Spor kulüplerinde başkanlık yapmak, siyasi bir partiye başkanlık yapmaktan daha fiyakalı bir iştir bence. Yönettiği takım bir de başarılı olsa yeme de yanında yat. Bunu ligimizde gösterebilen başkan var mı derseniz, bir elin parmağını geçmez sanırım.
Sosyal medya ve sözde efsaneleşmiş yorumcuların sözleri ile yapılan işlerin sonucu ortaya bir enkaz çıkardı. Bu enkazı yönetebilecek, 3.5 sezonda bir yıl, yani toplamda 29 maç takımı teknik direktörsüz bırakan, başarıya Norveç’ten daha uzak olan bir yönetimin bunu başarması oldukça zor. Vizyonu sadece Fenerbahçe’yi yenmek olan teknik direktör düşünceleri. Avrupalı yıldızların bu takımda oynamak için can attığı, rakip takımdaki yıldızların giderken Fenerbahçe’nin büyüklüğünden bahsettiği bir kültürden, bu kulübü ‘normal’ hale getiren vizyonunu kimsenin anlayamadığı başkan Ali Koç’a uzanan bir süreç.
Burası Kadıköy buradan çıkış yok sözünü de tarihe karıştırdı sayın başkan. 3.5 yıllık süreçte Kadıköy’ü en hafif tabirle rakip takımlar için cennet haline getirdi. Sosyal medyada Ersun Yanal gelsin dendi, Yanal geldi. Takımda 20 maç oynamış, kendini efsane sanan yorumcular, bu takım 4’lü oynar dedi, takım bu yorumların ışığında 4’lü oynatıldı. Pereira gitsin, Cocu gitsin, Ersun gitsin dendi. Ne mi oldu? Evet, hepsi gitti. Yanında Fenerbahçe ile özdeşleşmiş Emre ve Volkan da gitti. En önemlisi, koltuğa seni taşıyan taraftar da yanından gitti.
Başkan istifamı isteyenlerin taramasını yaptık yüzde 49.7’si Norveç’ten bot hesap dese de, taraftar Norveççe (ledelsen trekker seg) ya da İngilizce (management resign) demediler. Türkçe olarak Yönetim istifa dediler.
Sözlerimi dün aldığımız üzücü habere değinerek bitirmek istiyorum. Konyaspor’un milli savunmacısı Ahmet Çalık’ın aramızdan erken yaşta ayrılması hepimizi çok üzdü. Merhuma Allah’tan rahmet, sevenlerine ve futbol camiasına baş sağlığı diliyorum.