Kuzgun'un gözünde PKK'nın son kışı

Fırat Erez

18 aralık 2012 günü Göktürk-2 uyudusu, Çin’in Jiuquan Fırlatma Üssünden Uzun Yürüyüş roketiyle yörüngeye fırlatıldı.

Donanımlarının % 80’i ve yazılımının da %100’ü yerli yapım olan Göktürk, bir gözlem uydusu. Dünya üzerinde 686 km yükseklikteki yörüngesini 98 dakikada tamamlıyor ve yaklaşık 2,5 günde bir aynı noktadan geçecek salınımla dolaşıyor.

Uydu, Kandil bölgesi üzerine geldiğinde çektiği fotograflar bir tur, yani 2,5 gün önce çekilenlerle üstüste çakıştırıldığında, yüzeyde oluşmuş en küçük farklılığı bile görüp işaretleyen bir program çalışıyor.
Böylece yüzeydeki araç kaydırmalardan mevzi ve istihkam değişiklikleriyle intikallere kadar, tüm hareketler için uyarı alınıyor.
Arkasından yerel istihbarat ile İHA ve diğer uçan araçların, daha noktasal operasyonlarından gelen bilgiler birleştiriliyor, yorumlanıyor ve böylece Hava Kuvvetlerinin ya da TSK Topçusunun hangi hedefi hangi mühimmatla vuracağı planlanlanıyor.

PKK savaşı körükler ve AkParti Hükümetinin çatışmaya cesaret edemeyeceğini düşünüp, Barış Sürecini provoke ederken atladığı en önemli detay buydu.
24 Temmuzda başlayan ve kendilerini beklemedikleri ölçüde yıkıma uğratan hava saldırılarının arkasında yatan, göremedikleri detay buydu...

Ajanslara bugün, 5 Ekimde düşen bir haber, Kandil’in PKK için artık güvenli olmadığının düşünüldüğü ve başta liderler olmak üzere bir kısım kadronun, gruplar halinde Suriye PYD bölgesine geçmeye başladıklarını, kış sürecini orada geçireceklerini söylüyor.

Tabii ki merkez de, artık neredeyse PYD yanlısı olmayan tüm sivillerden arındırılmış ve bir askeri garnizon haline getirilmiş Kobani.

Elbette ki Suriye PYD bölgesi, TSK’nın elinin ulaşamayacağı bir yer değil ancak çok daha zor saklanılacak bir yer olmasına rağmen, Kandil Dağlarından daha güvenli olduğu da kesin.

Bunun da nedeni yine Göktürk Uydusundaki bir detay.

Uyduda adı “Kuzgun” olan, kızılötesi görüşe sahip, yüksek çözünürlüklü bir kamera var.
Kuzgun da yine, uydunun içindeki tümüyle yerli imalat olan donanımlardan biri.

Kışın gelmesiyle birlikte Kandil, aylar boyunca karla kaplanacak.

Mağaralar ve istihkamlar arasında gidiş geliş yolları kapanacak, hem Türkiye ve hem Irak tarafındaki gruplar birbirlerinden kopacak, hareket yeteneklerini yitirerek oldukları yere çakılacaklar.

Soğuk kar dokusunun üzerindeki en küçük ısı kaynağının bile, kış koşullarında iyice yükselmiş kontrastlığıyla kızılötesi görebilen bir göze, işaret lambası gibi yanıp söneceği kesin.

Üstelik bu “ısı kaynağının”, yani konumuzdaki haliyle tahkim edilmiş mağarasında kışlayan bir PKK gerillasını, mağaradan fazla uzaklaşma şansı da (o kar kıyamet içinde) pek yok.

Bundan sonrasını tahmin etmek zor değil.

Kış koşullarında belirginlikleri iyice artmış olan unsurlar, Kuzgun’un gözünden kaçamayacaklar.
Yerleri yaza göre çok daha kolay belirlenecek.

Tespit edildikleri bölgelere helikopterle hava indirmesi yapılacak, böylece saklandıkları yerlerde kıstırılacak ve yakalanacaklar.

Hava indirmesine uygun olmayan bölgelerdeki yığınak ve kamplar ise şimdiye kadar başarısını kanıtlamış diğer yöntemlerle bombalanarak yok edilecekler.

Böylece bu kış, PKK’nin dağlarda kalan unsurları için son kış olacak.

Devletin PKK ile mücadele stratejisinde “bire kadar kırmak” diye bilinen ve örgütün tüm elemanlarını ya öldürmek ya da yakalamak üzerine kurulu eski anlayış, Barış Süreci’nin mimarı AkParti hükümetinin iktidarıyla birlikte terkedildi.

Hükümetin şimdiki stratejisi, PKK’nin Türkiye içindeki silahlı eylemlerini, tümüyle bitirmek üzerine kurulu.

Kır gerillası yöntemlerinin koordine ve teknolojik bir ordu karşısında artık şansı olmadığını sezinlemiş PKK’nin kentlere yığdığı silahlar, yaşanan Barış Sürecinden sonra kullanıcı bulamıyor.
Kürt Halkı, Devletin niyetinin farkında ve örgüt kitle desteğini yitirdi.

Çoğu ergen yaştaki gençlerden oluşturdukları ve YDGH ismi altında örgütledikleri çeteleri o denli başarısız ve başıbozuklar ki, artık PKK liderlerinden Karayılan’ın demeçlerinde bile, PKK’den ayrı tutulmaları salık veriliyor.

El yapımı patlayıcılarla yaptıkları tuzaklamalar da artık deşifre oldu ve gittikçe etkilerini yitiriyorlar.

Dağlar artık PKK’yi korumuyor.

Bu şartlarda sığınabilecekleri tek yer kalıyor; PYD kontrolündeki Suriye Kürt bölgesi.

Ak Parti Hükümeti her ne kadar kendileri için, PYD’nin bir terör örgütü olduğunu söylese de iki taraf arasındaki ilişkiler kimi zaman açık kimi zaman gizli olmak kaydıyla sürdürüldü.

Süleyman Şah türbesinin IŞİD kontrolündeki eski yerinden PYD kontrolündeki yeni yerine taşınması, bu ilişkinin bir simgesi olarak hafızalarda.

PKK’nin Türkiye içindeki eylemlerini bitirmesini isteyen ve herşeyden önce tüm inkar, imha ve asimilasyon politikalarını sonlandırarak bunu istemekte sonuna kadar da haklı olan AkParti Hükümeti, PKK’yi Suriye’ye sürüyor.

Şimdi merak edilecek konu, PKK’nin yenilgiyi kabul edip eylemlerini önce azaltıp sonra da tümüyle bitirerek çekilip çekilmeyeceği.

Ancak bu son süreçte, bir siyasi direniş örgütü olma özelliğini, tüm haklılığı ile birlikte kaybedip, savaş ağaları liderliğinde yaygın bir suç örgütüne dönüşmüş PKK’nin kurmay aklının, bu sağduyuya sahip olduğu oldukça şüpheli.

Kendileri, şimdilik güvenli görünen ve öyle kalması da yine kendilerine bağlı Kobani’nin Kandil’den çok daha yumuşak kışını yaşarken, dağlarda gerilla bırakacaklar mı?

Çünkü eğer bırakırlarsa bu kış o gerillalar için son kış olacak.

Kuzgun’un gözünden kaçamayacaklar..



İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.