Mehmet Demirkol: “Hayatımda gördüğüm en sorumsuz insan Mehmet Büyükekşi. Adama hiçbir şey olmuyor. Futbolla alakası yok, hiçbir şeyi bilmiyor, beceremiyor. Futbol sahalarında Beşiktaş başkanına parmak sallamak dışında bir şey yapmadı” diyerek Türkiye Futbol Federasyonu başkanını kendince özetledi. Göreve geldiğinden itibaren değişik yönelişlere girip çoğundan başarısızlıkla çıkan başkan, hakeminin tokatlanması olayı sonrası pazar akşamı çıkan olaylar ile ilgili yine sessiz ve güçsüz kaldı.
İçişleri Bakanı, Vali açıklamalarını yaptıktan sonra zoraki bir açıklama yayınlayarak olayı ortadan geçiştirdi. Futbolu yöneten bu kişinin olaylardan uzak kalması pazar akşamı öncesine de dayanıyor.
Riyad krizi başkanı tamamen bitirdi. Biz hakemlerimizi yapay zeka ile seçiyoruz söylemleri gerçeği yansıtmadığı gibi bazı takımların maçlarına formsuz, hedef halinde olan kişileri atadı. Riyad krizi sonrası yaşananlar ile ilgili açıklama yapmadığı gibi iki takımı ortaya attı. İhale Fenerbahçe’ye kaldı. Halil Umut Meler’in darp edilmesi sonrası hiçbir hakeminin yanında olmadığı gibi bu olayda da hakemini ortada bıraktı. İzlemeye gittiği Beşiktaş maçı sırasında taraftarın tepkisine karşı kulübün başkanına parmak sallayıp tehditlerde bulundu. Masaları yumrukladı. Galatasaray üyeliğinden vazgeçmediği gibi verdiği kupa seremonisinde taraftar gibi sevinçler atarak tepki çekti. En son olayda ülkenin en iyi gösterilen hakeminin neyden çekindiğini bilemediğimiz durumda maçı tatil ettirmeyip durumların bu hal almasını sağlayarak dibe vurmuş futbolu rezalet saflarına taşıdı. Fenerbahçe şampiyon olsa hakemlerin yardımı ile şampiyon oldu denilecek, Galatasaray şampiyon olsa TFF ve ekibi ile şampiyon oldu diyecekler. En iyisi her şeyi başardığını düşünüp kendisinde hiç suç bulamayan Mehmet Büyükekşi’ye kupası verilsin, kendisi de görev yetkilerini teslim etsin.
SEVİNMEYİ UNUTMUŞUZ
“Bir insanın sevinci ötekine dert olur.” Ülke olarak tam bu hale gelmiş durumda gibiyiz. Sevinemiyoruz. Hatırlanılan 90’lı yıllarda Fenerbahçelisi Beşiktaşlısı, Ankaragücülü futbolseverler statta maçlarını izler, birbirleri aleyhlerine bağırır, maç sonu aynı güzergah üzerinden evlerinin yollarını tutarlardı. Günümüze gelince deplasman tribünü geniş güvenlik önlemleri alınarak maça gelebilecekler, ya da güvenlik sıkıntısı var bu maça deplasman seyirci alamıyoruz. Ona da ikna olmuştuk, ancak Trabzonspor futbol kenti olarak gösterilen, futbolu bütün içtenliği ile yaşanan memlekette bir insan sarı lacivert montu ile geziyor diye saldırıya uğrar mı? Gezemez diyorsanız, diğer takım taraftarı 3.000 kişi gelip stadında sizi yenip şarkılar türküler söylerek gittiler. Çıkan olayların organize olduğu tamamı ile belli bu olay da suçluların kim oldukları da gayet net belli. Cezalar ne olur derseniz şimdiye kadar ne oldu ki bundan sonra olsun.
Sonuç olarak Fenerbahçe geleceği ile ilgili karar verecek ligden çekilme, kalan maçlara yedeklerle çıkma, uygunluğu var ise başka bir ülkenin ligine başvuru yapma. Trabzonspor başkanı Ertuğrul Doğan bu konunun tamamen taraftara yıkılmasına izin vermeyeceğini düşünüyorum. Kaosun en çok kendisine yaradığı Galatasaray ise köşesine çekilip rakip oyunculara çıkacak cezaları beklemeye geçti. Şiddet dilinin yaygınlaştığı, sosyal medyadaki kirli ortam toplumu bu hale getirdi. Sevinmeyi dahi beceremediğimiz günler de takımınız kupa alsa ne olur almasa ne olur.