Şimdi okuyacağınız Türkiye’nin hukuk portresi, okuyunca ürkmeyin…
Başlıyorum…
1-“15 Temmuz’da tamamlayamadığımız işi tamamlayacağız”.
Savcıların duymadığı bu cümle, bu ülkenin İçişleri Bakanına ait.
Yarım kalan nedir?
Tamamlayan olmak için başlatan olmak gerekmez mi?
Allah’ın lütfu olan 15 Temmuz, yarım mı kaldı?
Daha tamamlanmamış ise 15 Temmuz yargısının verdiği kararlar ne olacak?
Bu ülkenin “bağımsız ve tarafsız yargısı” 15 Temmuz darbe girişiminin faillerini tespit etmedi mi?
Bilmediğimiz başka failler de mi var?
2-Başarılı gazeteci İsmail Saymaz hakkında soruşturma başlatıldı.
İsmail Saymaz,
Gezi Davasının yargılamasını yapan 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görevli üye hâkimin karısının şikayetçi sıfatı ile iddia ve itiraflarını içeren ifadesini yazmıştı.
Haber gerçek, konu güncel, kamuoyunun ilgisine matuf bir haber.
Soruşturma sebebi “terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini hedef göstermek” imiş.
Şikâyet eden ise hâkim kocası.
Hâkim Bey karısının hedef gösterildiğini iddia ediyor …
İster şikayetçi olsun ister itirafçı olsun hâkimin karısı, “terörle mücadelede görev almış kamu görevlisi” kabul edilemez.
Yasaya göre “terörle mücadelede görev alma görevi” verilen bir görevdir.
İtirafçı ya da müştekiye görev verme yoktur.
İtirafçı ya da müşteki olmayı kişi kendisi seçer.
3- RTÜK HalkTv, Tele1, Flash Tv ve KRT’ye para cezaları verdi.
Sebebi; Gezi kararı sonrası, iki milletvekilinin yaptığı ve de “iktidarı küçük düşürme ve aşağılama” olarak kabul ettikleri açıklamaları yayınlamaları…
Bir kanun var; Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun…
Bu kanunda “yayın hizmeti ilkeleri” ve yaptırımları tek tek sayılmıştır.
Kanunda “iktidarı küçük düşürme ve aşağılama” gibi sübjektif bir yorum ve kabulü gerektirir bir düzenleme yoktur.
Zaten böylesi muğlak, takdire bağlı genişlemeye müsait, ölçüsüz bir yasak eylem tanımı hiçbir yasada bulunmaz…
Gezi Davası gibi toplumsal ilginin bulunduğu bir dava haberinin aktarılmasında kamu yararı vardır. Ceza verilen TV kanalları sadece bir haberi aktarmışlardır, kendileri bir içerik oluşturmamışlardır.
Toplumun haber alma hakkı, medyanın da haber verme hakkı anayasal bir haktır. RTÜK Anayasa’nın üzerinde bir kurum değildir.
4- 80 yaşındaki Makbule Özer ile 79 yaşındaki eşi Hadi Özer cezaevindeler…
Topladığı bitki ve otları şifalı ürünler haline getirerek merhemler yapan Makbule Teyze, evine gelen, çıkıkları için merhem isteyen bir kadına merhemi verirken evinde polis baskını gördü.
Gözaltına alındı, hakkında dava açıldı.
Van’ın Edremit ilçesinde yaşayan, 80 yaşındaki Makbule Özer ile 79 yaşındaki eşi Hadi Özer, “örgüte yardım etme” suçundan ceza aldı ve şimdi cezaevindeler.
Adliyede iken çekilen kayıtları izledim. 80 yaşındaki Makbule Özer ayakta duramıyordu.
%55 engelli olduğunu yazan sağlık raporunu okudum; Sağ kulağında yüzde 56 duyma, sol kulağında ise yüzde 34 duyma bozukluğu olduğu, kontrol dengesini sağlamada yüzde 15 sıkıntı yaşadığı, sol omzunda kırık, omuz eklemlerinde kısıtlılık, sol omuz ve sol el bileğinde kırıklar, el bileği hareketlerinde kısıtlılık, kalça kemiğinde yaşanan rahatsızlığından dolayı ise ev içinde koltuk altı değnekle yürüyebildiği bilgileri yazılı…
Biri 80, diğeri 79 yaşında…
Tutuklandılar…
5- 23 kişiyi katleden 10 Hizbullah üyesi serbest kaldı…
Haklarında AİHM hak ihlali kararı olan Osman Kavala, Selahattin Demirtaş cezaevinde tutulmaya devam edilirken,
Haklarında AİHM kararı olmayan, Diyarbakır'da 23 kişiyi katleden ve mahkumiyeti kesinleşen 10 Hizbullah üyesinin yeniden yargılanma istekleri kabul edildi ve serbest bırakıldılar.
Nasıl mı?
AİHM’in verdiği kararların kriterlerini esas alarak ve hak kaybını önlemek adına…
6- Bursa'da, 4 kişi husumetli oldukları iki kişiyi evde alıkoydu.
Ellerini kelepçeleyip ayaklarını bağlayıp, ağzını bantladıktan sonra yere yatırarak tekme-yumruk dövdü. Birisine silah zoruyla mermi yutturarak gecelik giydirdi, cep telefonu ile kameraya aldı.
Daha önce de bir başka kişiye de kırmızı etek giydirip cep telefonu kamerasıyla kayda aldığı ortaya çıktı.
İşlendiği iddia edilen suçlar; ‘Yağma’, ‘Yaralama’, ‘Hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’, ‘Şantaj’ ve ‘Silahla tehdit’ idi. Ama duruşmada tahliye edildi.
“Kimlerin tutuklanıp kimlerin serbest bırakıldığına” ve “İçişleri Bakanının sözlerine” bakınca nasıl bir rejimde yaşadığımız açıkça ortaya çıkıyor.
Böylesine fütursuz bir hukuksuzlukla, insanlara “yetti artık” dedirttiler.
Halkı bıktırdılar...
Gerçekten yetti artık…
Ama ürkmeyin…
Çünkü bu rejim ilk seçimde sandıkta kaybolacak.