İlk iki maçı kazanıp kendimizi Katar’da sanıp, birkaç karşılaşma sonrası ümitlerimizi tüketmiştik. Futbol ihtimaller oyunu, biz yine bu ihtimallerin kucağına düştük. Hayatın her anında olduğu gibi, futbol hayatının içinde de umutlar hep vardır. Play-off yolunda tek amacımız ‘eğer kazanamıyorsan ,kaybetmeyeceksin’di.
Stefan Kuntz, Cebelitarık maçı sonrası, her şey bitmedi kazanmamız gereken bir maç daha var, söylemi ile Karadağ maçının önemini unutturmadı. Türkiye’ye sürprizimiz var diyen, Radulovic deyimi ile maç da sürpriz bir gol ile başladı. Çıkarken merkez de kaptırdığımız top ile golü kalemizde gördük.
İlk maça nazaran oyuna daha ofansif başladılar. İlk yarıda kaptırdığımız topları yarı sahalarından, hızlıca çıkıp defans hattımız yerleşmeden bir kaç pozisyonda buldular. Abduş-Kerem uyumu çok iyi zamanda gol bulmamızı sağladı. Malum kapanan defansları açmak, çözemediğimiz en önemli konulardan biri. İlk yarıda rakibin eksikleri olan duran toplar, defans arasına atılacak pozisyonları az bulsak da Burak Yılmaz gününde olsa öne de geçebilirdik.
Bu maç Hakan Çalhanoğlu‘nun maçı gibi görünse de Milano derbisindeki hareketliliğinin uzaktan yakından alakası olmadı. Aldığı topları ezen, Burak Yılmaz dışında pas trafiğine girmeyen, orta saha oyuncumuz vasat futboluna bu maç da devam etti. Orkun çok iyi yerden vurarak, güzel zamanda golü bulmamızı sağladı. Gol sonrası girdiğimiz rehavet pahalıya patlayabilirdi, Çağlar çizgiden çıkardı.
Stefan Kuntz sanki bu maç da, oyuncu değişiklerinde Cebelitarık maçına nazaran iyi performans gösteremedi. Orkun orta sahayı çok iyi toparladı ama Caner, Hakan, Burak Yılmaz üçlüsünün aynı anda sahada kalması, direncimizi biraz düşürdü.
Karadağ karşı bu sefer son dakikalarda oyun kontrolünü bırakmadık. Karadağ ne kadar inatçı bir takım olduğunu bu maçta da gösterdi. İddiası olamamasına rağmen, sonuna kadar mücadele ettiler.
Doğrudan katılabileceğimiz Dünya Kupası biletini kendi elimizle vermiştik Çok iyi zamanda şansımız döndü, zorlu play-off yolu bizi bekliyor.