduğu biriydi. Bazı İtalyanlar, Lansky’nin gördüğü kraliyet muamelesini kıskandı, ancak Luciano bu tür şikayetlere hiçbir zaman aldırış etmedi.
Sadece bir kez hapis cezası aldı
Lansky, giderek daha fazla güçlenmeye başladı. Yahudi mafyası onun yönetiminde New York’taki ve ülkenin dört bir yanındaki İtalyan mafyasıyla eşit bir güce sahipti. 1930’lu yıllarla birlikte sonradan ‘suçun başbakanı’ olarak anılacak olan Frank Costello ile birlikte New York, New Orleans, Florida, Bahamalar ve Küba’da kumarhaneler açtı. Yerel politikacıların korumasından yararlandıkları için sorun yaşamıyorlardı.
Mafya içinde sözünün en büyük anlaşmalardan daha sağlam olduğuna inanılıyordu. “Yalan söyleme, bir yalan söylediğinde onunla başa çıkabilmek için başka bir yalan söylemen gerekir” sık kullandığı bir cümleydi. Lansky’ın kumar işinde başarılı olmasının nedenlerinin başında bahis oyunlarının matematiksel olasılıkları hakkındaki uzmanlığı geliyordu. Rüşvet verdiği kamu görevlileri ve kolluk kuvvetleri sayesinde rahat hareket edebiliyordu. Kumarhanelerinde asla hile yapılmadığı söyleniyordu.
1950’de Frank Costello ve diğer suç örgütü liderleri hakkında ifade vermek zorunda kaldı. Kumar suçlamalarını kabul etti ve 1952’de kumar faaliyetleri nedeniyle üç ay hapis cezası aldı. Aldığı tek ceza da bu olacaktı.
Lansky ile ilgili bir detay da Nazilere karşı ‘savaşı’. 1930’lu yıllarda Lansky ve çetesinin Nazi yanlısı Alman-Amerikalıların düzenlediği mitingleri dağıtmaktan, 2. Dünya Savaşı sırasında Alman casusları ve sabotajcıları yakalama operasyonlarına kadar pek çok olaya da karıştığı iddia edildi.
Küba’daki parlak günleri devrimle bitti
Küba Devlet Başkanı Fulgencio Batista’yla dostluk ve iş ilişkisi bulunan Meyer, Küba’da pek çok kumarhane işletti. 1946’da ABD’nin ünlü mafyalarının katılımıyla Havana’da bir konferans düzenledi. Frank Costello, Joseph ‘Joe Bananas’ Bonanno, Vito Genovese gibi ünlü mafya babaları ve İtalya’ya sınır dışı edilen ama sahte pasaportla Havana’ya giden Charles ‘Lucky’ Luciano da toplantıya katıldı.
Luciano ABD’ye dönmenin meşru bir yolu bulunana kadar kumar işini Havana’da sürdürme ve Lansky’ın ‘mafyanın kralı’ olması konusunda herkesi ikna etti. Yaklaşık 10 yıl boyunca ülkede mafya ve hükümet arasındaki rüşvet alışverişi devam etti. İddialara göre Batista, Lansky kumarhanelerinin karının yüzde 10’unu alıyordu. Batista ve yandaşlarının rüşvet ve vurgunculuk sayesinde ne aldıkları hiçbir zaman tam olarak hesaplanamadı. Lansky’ın Küba’daki parlak günleri Fidel Castro›nun iktidara gelmesiyle bitti.
Bazı iddialara göre Lansky’nin elinde FBI yöneticilerinden siyasetçilere kadar pek çok isimle ilgili belgeler vardı. Ve bu belgeler ve görüntüler sayesinde yargı mensupları ve politikacılara şantaj yapıyordu. 1970 yılında medyada sıkça yer almaya başladı ve vergi kaçakçılığı suçlamalarından kurtulmak için İsrail’e kaçtı. İsrail vatandaşlığı başvurusu geçmişi nedeniyle reddedildi.
1972’de İsrailli yetkililer onu ABD’ye geri yolladı. Miami’de uçaktan indiğinde gözaltına alındığında şunları söyledi: “Hayat bu. Benim yaşım endişelenmek için çok fazla. Olacak olan olacak.” 250 bin dolar kefalet ödedi. Mahkemeye çıkarılsa da hakkındaki tüm vergi kaçakçılığı, rüşvet, haraç gibi bütün suçlamalardan yargılanamayacak kadar hasta olduğuna karar verildi. ‘Büyük patron’ denilen Lansky aleyhine açılan son dava da Lansky’nin sağlığı ve ileri yaşı nedeniyle yargıç tarafından düşürüldü. 1983 yılında Miami’de kanser nedeniyle hayatını kaybetti.
Lansky öldüğünde sadece 60 bin dolar nakit parası vardı. Ancak gizli banka hesaplarında yüz milyonlarca dolar parası olduğu söyleniyordu. Muhtemelen gerçek servetinin ne kadar olduğu ya da nerede olduğu hiçbir zaman ortaya çıkmayacak.