Yabancı futbolcu sevdalısı, yabancı hoca düşmanlığı içinde futbolun bir yerlere gelmesi için tepinip duruyoruz, sonuç; hep yerimizde sayıyoruz.
Yabancı futbolcu transferi gerçekleşeceği zaman, evet tam ihtiyacımız olan kalite gelir ise takımı alıp götürür başka bir ruh yaratır. Alınacak olan yabancıyı yetiştiren teknik direktörü almak istediğimizde Türk hoca kalmadı da takımı elin yabancısına emanet ediyoruz söylemleri geleneğimiz haline geldi. Yabancı hoca hele bir de Milli Takım hocası ise vurun sopayı, nasılsa sesi çıkmaz çıksa da sustururuz.
İspanya’da harikalar yaratan iki hocayı iş bilmiyor diye ülkelerine söylene söylene gönderdik, Jesus harikalar yaratacak diye getirdik “Sistemden anlamıyor, böyle sistem mi olur?” diye arkasından söylene söylene yolladık.
Kuntz geldi; ilk başladığı günden itibaren sevdiremedi kendisini, espri yaptı ters anladık olumlu görünmeye çalıştı bize ters gelir böyle düşünceler içerisine girdik. Üst kademesine bir şeyler söylemek istendi çekinildiği ( korkulduğu) için söylenemedi güçsüz olan kimse ona söylenildi. Kazansa niye kazandı kaybetse bu takıma kaybedilir mi felsefesi…Yerine düşünülen isimler ise sosyal medyanın gazı ile ilerleyen kişiler. Abdullah Avcı deniyor, gelse iki maç sonra Beşiktaş’ta ne yaptı burayı hak etti diyeceğiz. Şenol Güneş Milli Takım’ı en alt seviyeye düşüren hoca, Fatih Terim Galatasaraylı oyunculardan kurulu bir takım kurar.
Gerçek sorunlar hep halının altına süpürmek. Takımda değişmeyen abicilik ruhu, anlık bütün topların Hakan Çalhanoğlu’nda toplanması, o pası Cengiz Ünder’e atması. Ermenistan maçı sonrası eleştirilen Kuntz için Mert Günok, Kerem Aktürkoğlu, Hakan Çalhanoğlu dışında takımında ilk 11’de oynayan oyuncu yok gibi, Çağlar uzun zaman futboldan uzak, Merih sezon öncesi idman yapamadı sağ bekler( Mert , Zeki) takımlarında yedek, hatalı görülen sol bek Cenk denenmek için oynadı. Hakan Çalhanoğlu ülke sınırlarına girince ayağı değil söylemleri ile tutunmaya çalışıyor.
Hakan Şükür sonrası forvet çıkaramayan bir sistem var ise bunun suçlusu Kuntz mu? Doğal olarak takım patronu Alman hoca olduğu için bütün suç kendisine kalıyor. Her konuya geniş geniş bakan bizler bu olayda neden sığ düşünüyoruz peki gruptan çıkma şansı hayli yüksek olan bir takım için Ermenistan beraberliği sonrası karalar bağlanması neden?
Hırvatistan maçına kadar görevde kalır mı kalmaz mı bilinmez ama alınacak olumsuz sonuçla Alman hoca gönderilmesi kesin, yerine gelecek kişi ise şöyle seçmeli TFF, ya da takımın ağır abileri seçecekse (Fatih Terim,Şenol Güneş, Abdullah Avcı) üçlüsünün aynı anda görevde olması, böyle olur ise ne medyada bölünme olur ne takımın ağır abileri arasında.
Hakem atamalarını yapay zeka ile belirleyen sayın Büyükekşi bunu da deneyebilir!