Dünyayı kim kurtaracak?

Gülay Erdemli

İklim değişikliğine karşı yapılan sayısız araştırma var ve pek çok farklı platformda ne gibi önlemler alınması gerektiği tartışılıyor. Bazı projeler ise bilim kurgu filmlerini andıracak
kadar çılgın...

Belki de gözünüze ilişmiştir, geçen hafta yayınlanan bir haberde 4 bin yıl önce soyu tükenen mamutları yeniden yaratma projesi de bu çılgın araştırmalardan bir tanesi. Senaryolara göre avcılık ve bozulan çevre koşulları mamutların soyunu tüketti. Şimdi yeniden hayata dönmeleri mümkün mü?

Aslında bu proje 10 yıldan beri devam ediyor. Ancak bu güne kadar kimse bu araştırmayı hayata geçirmek için yeterli olan fonu sağlamamıştı. Sonunda teknoloji girişimcisi Ben Lamm ve yıllardır ‘Mamut 2.0’ı yaratmak için çalışan Harvard Üniversitesi genetik profesörlerinden George Church’ün iki yıl önce kurduğu Colossal isimli girişim 15 milyon dolarlık yatırım aldı. Şirketin ilk finansmanı karbon emisyonlarını düşürme çalışmalarını destekleyen sermaye şirketi Climate Capital’den ve Bitcoin yatırımlarıyla tanınan, milyarder ikizler Cameron ve Tyler Winklevoss’den geldi. Burada bir parantez açalım; ikizler Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’e Facebook fikrini çaldığı gerekçesiyle dava açtıklarında gündeme gelmişti. Dava sonunda 65 milyon dolar kazanan Winklevoss kardeşler kripto para Bitcoin’in ilk yatırımcılarından.

Fil gibi görünsün ama mamut gibi hareket etsin!

Colossal’ın hedefi, nesli tükenmekte olan Asya fillerini Kuzey Kutbu’nun iklimine dayanacak şekilde, mamut benzeri yeni bir hayvan türüne değiştirmek. Mamut gibi görünecek soğuğa dayanaklı fillere, elemoth ya da yeni fil deniyor...

Church ve ekibi fil yumurtasından aldıkları DNA’yı mamut DNA’sına benzeyecek şekilde değiştirmeyi amaçlıyor. Bu dizilim, mamut fosillerindeki tüylerden, yağ tabakalarından elde edilen genomlar ve Asya fillerinin sahip olduğu genomlar karşılaştırılarak belirlendi. Bu fetüs için kök hücrelerden üretilen, yapay bir mamut rahmi geliştirilecek. Mamut fetüsünün iki yıl boyunca rahimde beklemesi ve ağırlığının 90 kilo olması gerekiyor!

Church, “Birilerini kandırmaya çalışmıyoruz, bu tür -40 derecede hayatın tadını çıkaracak, Kuzey Kutbu’nu restore etmeye yardımcı olacak” diyor.

Bu proje başarılı olursa, tekrar dünyaya gelecek olan yünlü mamutlar, Rusya’nın Sibirya bölgesinde bulunan 20 bin hektarlık Pleistocene Park’a yerleştirilecek. Bir zamanlar yünlü mamutların otladığı Sibirya ve Kuzey Amerika tundrası hızla ısınıyor ve karbondioksit salınıyor ve şimdi buraya yosunlar hakim. Pembe hayallere göre mamutlar bölgedeki kar tabakalarını ezerek sıkışmalarına ya da kazıyarak soğuk havanın toprağa nüfuz etmesine yardımcı olacak, yosunları parçalayacak, ağaçları devirecek ve dışkılarıyla gübre sağlayarak otlakları koruyacak.

