Özlemişiz...

Figen Çalıkuşu

Geçenlerde bir yayında “astım krizine tutulmuş gibiyiz, boğuluyoruz” demiştim. Pazar akşamı, bir an ülkenin üzerindeki o boğan el kayboldu, ağırlık kalktı duygusuna kapıldım.

Bir büyük başarıya, kadınlarımızın başarısına beraberce sevinen bir toplum olmuştuk bir anda.

Voleybolcu kızlarımız umudu, yarınlar için inancı ve güveni, sevinci, huzuru saçıverdiler tüm ülkeye.

Aldıkları her sayı, her plase, her smaçla duygu seli içinde yüreklerimiz gururla kabardı.

Böylesi bir coşkuyu, ortaklaşa sevinci yaşamayı, başarılar ile mutlu olmayı, gururlanmayı ne çok özlediğimizi düşündüm

Kupa verilirken tüm ülke neredeyse ayağa kalkmıştı. İstiklal Marşı söylenirken Ebrar ağlıyordu.

Hamasetle, nutuklarla, dayatmalarla değil, kendin olmaktan vazgeçmeden başardığında mutlulukla ve gururla akar o göz yaşları.

Kendisi olmaktan vazgeçmemek için mücadele eden kadınların ülkesidir burası.

İki yıl önce de Filenin Sultanları’nın Çin destanını izlemiştik. Ebrar Karakurt 18 sayıyla maçın yıldızıydı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin galibiyetinin ardından Filenin Sultanları’nı kutlamıştı.

Erdoğan bu kez de Kaptan Eda’yı aradı, “şampiyonluğu yakalamış olmanız ülkemiz için bir iftihar vesilesi oldu” dedi ve ekledi: “oradaki arkadaşlara ailece tebriklerimizi iletirseniz çok çok memnun olurum, Ankara ya da İstanbul’da buluşacağız inşaallah”.

Cumhurbaşkanının Brüksel’de olmasını, maçı oradan izlenmesini, bir ilk başaran sporcularımıza bir uçak tahsis ettirmesini arzu ederdim.

Sosyal medya paylaşımları ve açtığı bu telefon, ayrım yapmadan tüm sporcularımıza selamlarını sevgilerini göndermesi nispeten bir fayda sağlar mı?

Çünkü ülkede “Milli” oyuncumuz Ebrar’a, hem de böylesi önemli bir maç öncesinde onursuzca saldıranlar oldu.

Milli oyuncu, bir ulus adına kurulan takımda yer alan oyuncudur oysa. Bu saldırıları yapanlar kendilerini bu ulusa dahil görmüyorlar sanırım.

Erdoğan’ın iftihar vesilesi olduğunu söylediği Avrupa Şampiyonası kupasını “reddettiklerini” söyleyenler var örneğin.

Ancak zorlama iyimserliğe dahi yer bırakmayan gelişmeleri de görmezden gelmenin manası yok.

Çünkü RTÜK’ün “LGBT propagandasına dur” Saraçhane toplantısı duyurusunu televizyonlarda kamu spotu olarak yayınlama kararı Erdoğan’ın demeci ardından geldi.

Gerekçe böyle giderse 23 Nisan ve 19 Mayıs’ı kutlayacak çocuk ve gençlerimiz olmayacakmış. Bir toplantı duyurusu için kamu spotu öyle mi? Aklımızla alay etmeyin…

2022 yılında küçük yaşta evlendirilen kız çocuk sayısı kaç biliyor musunuz? 11 bin 250…

Kamu spotu ilk başta küçük yaşta evlendirilen çocuklar ve hatta istismar edilen çocuklar için gerekli değil mi?

Bu düzeysiz bulamaçtan bizi esas kurtaracak olan toplumun demokratik tepkisi olmalı.

Elbette maç öncesi insan onur ve haysiyetine aykırı bu saldırılar Ebrar’a yapılırken iktidarın da muhalefetin de susmuş olduğunu unutacak değiliz.

Hatta dini inançları gereği özgürlükleri için mücadele eden kadınların, bir başka kadının yaşam tercihi linç edilirken “bu olmaz” diye ayağa kalkmamalarını…

Ayrı ayrı, bölük bölük mağduriyet yaşa…

Ama bu rezaleti tümden ortadan kaldırmak için bir araya geleme… Birileri siyaseten seni ayrı kamplara, mahallelere bölsün…

Bakalım bu tuzağa düşmekten ne zaman kurtulabileceğiz?

Hele ki bize demokratik cumhuriyeti vaat eden ve hatta “kamuoyunun açıkça bilmesini isteriz ki temel hak ve özgürlüklerin siyasi bir kavga konusu olmasına izin vermeyeceğiz” ifadesinin de altında imzası bulunan 6 lidere ne diyelim?

Temel hak ve özgürlüklere saldırıya, beğendiğiniz onayladığınız haklara saldırıldığında mı itiraz edeceksiniz?

Eğer öyle ise ne verdiğiniz sözler, ne attığınız imzalar, ne de helalleşme gibi çok kıymetli bir çaba kimseyi ikna etmeye yetmez.

Fransız yazar Simone De Beauvoir’in bir sözü var: “İnsan için üretilen ideolojilere öylesine bağlandık ki insanı unuttuk.”

Siyaset unutur ama böylesi büyük ve ortak sevinçler saçıveren ulusal başarılar “insanı” hatırlatıverir.

Ülkenin aydınlık yüzünü gösteren Brüksel’deki bu büyük başarı bizler için siyasal ve toplumsal bir yol bulmanın dersleriyle dolu…

Yeter ki çıkış yolunu ivedilikle aramaya koyulalım…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.