Bir matbaa tesisi düşünelim son sistem eksiksiz, her şeyi yeni ama, yıllardır renkli bir basım yapamıyor. Tam renk vermeye kalkıyor, dönüyor bakıyor başladığı yere geri dönüyor. Patron her yıl usta değiştiriyor, sene dolmadan çalışanları yeniliyor. Olmuyor ne yapsa olmuyor. En son usta diyor ki, patron sen bize renk vermiyorsun, biz sana nasıl renkli güzel basım yapalım.
Fenerbahçe’de aynı bu matbaa tesisi gibi... Başkan hocaya ve oyunculara renk vermiyor-veremiyor. 2021 yılı biterken kulüp yine fabrika ayarlarına geri döndü.
Başkan Ali Koç büyük sözlerle geldi takımın başına, taraftara bambaşka sözler verdi. İlk yaptığı kurulu düzeni bozmak oldu. Takım da, yanlış anlaşılma olmasın takım ruhu denilen olayı bitirdi. Şu an ki kadroda, eski oyuncu olarak Ferdi Kadıoğlu kaldı. Yönetimde olan, teknik heyette olan, eski futbolcular takımdan uzaklaştı, uzaklaştırıldı. Başkan, gelen teknik direktör, futbolcular dahi şampiyonluk yazgısını bırakmadı. Taraftara şirin gözükmek için, biz şampiyonuz diğerleri sıralamasını belirlesin dendi. Şampiyon kadro kuruyorum sil baştan takımı yenile, ligi tamamlayabilen hoca, futbolcu?
Oyunumuzu iyi oynayalım, geliştirelim oyuncu yetiştirelim düşüncesi olmadı. Neden olsun ki, takıma gelen herkes büyük yıldız, büyük hoca zaten... Mecbur şampiyon olacağız, hayır mecbur iyi oynamalıyız iyi oynarsan zaten başarılı yoldasın demektir.
Bu sene ilk yedi hafta, takımın oyunu iyileşmeye başladı, kimsenin anlamadığı bir şekilde, megafonlar ortaya çıktı, Mesut, İrfan takımda niye yok algısı, bazı spor yorumcuları ve sosyal medya ile yönetilen yönetim, takımı bu hale getirdi. Son üç maçına bakarsak algının hangi hale geldiğini net bir şekilde görebiliriz.
Üretime karşı olan ülkemizde, futbolcu tüketimini de en çok yapan takımın başında geliyor Fenerbahçe. Buna Ali başkan, teknik direktör tüketimin de ekleyerek başkanlığı boyunca bir iz yarattı.
Başta başkanı, yönetimi ve bazı futbolcuları hala kendilerini Alice harikalar diyarında olduklarını sanıyorlar ama İslam Çupi olayı çok güzel özetliyor. Büyüklüğünü anlamayan, bölünmüşlüğün faturası geçmişe değil, geleceğe çıkar.