Onlar da biliyor, kaybedecekler… Son iki gün…
Neden kaybediyorlar peki? Çok nedeni var…
1- Yargıyı siyasallaştırdılar.
Yargı kuşatıldı, kuşatılan yargıyla da hukuk yok edildi.
Toplumsal vicdan depreme uğratıldı. Toplum, devlete güvenini kaybetti. Bu da toplumsal tepkiyi iyice artırdı.
2- Hukuk yok olunca ekmek de yok oldu.
Hukuka ihanet, ekonomi biliminin kurallarına ihaneti kolayca getirdi. Bütün makro dengeler bozuldu.
Anayasa yerine dini referanslar üzerinden faiz indirildi. Enflasyon artışı önlenemez hale geldi. Bu inanılmaz bir pahalılık yarattı. Bu pahalılık ateşi ile kendi tabanı da dâhil ülke insanları yanmaya devam ederken, Erdoğan bu yoksulluğa aldırmadı.
3- Yolsuzluk aldı başını gitti.
Yolsuzluklar nedeniyle Hazinede para kalmadı.
Merkez Bankası tarihinde görülmemiş bir şekilde yolundu, tamtakır hale getirildi…
Türkiye tarihinde ilk kez kara para aklamada şüpheli ülkelerin bulunduğu “gri listeye” alındı.
Bir adım sonra “kara liste”…
4- Yoksullaşmanın doğal sonucu ülkede müthiş bir gelir dağılımı adaletsizliği var.
13 zenginin serveti, 44 milyon kişinin servetine eşit.
Orta sınıf eridi… Çalışanların milli gelirden aldığı pay gerileye gerileye ülke tarihinde ilk kez yüzde 26’ya düştü.
5- Özgür medyayı yok etti.
AKP zaman içinde bütün medyayı ele geçirdi. Bunu sürekli algı operasyonu için kullandı.
Ancak ekonomi ve hukukun yok edildiği bir ülkede algı operasyonu artık işe yaramıyor.
Ülke öyle çürüdü ki siyasal illüzyon işe yaramaz hale geldi. Bir tek soğan, algıları da yandaş medyayı da boşa çıkardı.
Kıyma, peynir, süt, yumurta fiyatları tek gerçek olarak gündemi belirler oldu.
6- Türkiye 20 yılda sosyolojik değişime uğradı.
Eskiden laikler-dindarlar, Türkler-Kürtler, Aleviler-Sünniler gibi dikey bölünmeler önemliydi.
Artık öyle değil.
Bugün pahalılıktan canı yananlar, adaletsizlikten mağdur olanlar, özgürlük isteyenler çok farklı kesimlerden olmalarına rağmen bir araya gelmeye başladı.
Erdoğan sayesinde insanlar “birleşmek için birbirlerine benzemek gerekmediğini” öğrendiler.
Ama Erdoğan kutuplaştırıcı dilinden vazgeçmedi.
Bu sosyolojik değişimi de fark etmedi.
7- Kadınları karşısına aldı.
Seçimleri kazanmak için Türkiye’de seçmenlerin oyunun yüzde 50+1’ini almak gerekiyor.
Bütün anketlerde Erdoğan geriliyor.
Şu anda kaybettiği oy sayısı 6 milyona ulaşmış durumda.
Oy yitirdikçe çaresiz bir şekilde marjinalleşiyor.
Kadın şiddetini önleyen yasaya karşı çıkan Yeniden Refah Partisi’yle, kirli ve karanlık bir geçmişi olan HÜDA-Par gibi siyasal sağduyudan uzak küçük partilerle ittifaka gidiyor.
Bu kendi kadın seçmeni başta, AK Parti’ye daha önce oy veren kadın seçmenin iktidar partisine sırtını dönmesine neden olmakta…
8- Parti içinde dağılma var.
Ayrıca AK Parti içinde Erdoğan sonrası hesaplar yapan farklı kanatların birbiriyle düşmanlaşan çekişmeleri de partinin zayıflamasını hızlandırıyor, Erdoğan’ın partisini yönetmesini zorlaştırıyor.
9- Dışarıda da kırmızı ışık yanıyor.
Dünyada otokrat rejimlerle demokrasiler arasında kavga, Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle çok sertleşti.
Erdoğan Rusya ile fazlaca yakın durarak demokrasilerin, Batı dünyasının güvenini iyice kaybetti.
Bunu görüp Batı’ya yakınlaşmak isteyince de Rusya sertleşti.
İki ateş altında yalpalıyor.
Ne Batı ne de Rusya kendine güveniyor.
Suriye politikasında da sıkıştı.
Türkiye’deki milyonlarca Suriyeli göçmeni Şam ile anlaşarak geri göndermek istiyor. Ancak Esat Türk askerinin Suriye’den çekilmesini ön şart koşuyor. Amerika ise Erdoğan’ın Esat ile ilişki kurmasına muhalif.
Kısaca dış politikada da yol alıp içerde güç kazanamıyor.
Erdoğan döneminin neden bitmekte olduğuna dair daha fazla argüman sıralanabilir.
Ama gerek yok…
Çünkü dünya mutluluk endeksi her şeyi özetliyor.
Finlandiya ilk sırada, Taliban yönetimindeki Afganistan son sırada.
Türkiye ise 134 ülke arasında 106.
Rejim Talibanlaştıkça yaşam kıvancı buharlaşıyor.
21 yıllık ağır harabiyet dönemi biterken bu ülkenin çilekeş ve bedbaht milyonları “mutlu bir ülkenin mutlu insanları olabilmek” için değişim istiyor…
Dip dalga geliyor.
Başta Erdoğan çaresizce gidecekler…İki gün kaldı…