Pleistocene parkını yöneten Rus bilim insanları Sergey Zimov ve Nikita Simov, ekosisteminin eski haline dönüp dönemeyeceği hipotezini bu parkta test ediyor. Parkta atlar, geyikler, ren geyikleri, bizon ve yaklar dahil olmak üzere 150 hayvan türü yaşıyor. Dertleri bu hayvanları ziyaretçilere göstermek değil. Kuzey Kutbu toprağının altında, donmuş bir toprak tabakası(permafrost) var ve içinde çok sayıda bitki hapsolmuş durumda. Dünyanın ikilimi ısınmaya devam ettikçe permafrost eriyecek, içeride kalanlar çürüyüp hava sera gazı salınacak ve iklim değişikliği daha da şiddetlenecek. Büyük hayvanlarla dolu bir otlak bu kaderi değiştirmeye yardımcı olabilir. Kuzey Kutbu büyük hayvanlarla doldurulmasının permafrostun yaklaşık yüzde 80’inin en azından 2100 yılına kadar donmuş halde kalmasına yardımcı olacağı tahmin ediyor. Öte yandan ekosistem değişmezse yalnızca yüzde 43’ü donmuş kalacak ki bu da bir felaket!

Mamutların tekrar ekosisteme dahil olması adına yapılan çalışmalar sadece George Church ve ekibi tarafından yürütülmüyor. Japon bilim insanları da benzer bir projeyle mamutları tekrar hayata döndürmek için çalışmalar yapıyor...

Etik tartışmalar alevlendi

Proje devam ederken etik tartışmalar da şiddetleniyor. Bu şekilde yeni türler yaratmaya hakkımız var mı? Yapabilsek bile yapmalı mıyız? gibi sorular bilim çevrelerini ikiye böldü. Bir görüşe göre, hayvanlar sadece biyolojik makineler ve genetik kodlarının toplamı değil! Diğer türlerle ve kendi türleriyle karmaşık bir ağ içinde yaşıyorlar. Biyolojisi hakkında çok az şey bilinen yeni bir tür oluşturmak bu sisteme büyük zarar verebilir. İlk nesil yeni hayvanların sisteme nasıl adapte olacağının bilinmemesi de eleştiriliyor. Soyu tükenmiş bir canlının dünyaya döndürülmesi havalı bir proje olsa da bu yeni türün ‘zavallı bir yaratık’ olacağını iddia eden bilim insanları var.

Ancak ne olursa olsun genetik mühendisliği dünyadaki yaşamı dönüştürme adına inanılmaz bir güç veriyor. Mamutları tundraya geri getirmek başarılı olsa da olmasa da bu süreçte geliştirilen teknolojinin insanlığa büyük faydası olacağı kesin!

İSRAF ETME, PAYLAŞ!

Olio uygulamasını duydunuz mu? 2015 yılında IOS ve Android cihazlar için geliştirilen bu mobil uygulamayı ben yeni öğrendim.

İngiltere’de Saasha Celestial-One ve Tessa Clarke’ın geliştirdiği uygulama geçen hafta 43 milyon dolarlık hayli yüksek bir yatırım aldığında tekrar gündeme geldi. Bu ücretsiz uygulama fazla yiyeceklerin çöpe atılmasının önüne geçerek, israfı önlemeyi amaçlıyor. Sistem basit... Kullanıcı uygulamayı indiriyor, evinin konumunu ayarlıyor ve çevresindeki komşu ev ve işyerlerinden teklif edilen yiyecek ve içeceklerin neler olduğunu görüyor. fazla yiyeceği olanlar bunları uygulama üzerinden paylaşıyor ve yakınlarında talep eden ‘komşularıyla’ paylaşıyor.

Uygulamada kullanılmamış ve son kullanma tarihi yaklaşan paketli ürünlerin paylaşılmasına da izin veriliyor. Paketler kargo ya da elden teslim edilebiliyor. Aslına bakarsanız, eskiden pişen yemeklerin, keklerin, böreklerin komşularla paylaşıldığı adetin modern bir versiyonu gibi...

