Olmuyor, zorlamanın bir anlamı yok!

Gökhan Aktürk

Yöneticilik liderlik apayrı bir hadisedir, takım olmak ise bambaşka bir şeydir. Fenerbahçe, Aziz Yıldırım sonrası yöneticilik ve takım ruhundan çok uzaklaşmış bir kalıba büründü. Başkan Ali Koç ezici bir üstünlük ile kazandığı zaferi maalesef egosuna yenik düşürdü. Plansız yapılan transfer politikası, ben bunu beğeniyorum bunu alacağım mantığı rakiplerini küçümsemeler…

İstikrarlı bir futbol şubesi oluşturamaması, başarılı aldığı basketbol şubesinde devamlılığı sağlayamaması, her sene sil baştan bir takım yaratma sevdası durumu bu hale getirdi. Kendisi seçtiği, istediği teknik direktörlerin hiçbiri ile devam edemedi. Kariyer sonu gelmiş oyuncuları transfer etti, ‘genç oyuncu yetişecek’ , ‘rezerv takım alınacak’ söylemi havada kaldı.

Max Kruse, Perotti, Rami, Zanka, Samatta, Cisse gibi hayal kırıklığı transferler, ‘siz benim hayal ettiğim Fenerbahçe’yi hiç anlamamışınız’ sözü ile doğrulandı. Taraftarın gururla gezebileceği bir Fenerbahçe yaratma düşüncesi, istifa tagı yazılınca hain ilan etmeye kadar sürdü. 28 şampiyonluk diye ortaya bir konu attı, doğru olmasına rağmen iki yılda bir arpa boy alamadı. Gitti geldi, gitti geldi, sonunda Kulüpler Birliği başkanı olunca konuyu da kapadı. Diğer takımların şampiyonluklarını izleyerek başkanlığını geçirdi, şimdi kendi taraftarı dışında herkes kalmasından yana. ‘Balık baştan kokar’ atasözümüz Fenerbahçe’yi baştan aşağıya anlatıyor an itibari ile.

Başarı için getirilen Jesus’un Dünya Kupası sonrası takımdan kopması, verdiği kararların anlamsızlığı, sahada birçok oyuncunun ‘sadece ben’ diye oynaması, takım ruhundan ayrılması bu sonuçları getiren etkenler oldu.

Sonuç olarak büyük bir Fenerbahçeli olabilirsiniz, ülkenin en zengin insanı da olabilirsiniz ama spor kulübü yönetmek apayrı şeylerdir. Koltuk biraz ağırdır…

Ülke olarak bir konu üzerine günler aylar bazen yıllarca tartışmalar yapıyoruz, sonucu da her zaman kaos ile bitiyor-devam ediyor. Deprem sonrası TFF aldığı karar sonrası, Gaziantep ve Hatayspor ile oynanacak maçları hükmen galibiyet olarak açıkladı. İlk gün Beşiktaş buna itirazda bulundu, TFF’ye yazılar yazdı, UEFA’ya şikayetler etti, en son Kulüpler Birliği’nde konu değerlendirildi işin içinden çıkılamadı. Fenerbahçe, Galatasaray ‘karar verildi dönülemez’, Beşiktaş yanı sıra birkaç kulüp ‘olmaz bu karar adil değil’ , Konyaspor ‘o zaman biz de Türkiye Kupası’nda elendik onu da saymayalım’ diyor. İşin içinden çıkabilene aşk olsun. Hakem-MHK-adalet konularımız varken bu konu geldi tam karıştı olaylar.

Galatasaray şampiyon olsa Beşiktaş daha az deplasmana gittik diyecek. Beşiktaş’ın puanları verilse Fenerbahçe-Galatasaray konuyu uzatacak. Fenerbahçe olsa, Galatasaray Lale Orta ile şampiyon oldu diyecek. En iyisi, depremzede vatandaşların da morallerini biraz yüksek tutmak için kupayı verin Gaziantep ve Hatayspor’a kaos bitsin. Şampiyonluk primleri verilsin takım ve bölge biraz kendine gelmeye çalışır. Konuyu da UEFA’ya tatlı bir dil ile anlatıp, tartışan büyüklere mini bir play-off yapıp Avrupa sıralaması belirlersiniz. Sonuç olarak kulüp ve taraftar için önemli olan kupa, maliyet-sistem-oyun diğer planlarda…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.