Geçen hafta Vox’ta okuduğum bir makale yapay zeka ile ilgili ilginç gelişmelerden bahsediyordu. Wharton’ın profesörlerinden Ethan Mollick, MBA öğrencilerinden, önceden eğitilmiş algoritmaları kullanan bir yapay zeka (AI) modeli olan GPT’ye teknoloji dersinde tartışılan konulardan biriyle ilgili makale yazdırmalarını istedi. GPT hiç de fena olmayan bir iş çıkardı, üstüne üstlük bir başka kritik testi de geçti. İntihalleri tarayan bir program olan Turnitin’e göre de iyi bir not almayı başardı.
Yapay zeka araştırma şirketi OpenAI tarafından geliştirilen ve Kasım ayında kullanıma açılan ChatGPT ile yapılan görüşmeler sosyal medyada viral olmuştu. İnsanlar online ve ücretsiz olarak kullanılabilen ChatGPT’yi şakalar yapmak, senaryo ve şarkı sözleri yazmak için kullandı. OpenAI’ın yazıyı görsele dönüştüren yapay zeka uygulaması DALL-E’nin yanı sıra, selfie’ler üzerinde oynayıp kendinizi ‘şahane’ bir hale getirdiğiniz Lensa AI, uygulamaları arasına selfie’leri sanatsal bir hale getiren “Magic Avatar”ı ekleyince popülerliğine popülerlik kattı. Bir ayda altı kat büyüyen Lensa AI, avatara dönüştürmek için eklenen selfie’lerin farklı amaçlar için kullanılma riski ve özel hayatı ihlal ettiği gerekçesiyle tartışılıyor. Bir iddia da Lensa AI’ın selfie’leri kendi yapay zekasını eğitmek için kullanıyor olması.
Yazının başında adı geçen ChatGPT henüz test aşamasında olmasına rağmen yetenekli olduğunu kanıtladı. Bu uygulamanın Google’ın yerini alacağını iddia edenlerin sayısı da az değil. Maşallah cin gibi bu yapay zeka. Matematik denklemlerini çözüyor, çeviri yapıyor, size pek çok konuda tavsiyede bulunuyor, metinleri özetliyor vs...
ChatGPT’ye dilediğiniz soruyu sorabilirsiniz; alacağınız cevaplar da çoğu kez yararlı olacaktır. ‘Bana bir aşk hikayesi yaz’ da diyebilirsiniz, Einstein’ın görelilik kanununu da anlattırabilirsiniz. Hatta evlenme teklifi için fikir bile isteyebilirsiniz.
Yapay zeka dünyasında gerçekten bir şeyler dramatik şekilde değişiyor. GPT’nin zekası, birkaç teknoloji milyarderinin yatırımı da dahil olmak üzere büyük bir bütçe ve internetteki geniş veri kaynağından gelen muazzam bir bilgiyle eğitildi. GPT karşılıklı insan görüşmesi konusunda da hiç fena değil.
Akıllı ama kuşkusuz ki kusursuz değil bu teknoloji. Teorik olarak bazı ahlaki çizgileri aşmamak için tasarlandı ama önyargılı ve saldırgan şeyler de söyleyebiliyor. GPT’nin eski bir sürümü islam düşmanı içerikleriyle çok tartışılmıştı. Yeni sürümünde ırkçı, cinsiyetçi soruları soramıyorsunuz…
Kaç ‘akıllı’ öğrencinin sınavlarda kopya çekmek için GPT kullanacağını, hocaların onları yakalamanın bir yolunu bulup bulamayacakları belli değil.
“Google öldü, yaşasın GPT” demek için henüz erken olsa da istikametin o yönde olduğunu söylemek yanlış olmaz…
48 bin yaşındaki bir virüs bize bulaşır mı?
İklim değişikliğine bağlı olarak buzullar erirken, binlerce yıldır donmuş bir halde olan bakteri ve virüsler de serbest kalıyor. Bilim insanları Sibirya’da on binlerce yıldır toprağın altında gömülü kalan bazı virüsleri canlandırdı. Yeniden canlandırılan en genç virüs 27 bin, en yaşlısı ise 48 bin yaşındaydı. Bu virüslere verilen isimler de hayli egzotik; Pandoravirus, Pacmanvirus…
En yeni çalışma Almanya, Fransa ve Rusya’dan bir grup bilim insanı tarafından yapıldı.
Bilim insanları ortaya çıkan tüm bakteri ve virüslerin tekrar dolaşıma girip girmeyeceğinin cevabını net olarak veremese de riskin büyük olduğu konusunda uyarıyorlar.
Şimdiye kadar bilinenlerin insanlar için tehlike oluşturma ihtimalleri düşük ama… Acanthamoeba polyphaga mimivirus adlı bir tür büyük amipleri enfekte ediyor ve insanlarda pnömoni ile ilişkilendiriliyor. Ancak bu ilişki henüz kanıtlanamadı. Asıl endişe buzların çözülmesiyle birlikte belki de binlerce yıl önce bulaşıcı bir hastalıktan ölmüş olan birindeki virüsün dünyaya salınabilecek olması.
Konu fazla karamsar gibi görülebilir ama iyi tarafından bakalım, şimdiye kadar bu bakteri ve virüslerin insanlara bulaşabileceğine dair bir kanıt elde edilmiş değil.
Bi sal gitsin...
Aralık ayı malum… Popüler kültürde ya gelecek yılın trendleri konuşulur ya da bitmek üzere olan yılın değerlendirmesi yapılır. Dünyanın en önemli sözlükleri de birer birer 2022 yılının ‘kelimesini’ seçiyor. Bir iki tanesini de bu köşede geçen haftalarda yazmıştım. Gelelim en meşhur sözlüğün kelimesine… Oxford Sözlüğü ilk kez yılın kelimesini internet oylamasıyla seçti. Goblin Mode (goblin modu), oyların yüzde 93’ünü aldı.
Goblin aslında ‘cin’ anlamına geliyor ama dini değil folklorik bir kavram. Kötü ruhlu, huysuz, çirkin vücutlu cin bir yaratık olarak tanımlanıyor.
Goblin modundaki insan tembellik yapmaktan, kafasına göre takılmaktan memnun. Yemek pişirmek yerine paketli gıdalar tüketmek, giydiklerine dikkat etmemek, günü sosyal medyada geçirip pijamayla markete gitmek bu moda girenlerin yaptıkları arasında. Özetle goblin modu pandemiden miras kalan bir hal… Bu moda girenler için gençlerin deyimiyle ‘salmışlar’ demek mümkün. Zaten bir ‘goblin’ neye benzediğini niye önemsesin ki! Pandemide üçüncü yıla girmişiz, üçüncü dünya savaşı çıkar mı tartışmaları ara ara alevleniyor… Bu kelime de zamanın ruhuna uygun görülmüş….
Goblin modunu ifade eden videoların popülaritesi gün geçtikçe artıyor. Yüz binlerce sosyal medya kullanıcısı bu ruh halini anlatan videolar paylaşıyor.
Yani işin doğrusu bu mod bize uyar… Zaten alışmadık mı ‘sal gitsin’ demeye…