Fikir, İngiltere’de her evden yılda toplam 7 milyon ton yiyecek ve içeceğin çöpe atılmasının önüne geçebilmek için ortaya çıkmış. Olio değiş tokuşa dayalı bir sistem değil. Yemek almak için bir şey vermeniz gerekmiyor. Uygulama bu yönüyle birçok kişiye yardımcı olmuş. Kısıtlı bütçeyle yaşamak zorunda olanlar, çok yoğun çalıştığı için yemek yapmaya fırsat bulamayanlar ya da sadece farklı bir tat denemeyi tercih edenler bile Olio’yu kullanıyor. Ama temel motivasyon israfın teoride değil pratikte önlenmesi.

İngiltere’de bazı büyük gıda üreticileri ve marketler de son kullanma tarihi yaklaşan yiyecekleri platformda paylaşıyor. Tuvalet malzemeleri, mutfak aletleri, kitaplar, giysiler ve oyuncaklar gibi gıda dışı ev eşyaları da Olio’da yer almaya başladı.

Henüz sayıları çok fazla olmasa da uygulamanın Türkiye’de de kullanıcıları var.

“Biden gayrimeşru Başkan, Trump geri dönmek için güç kullanabilir!

ABD’de yeni yayımlanan bir anketin çarpıcı sonuçları var. Chicago Üniversitesi’nin yaptığı geniş kapsamlı ankete 47 milyon ABD’li katıldı. 21 milyonu Biden’ın gayrimeşru bir başkan olduğunu Trump’ın ‘şiddetle’ başkanlığı geri alması gerektiğini düşünüyor!

‘İsyancı’ duygulara sahip bu 21 milyon kişinin çoğu bir seferberlik durumunda ‘şiddet’ kapasitesine sahip. Bu grup içerisindeki en az 7 milyon kişinin bir silahı var, 3 milyonu da ABD ordusunda görev yapmış. 6 milyonu aşırı sağcı milisleri ve aşırılık yanlısı grupları destekliyor.

Araştırma nüfusa oranlandığında ABD’li yetişkinlerin yüzde 9’unun Trump’ı yeniden başkanlığa getirmek için güç kullanmayı meşru gördüğü ortaya çıkıyor. Yetişkinlerin yüzde 25, 2020 seçimlerinin Trump’tan çalındığı ifadesine katılıyor. Trump’ı geri getirmek için güç kullanmayı meşru görenlerin yüzde 90’ı Biden’ı gayrimeşru görüyor. Yüzde 68i de ABD’nin geleneksel yaşam biçimini korumak için güce ihtiyaç duyabileceğini düşünüyor.

Anketi yönetenler, Trump’ın ‘isyankar’ taraftarlarının askeri deneyimleri, silah sahibi olmaları, aşırılık yanlısı gruplarla bağlantılarıyla birleşince ABD’de şiddetli bir ayaklanma için önemli bir destek olduğunu iddia ediyor.

Hem gücün Trump’ı geri getirmek için haklı olduğuna inanan, hem de Biden’ın gayrimeşru başkan olduğunu düşünen 21 milyonun ‘ana akım’ toplumun dışında kalan iki görüşü daha var: Yüzde 63’ü Afrikalı Amerikalılar ve Latin kökenlilerin sonunda beyazlardan daha fazla hakka sahip olacağına inanıyor. Yüzde 54’ü ise Qanon hareketinin inancı olan ‘şeytana tapan pedofillerden’ oluşan gizli bir grubun ABD hükümetini yönettiği konusunda hemfikir.

Araştırmacılar bu son anketin 6 Ocak’ta ABD kongresine yapılan ve dört kişinin hayatını kaybetmesine neden olan saldırının; ülke çapında daha önce yaşanan aşırı sağcı protesto ve saldırılardan daha güçlü bir ana akım hareketi temsil ettiği bulgularını güçlendirdiğini söylüyor.

Bu isyancıların ne zaman harekete geçeceklerini hatta harekete geçip geçmeyeceklerini kesin olarak söylemek mümkün değil. Ama gerçek şu ki bu hareket birçok insanın düşündüğünden çok daha büyük ve karmaşık…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.