Türkiye’nin yeni ortak paydası

Galip Dalay

Her şerde bir hayır vardır. Geçen haftanın başarısız darbe teşebbüsü, daha doğru bir ifadeyle terör kampanyası da, bir hayra kapı aralayabilir.

İktidarın da daha önce gelişip serpilmesinde önemli katkısı olmuş olan, kendisine mutlak güç vehmeden ve bunun üzerinden de her türlü operasyon, hukuksuzluk ve çılgınlığa girişmekten imtina etmeyen bir örgütün intihar saldırısıydı gerçekleşen. Her intihar saldırısının kaderi olduğu gibi saldırganlar bürokratik güç, toplumsal ve uluslararası meşruiyet açısından öldü. Aslında bu ölüm daha önce büyük oranda gerçekleşmişti; bitkisel hayattı yaşadıkları. Çünkü gayrimeşru ihtiraslarını, illegal vasıtalar üzerinden gerçekleştirmek istiyorlardı.

Daha açık ifade etmek gerekirse, giriştikleri bu mücadele başından beri bir imtiyaz, güç ve hukuksuzluğun devam ettirilmesi mücadelesiydi. Siyasal iktidarla giriştikleri güç mücadelesi, Gülencilerin daha önce başarılı bir şekilde uyguladıkları gayrimeşru olanı kılıfına uydurma imkanlarını ortadan kaldırdı. Artık devlet içerisindeki örgütsel ağ ve yaptıkları hukuksuzluklar daha net bir şekilde görülmeye başlandı. Bu da hem bu yapının hem de korumak ve genişletmek için mücadele ettikleri imtiyazlarının gayrimeşruluğunu net bir şekilde ortaya çıkardı.

Yani bu aşamada sis perdesi aralanıp, resim görülmeye başlanmıştı. Gülenciler haksız talepler ve gayrimeşru metotlarla giriştikleri mücadelede ilk olarak toplumsal ile olan bağını kopardı.

***

Toplumsaldan bu şekilde kopunca da bütün yatırımını siyasal kullanışlılığına ve güç mücadelelerindeki araçsallığından devşirmeye başladı. Bu da onu tamamıyla örgüt kıldı; hem de gizleyemeceği bir şekilde. Gülenciler uzun süredir iktidar karşıtı her güç mücadelesinin ya direkt aktörü ya da yardımcı aktörü olarak rol icra etmeye çalıştılar. Bu mücadelede ittifak yaptığı her gruba da kendisini önce kullanışlılığı üzerinden pazarlamaya çalıştı.

***

Fakat bu yapı kendilerine devlet içerisindeki yaygın ağı, uluslararası bağlantıları ve zinde bir kadroya sahip oldukları gerekçesiyle yatırım yapan her aktörü de hayal kırıklığına uğrattı. CHP de, MHP’deki bir kesim de, HDP de dönem dönem Gülencilerin AK Parti karşıtı iktidar mücadelelerinde kullanışlı olabilecekleri gerekçesiyle en azından onlarla fonksiyonel bir ilişki geliştirdiler. Fakat hepsi bu ilişkinin kendisinden ümit edilenin tam tersi bir sonuç ortaya çıkardığını tecrübe ettiler. Bu örgüt ile aynı platformu paylaşıyor olmanın, bunu yapan aktör için hem toplumsal hem de siyasal meşruiyet krizlerine yol açtığına kani oldular. Bu da ana akımın Gülencilerden uzaklaşmasına yol açtı. Ana akım kendisinden uzaklaştıkça da daha marjinaller, daha gayrimeşrular ile iş tutmaya başladılar. Bu süreç de hem kendilerini daha marjinal hem de söylem ve taleplerini daha gayrimeşru kılmaya başladı.

***

Kullanım değerindeki bu denli bir düşüş, müttefikler nezdindeki işlevselsizlik ve dolayısıyla değersizlik, bu yapıyı hem daha çaresiz hem de daha radikal kıldı.

Zaten bu son terör saldırısı mahiyetindeki darbe girişimine baktığımızda bunun ancak çaresiz radikaller tarafından ortaya konulacak nitelikte olduğu ortadadır. Yani darbe soslu terör saldırısı yapacak kadar çaresiz; Meclis bombalayacak ve sivilleri katledecek kadar da radikal…

***

Gülenciler için hazin olan bu olaylar silsilesi, Türkiye için hayırlı bir resim ortaya koydu. Bu hafta sonu milletin ortaya koyduğu darbe karşıtlığı, sadece darbe karşıtlığıyla sınırlı bir şey değildi. Bu aynı zamanda Gülen şebekesi ile onun sembolize ettiği illegal iktidar arayışlarının da reddiyesini içeriyordu. Burada da geniş bir toplumsal ve siyasal konsensüsün olduğunu gözlemledik.

Yani uzun süredir sürekli kutuplaşma ve ayrışma üzerinden analiz ettiğimiz Türkiye’nin toplumsal yapısı ile siyaset sınıfınının ilk defa ortak bir paydada buluşabileceklerini gördük. Darbe-reddi, Türkiye’nin yeni ortak paydası haline geldi. Bu hem Türkiye’nin kurumsal siyasetinin olgunlaşması hem de demokrasinin toplumsal sahipliğini göstermesi açısından ümit verici bir durumdur. Bu konudaki samimiyet sürdürülebilirse, Türkiye siyasetinin kalitesini düşüren, onu fasit bir daireye hapseden başlıklardan birini halletmiş olacağız.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.